15 Eylül 2011

Lütfen beni anla, topuklu ayakkabılarım, koyu göz makyajım ve clutch çantam olmadan ben çok yalnızım.

Pazartesi, kendine özel sendromu bile olan bir gündür. Haftasonu mayışıklığından ve sorumsuzluğundan sonra işe dönmek insana zor gelir. Bir de genellikle haftanın en yoğun günü olur, biriken işler bitirilir, bütün hafta planlanır...

Benim için bu hafta pazartesi, mesai oldukça erken bir saatte başladı:  05:00'te Havaş'a binmiş, havalanına doğru yola çıkmıştım. Elimde romantik komedi kıvamında bir kitapla: Erkek Dedikodusu!



Muzicons.com
Pera ve Derin, biri kız tarafının, diğeri erkek tarafının yakın arkadaşı olarak, bir düğünün bekarlar masasında birbirlerini bulurlar. Geçmişleri, ilişkileri, tarzları ve para harcama biçimleri birbirinden çok farklı bu iki kızın ortak bir hayali vardır: Mis gibi bir sevgili bulmak. Bekarlar masasına düşen üç erkekten Can ve Cem ile flört etmeye başlarlar. Hayat ikisini de tam tersi istikamete (bir gözde bekar, bir evli, mutlu, çocuklu) savururken, siz de kendinizi geçmişlerinde yaşadıkları ilişkilere de uzanan 325 sayfalık bir erkek dedikodusunun içinde buluyorsunuz.

Bu kitap da yine dizüstü edebiyat serisinden. Dizüstü edebiyat serisindeki kitaplar genellikle blog yazılarının derlemesiyken, bu diğerlerinden biraz farklı. Yine yazarlar blog yazarı, ancak bu seferki kitap kurgu bir roman. O yüzden diğer kitaplar gibi buram buram gerçek hayat değil, daha çok romantik komedi gibi bir kıvamı var.

"Size sürekli peluş oyuncak alan tuhaf bir sevgiliniz mi var? Dert etmeyin ve hemen yanınıza bir avuç dolusu elyaf alıp sevgilinizin yanına gidin. Gözlerini kapatıp ağzını açmasını sağlayın ve elyafı ağzına doldurun. Şimdi o güzel yüzünü aynaya çevirip sorun: "Sence sevimli misin şu an?" Şimdi sevgiliden gelecek peluş oyuncaklara veda edebilirsiniz canlarım. Eöö evet, sevgilinize de."

"Halet-i ruhiyeniz mi bozuk? Depresyonda mısınız? Sevgilinizle ayrıldınız, ailenizle kavga ettiniz ya da işsiz mi kaldınız? Buhranlar geçirip kendinizi duvardan duvara vurmak istiyor, en yakın köprüden aşağı mı atlamak istiyorsunuz? Tüm bu kötü şeylere son veren mucize ürün artık piyasada! Şimdi eşofman altlarınızı çekin ve derhal kızkıza bir kahvaltı organize edin. Almanya'da yapılan bilimsel bir araştırma kızkıza yapılan kahvaltıların en ağır depresyonlara bile iyi geldiğini ispatladı."

"Her normal kadının yaptığı gibi ayna karşısında geçen her saniyesini kendini inceleyerek geçirdi. Her kadın aynıydı. Milyonlarca kez kendi anatomilerini inceleseler bile kendi anatomileri asla akıllarında kalmazdı, o görüntünün sürekli güncellenmesi gerekirdi."



"Lütfen beni anla, topuklu ayakkabılarım, koyu göz makyajım ve clutch çantam olmadan ben çok yalnızım."

"Hiçbir kadın sonu gelmeyecek flörtten keyif almaz. Bu onu sadece düşündürür."

"Bence bu adamın sadece iki tane kötü özelliği var onun dışında tam bir pırlanta. Bu iki kötü özellik de pırlantayı coronet yapmaz."

"En sevdiği şeylerden biri bir buluşmanın akabinde mesaj almaktı karşı taraftan. Bu çok gurur okşayan bir şeydi ona göre."

"Nergis Hanım, elbise provaları, Cem'in evinde süren hazırlıkların denetlenmesi ve eksiklerin alınmas gibi işlerin peşinde koşarken farkında olmada üç kilo verince, gelinini daha bir içten sevmeye başlamıştı." 

"Yorgun, zor, stresli, mutsuz, endişeli, öfkeli ya da karmaşık bir günün sonunda bütün kızlara iyi gelen tek bir şey vardı: Kuaföre gidip yenilenmek."

 Bunlar gibi tespitlerin dışında "Ayrıca belki bu sefer cool adamı kendisine kul ederdi." ve "Azimle defikasyon, mermerde deformasyon." gibi eğlenceli deyişler de içeriyor.

Yaz hala devam ediyor olsaydı, nefis bir sahil kitabı olduğunu söylerdim, ama güneşlenme sezonunu kapattığımıza göre, güzel bir yol kitabı diyelim biz ona.

Farkında mısınız bilmiyorum ama yeniden "erken evlilik" trendi başladı. Son bir kaç kuşak "Ne işim var evlilikle?! Ben kendime yeterim, gerekirse tek taşımı da kendim alırım, kırkımdan sonra da aklıma eserse evlenirim." derken, erken evlilik yeniden tacını devraldı. Sebep ne bilmiyorum, çok erken çalışmaya başlıyoruz, üniversiteden mezun olur olmaz direk düzenli bir hayata dalıyoruz ve flört etmeye zaman ve enerjimiz mi kalmıyor; yoksa hayat şartları giderek daha da zor hale geliyor, tek başıma yeterimcilerin hiçbirşeye yetemedikleri gözümünüzün önünde kanlı canlı kanıt olunca, hayatı paylaşmak mı istiyoruz?! Sonuç olarak evlenmek 'in', bekarlık 'out' durumunu bütün sektörler de sonuna kadar kullanmaya başladı.

Potansiyel nedimeler olarak gidip pratik yapalım dedik, "Bridesmaids"i izledik yogitam ile. Hangover'ın kadın versiyonu olarak lanse edilmiş olsa da, kanmayın, yakınından bile geçemez; ama yine de eğlenceli. Nasıl nedimeler olmamız gerektiğini öğrenemedik ama nasıl olmamamız gerektiğinden artık eminiz. Ve yoldaki polislere daha bir alıcı gözle bakıyoruz :)

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım