31 Mart 2009

Martin Schoeller



Üstteki iki fotoğrafa taptım, kimmiş bu objektifin arkasındaki adam diye araştırma yapmaya niyetlendim. Eksisozluk'te bile sadece bir tanecik entry vardı hakkında.

Üsttekilerden sonra aşağıdakiLer o kadar da vurucu kareler değil; ama 1.si için gerekçe: Rihanna güzel kadın, 2.si için gerekçe: Yiyecek kıtlığı için güzel bir afiş olmuş, 3.sü için gerekçe: Benim aşklarımdan birinin en eğlenceli fotoğrafı bu!

Ayrıca o resme bakınca bugün Geveze'nin anlattığı fıkra geLdi aklıma: Çok lüks bir otelde kadın asansörle yukarı çıkarken, bir katta çok yakışıklı bir adam biner asansöre. Çıkacağı katın tuşuna basarken dirseği kadının göğsüne değer, "Afedersiniz, umarım kalbiniz göğsünüz kadar yumuşaktır ve beni affedersiniz."der çapkın çapkın. Kadın hemen cevap verir, "Umarım şeyiniz dirseğiniz kadar serttir. Oda numaram: 110"

: ))))




29 Mart 2009


Kadınların güzelliklerini yansıtan etekler, elbiseler, döpiyesler giymesinden yanayım. Kadının süslenmemesi, makyajla, saçla, elbiselerle kendini güzelleştirmemesi bir insanlık suçudur. Erkeğin de tam aksine kendini süslemeye kalkması o kadar berbattır.

-Sinan Çetin-

Buldum BuLdum en Lezzetlisini buLdum! : ))


Bütün çikolata ve türevi abur-cuburlar, nedense Avrupa ve Amerika'da yediğinizde daha lezzetlidir. Aynı markanın aynı ürününü Türkiye'den aldığınızda bir türlü o lezzeti alamazsınız. Kinder çikolatasından Haribo ayıcık şekerine kadar istisnasız böyledir. Domuz yağı veya eser miktarda kullanılan likörlerle alakalı bir durum olsa gerek, bilemiyorum.

O yüzden başka ülkelerde ciddi anlamda kurabiye canavarı kesilen ben, İstanbul'a dönünce onları çok yavan bulup, gerçek çikolataya veya bizim keşkül, sütlaç, kazandibi benzeri tatlılara odaklanıyorum.

Daha doğrusu "-DUM." Tesadüfen elime geçen, laf olsun diye kahvenin yanında bir tane ağzıma attığım ne olarak isimlendireceğime bir türlü karar veremediğim (cookie desem değil, gofret desem değil) bu şey, şu şehir sınırları içinde yediğim en lezzetli çikolatalı aburcubur kesinlikle.

Hindistancevizlisinden bir paket, cappucinolusundan bir paket yedim, pişman değilim, vicdan azabı çekmiyorum. : ))

İtalyan'mış kendileri...Markanın adı Loacker, Carrefour'larda satılıyor, kesinlikle denenmeLi!

Tiramisu gibi bir tatlıyı icat etmiş İtalyan ırkına tatlı konusunda güvenim zaten yüksekti, artık sonsuz...

28 Mart 2009

board sezonu kapanır surf sezonu beklenir! (:

Başlığa aldanıp beni kışın her haftasonu dağa, yazın her haftasonu denize giden biri sanmamak lazım tabii. Bir tehlike sonrası kar-fobik bir insana dönüştüm; ama hala snow-board yapan adamları çok karizmatik bulurum. Kaşları gözleri o gözlüklerin altındayken, boyları posları kar kıyafetlerinin içindeyken görünmese de konsept çekici bir adam olmalarına yetiyor.

Kar sezonu kapanırken, Alaçatı Babylon'da sereserpe yatıp güneşlenirken surf.çu kesme sezonumun başlamasına daha çok varken, sanırım en güzeLi biraz ders çalışmak olacak! : )





Photo Workshop!

Facebook event davetlerim arasında gördüğüm, çok eğlenceli oLma ihtimali sezdiğim bir etkinlik! Fotoğraf içeren her şeya varım! Sarhoş oldukça, vesikalık fotoğraf çekenlerin beynime işleyen "Gülümseyin, çekiyorum."larından etkilenerek olsa gerek, " I'm smiling could you pls take a pic?" diye saçmalayıp turistlere koşan bir tipim ne de olsa : ))

Etkinliğin açıklamasını da aynen kopyala-yapıştır yapıyorum:

Ferah atmosferinde harika bir DJ performansıyla, fotoğrafçı ve fotoğrafseverleri buluşturan, Salsanat ICEROOM düzenlediği workshop’la deklanşöre basıyor!

10 Nisan 2009 Cuma günü, fotoğraf çekmek isteyen makinayı eline alıyor, poz vermek isteyen objektifin karşısına geçiyor, eğlenmek isteyenler kendini ritme kaptırıyor…

Eğlence ve tecrübenin karanlık odası, kapılarını 21:00’da açacak.

Salsanat ICEROOM

27 Mart 2009

Kadın dediğin böyle olur...


Pin-up kızları... Şimdi Victoria's Secret mankenlerinin posterlerinin süslediği duvarları bir zamanlar bu resimler süslüyormuş. En üstteki sevdiğim bir fotoğraf uyarlaması, diğerleri hep resim.

Bana "Kadın dediğin nasıL oLur"u öğrettikleri, sıfır beden olup saçları postişlerle bele uzatmakla çekici olunmayacağını hatırlattıkları için bayılıyorum kendilerine.

Arka fona da Marilyn Monroe cuk oturur mu oturur! : )














Yatak Tasarımları

Bir önceki post.umla birlikte fark ettim ki, epeydir mobilya tasarım sitelerini kurcalamamışım.
Yukarıdaki yatak "oda"hissi verdiği için çok hoşuma gitti.

Aşağıdaki de aslında tam benim ihtiyacım olan şey. Yastıksız uyumama rağmen, bir şeyler okurken arkama koymak için yatağımda 2 tane yastık bulundurmama son verecek, yataksal keyif saatlerini güzelleştirecek bir tasarım.

Aşağıdaki fikir olarak çok hoşuma gitti. Duvar stickerlarıyla oluşturulmuş bir yatak başlığı. Romantik bir figüre modern bir uygulama...


Ve minimalist bir kaç örnek. Ne kadar sade ne kadar boş o kadar iyi cinsinden...


"ev"ciL tasarımLar


Tasarım hayatımızın her noktasında; su içtiğimiz bardakta, giydiğimiz ayakkabıda, sürdüğümüz ojenin şişesinde, kulağımızdaki kulaklıkta, önünden geçtiğimiz vitrinde, oturduğumuz koltukta... Kıyafetleri severim, ayakkabılarla aşk yaşarım; ama nedense beni büyüleyen hiç bir zaman elbise veya ayakkabı tasarımları olmaz. Dekorasyon unsurlarının tasarımlarını her zaman daha etkileyici bulmuşumdur.

Üstteki yatakla kütüphaneye resmen aşık oldum! Bulsam, ödeyebilsem alırım direk...
Alttaki bumerang koltuk yaratıcı olmakla birlikte evime sokmak isteyeceğim bir obje değil.
En alttaki mavi koltuk ve sehpası sıradan görünmekle birlikte çok şık. Minimalistliğin hakkını veriyor. Yanılmıyorsam, çok benzerlerini IKEA'da gördüm.


26 Mart 2009

KıvrımLı aşkın semboLü


Nolmuş? The Gossip grubunun vocalisti Beth Ditto, yeni çıkan Love dergisi için soyunmuş.
Eee herkes soyunuyor, neden bu kadar mühim mesele? Çünkü bu sefer soyunan hatun 95 kilo 250 gram! 27 yaşındaki bu hatun vücuduyla gayet barışık, zayıflamaya hiç niyeti yok, "güzelliklerimi sergilemekten çekinmiyorum." diyen biri.

Hani biz 38 beden pantolon giyiyoruz diye ağlıyoruz, 34 bedene inmeye çalışıyoruz yaz yaklaştı diye ya, o da bize, yani "sıfır beden" güzellik anlayışına meydan okuyormuş.

Onu biLmem de dergi kapağı süper, "Bizim jenarasyonun ikonları" başlığı ve ikon isimlerinin el yazısıyla yazılmış olması, bir de üstüne üstlük obez bir çıplak kadının çok sempatik bir poz vermiş olmasıyla fazlasıyla dikkat çekici, "beni oku" diye bağırıyor resmen! ,)

Dip not: Aynı hatunun daha önce verdiği iğrenç bir çıplak pozu da görmek isterseniz buradan alabiliriz sizi.




Speed Of Light - Alphawezen

25 Mart 2009

Portecho ve kara çarşaf yorumu

Alti mini etekli, üstü kara çarşafLı bir kadını klipte kullanmak bence büyük cesaret işi...
Benim her zaman hayalimdi yırtmaçlı bir çarşafla gezip kara çarşafı ti-ye almak, Portecho daha kralını yapmış! Şarkı da süper

"fashion victim"



Bir arkadaşımın Paris seyahatinden kareler...
Fashion Victim'a bayıldım, %50yi aşan indirimlerde mağazaları hep savaş alanlarına benzetmişimdir zaten.
Oscar Wilde'in gerçek öpücüklerle bezeli taşı ve direğin tepesinde ağzındaki sopanın ucunda topu döndüren bir zenci!
Evet bu kareleri ben görmüş & çekmiş olmak isterdim.

itiraf notu: Foto.lar tamamen Gizem'e aittir, kendisinden araklanmıştır. =)

Türk Diplomatın Kızı


Başlangıç notu: Oldukça çok okuyan biri oLmama rağmen, nedense (sanırım üşengeçlikten) bu blogumda "kitap" etiketli post sadece 1 tanecik olmuş. Shame on me! =p

Romanın, kurgu mu gerçek mi olduğu oldukça çelişkili olsa da, gerçek bir diplomat kızı olan Selin Tamtekin'in Deniz Goran takma adıyla yazdığı seks dolu bu kitap bir nefeste okumalık cinsten. Edebiyat şahesi olarak nitelendirilemez, zaten İngilizce yazılıp, Türkçe'ye çevrilmiş.

Yirmili yaşlardaki bir Türk kızının Londra'daki hayatını çok açık çok dürüst anlatmış. Üstelik bu kız okuluna gidip, yaşıtı öğrenci adamlarla flört eden bir kız da değil. İtalyan film yönetmeninden, Ortadoğulu prense kadar uç noktalardaki bir sürü adamla ilişkiye giren, pahalı hediyeler alan, fantazik cinsel bir hayatı olan, tasarım kıyafetler giyen; ama istediği şeyin ne olduğunu bulamayan kafası karışık bir kadın! Anlatılanlar oldukça renkli yani...



Kitapta altını çizdiğim tapılası tespitler, "işte ben" dedirtenler, bakış açısı ilginç gelenler veya sadece benzetmesini sevdiklerim:

- Jerzy adında bir kediyle İstanbul'da tek başıma yaşayıp, bıkıp usanmadan gündüzümü gecemi kendimi arayarak geçiriyordum.

- Birkaç içki içmişsem, yeni ya da yalnızca bir kaç defa görüştüğüm biriyle cinsel ilişkiye giriyorsam, her nedense daha rahat ve yenilikçi oluyorum.

- Birisi sana evinde bir şeyler içebilir miyiz diye sorarsa, bunun büyük olasılıkla "Düzüşebilir miyiz?" diye sormanın kibar bir yolu olduğunun tamamen farkındaydım.

- Bir kadın olarak, yeni erkek arkadaşlarıma özellikle de Türk ise, cinsel yaşamımın tarihsel dökümünü paylaşmamın çok da akıllıca olmadığını eklerdi. " Türk erkeklerinin çoğundaki bakire ya da cinsel açıdan tecrübesiz kadın takıntısını hiç anlayamamışımdır. Bence kız arkadaşının ne kadar cinsel tecrübesi varsa o kadar iyi. Her iki tarafı da bir sürü dertten kurtarıyor. Kendi bedeniyle ilgili özgüveni daha yüksek oluyor ve neyin kendini tahrik ettiğini biliyor. En azından bir penis gördüğünde korkudan kafayı üşütmüyor ya da onu çiçekleri sulamak için hortum gibi tutmuyor. Fakat çok az Türk erkeği benimle aynı fikirdedir. Aynı fikirde olsalar bile rol yaparlar. İçlerinde bir yerlerde, bacaklarının arasına bir sürtük gibi görüyorlar. Biliyorsun, kimileri hala eşlerinden onlara oral seks yapmalarını istemiyor. Eşler sadece misyoner pozisyonu için, Karaköy'ün dar sokaklarındaki kerhanelerdeki orospularsa geri kalanlar için. Bu ne sapıkça şeydir?"

- Büyük olasılıkla erkekliklerinden çok daha büyük olan ve ellerinde tutup salladıkları kocaman puroları tüttüren adamların arasında kendimi oraya ait hissedemedim.

- Bir adamdan pahalı bir hediye almak için bence onu hak etmeniz gerekir. Ve hak etmek derken, kendinizi koşulsuz şartsız, hem duygusal hem de fiziksel olarak ya da tercihen her iki şekilde de vermeniz gerektiğini kastediyorum.

- Bilinçli olarak bana görkemli bir yaşam tarzı sunma şansı olan zengin ve güçlü erkeklerle ilişki kurmayı seçtim. Ancak sorun şuydu, hala ruhumu bunun için satmaya hazur değildim. Yalnızca yaşam tarzını değil, tüm paketi istiyordum ki bunu bulmak da epeyce zordu; bana hem ruhunu hem de parasını sunabilecek bir adam.

- Yaptığımız her eylemin, aldığımız her kararın, bir yabacı için absürd, anlamsız ya da yıkıcı olmasına bakmaksızın, bir amacı olması gerektiğine inanıyorum. Beyaz atlı prensini bekleyen bir kız için tek gecelik bir ilişkinin anlamı olmayabilir, ancak aynı tecrübe günlerini yatakta mastübasyon yaparak geçiren, duygusal kalkanını indirip yeni bir ilişkiye başlayamayan ve hiç tanımadığı biri tarafından dokulunulup, okşanarak fiziksel tatmine ulaştırılan biri için son derece doyurucu olabilir.

-Onu hissizleştirmek için cinsellik ve uyuşturucu eşit oranda etki yapıyordu, bir tür kaçıştı.

- Cinselliğini ifade etmekten hoşlanan bir kadın da bunu yalnızca zevk alışverişi olarak görse de bir fahişe olarak algılanıyor. Ona playgirl değil de fahişe deniliyor.

- Kız arkadaşlarım genellikle erkekler eninde sonunda, onunla bununla çok fazla düşüp kalkmamış kızlarla evlenmek isterler diye akıllı davranmamı tavsiye ederler. Arada sırada öylesine biriyle yatmaktan hoşlansanız bile aslında öyle değilmiş gibi davranmak zorundasınız. İnsan böyle bir şeyi , özellikle de ömrünü birlikte geçirmeyi düşündüğü ruh eşi olan adamdan neden saklasın ki? Güvenini kazanmak için olmadığım biri gibi davranıp yalan söylemek zorunda kalıyorsam en başından ters giden bir şeyler yok mu?

- Sanırım biz kadınlar, erken yaşlardan itibaren, erkeklerin evli ya da bekar olmasına bakmaksızın, sağda solda biraz oynaşmasının pekala kabul edilebilir olduğunu kabullenmeye şartlandığımız için şanslıyız. Bu yüzden eğer biricik kocamızın, çocuklarımızın babasının ucuz otel odalarında fahişelerle düzüştüğünü öğrenirsek, durumun üstesinden gelebilme konusunda daha donanımlıyız.

- Kendini yanlış bir şey yaptığına hakikaten inandığın için sorguluyorsun ama bunun nedeni kadınların bu şekilde davranmamasını düşünmeye şartlanman. Sana karşı çıkan içindeki küçük ses değil, toplumsal şartlanmanın büyük sesi! Cinsellik senin için önemli, bu gece onunla yatmasan bile, ki şu an bile bunu yapmak için yanıp tutuşuyorsun, eninde sonunda başkasıyla zaten yapacaksın. Sen böylesin, kendini suçlama, yalnızca kabullen ve hazmet.

- Sanırım fahişelerle birlikte olmak ona kontrolü tamamen elinde bulundurma özgürlüğü tanıyordu: Bir kadına ne zaman ne isterse yapma özgürlüğü.

- Neden kimsenin aklına gelmeyen, kabul görmeyen şeyleri yapmak gibi bir dürtüm var? Uçlarda olmak için neden böyle güçlü bir arzu duyuyorum?

- Sizi neyin mutlu ettiğini bilmiyorsanız bile, tıpkı Harvey Nicahols'da ne almak istediğinizi bilmeden iki saat harcayıp sonuçta en çirkin kıyafeti aldığınız gibi, yaşantınızın geri kalanını, kendinizi farklı kişilik ve durumlara sokup hangisinin en iyisi olacağına karar vermeye çalışarak geçirirsiniz.

- Hepsinin ortak bir yönü vardı: Hepsi yaşama karşı olumlu tavır takınan, amaçları olan ihtiraslı kişilerdi. Gerçeklerden kaçmak için yıkıcı bir yol arayan kayıp ruhlardan değillerdi.

- Herkesin yaşamlarını yapayalnız, kendi kabuğuna çekilmiş ve kendi yağında kavrularak geçirdiği bu çağda, bir insan başka bir insanın yaşamıan girmeyi nasıl başarır?

- Neden kendini bir tür üst sınıf orospu gibi gösterme arzusu içindesin?

- İş erkeklere gelince duygusal anlamda bağlanma korkusu yaşayabiliyorum ve çoğunlukla da erkekleri ya cinsel obje olarak görüyor ya da ilişkilere roller-coaster'a binermişim gibi atlıyorum, yani sırf heyecan olsun diye.

- Bunu yanlış anlama; ama bir kadının bana yemek pişirmesinden hoşlanmıyorum. Herhalde bu evin içindeki tanrıça fikri beni pek sarmıyor. Kadınların cinsel cazibesini yok ediyor.

- Soylu bir prenses ve çılgın bir sanatçının aynı bedenin içine sıkıştırılmış hali gibisin. Seninle beraber olacak kişinin bunun tamamen farkında olması lazım. Sana kendine ayırabileceğin bir zaman ve mekan tanıyıp buna saygı duymalı.

- Başkasının sırtından ayrıcalıklı bir yaşama sahip olmak varken, okumak için eşek gibi çalışmaya ne gerek varmış? Gerçek aşk diye bir şey yokmuş, eğer biraz aklım varsa, aşık olup olmadığıma bakmaksızın, sırf parası için zengin bir adamla evlenirmişim. Gerçek aşkı bulsam bile sonsuza dek devam etmezmiş.














Deceptively Yours - Norah Jones

Pinterest'im

Instagram'ım