Ben hayatımın hiçbir evresinde çok hamarat bir kadın olmadım. Akşam yeniden bozulacak yatağı toplamak için zaman harcamaktansa beş dakika daha fazla uyumayı; haftada bir ütü yapmaktansa bir ay çamaşır yıkamasam yetecek kadar kıyafet ve iç çamaşırı sahibi olmayı; eve geldiğim zaman ortalığı toparlamaktansa kitap dergi okumayı tercih edenlerdenim. Annem, bizim aileden nasıl böyle bir kadın çıktığına inanamıyor; çünkü bizde kadınlar hem çok marifetlidir, hem de sıkıntılarından ve üzüntülerinden yemek pişirerek uzaklaşırlar.
Bense o kadar yemek pişirmiyorum ki, şimdi oturduğum eve taşınırken aldığım tüp, 14 aydır bitmedi! Hatta Aşk ile ilk kavgamızı da, eve gelip ona nohutlu pilav pişirip, kendimi aslan sütü eksik sofra kurdum havalarına sokmuşken, onun pilavı görüp "Yanında ne var?" diye sorma gafletinde bulunması üzerine yapmıştık. :))
Günde iki öğünü dışarıda yiyince, bir süre sonra insanın canı benzer şeyleri yemekten sıkılmaya başlıyor; ama bazı lezzetler ve bazı lezzet durakları var ki insan ne kadar giderse gitsin doyamıyor. İşte dönüp dolaşıp hiç sıkılmadan masasına oturduklarım ve büyük bir hevesle gidip hayal kırıklığı ile çıktıklarım:
1) BiBuçuk: Bizim için büyülü bir adres. "BiBuçuk'a mı gitsek?" diyince, "Ya ben çok aç değilim", "Bilmem ki, şimdi çok da canım çekmedi." gibi bahaneler kesinlikle söz konusu olmuyor.
Daha güzel kanat ben hiç bir yerde yemedim! Abarttığımı düşünen herkesi de götürdüm, haklılığımı kanıtladım. Kanat leziz,biralar buz gibi servis ediliyor, Bağdat Caddesi'ndeki şubesini bilmiyorum, Taksim'dekinde çalan müzikler de keyifli.
Taksim'de ve aç olduğunuz bir gün, Mango'nun karşı sokağına dalın, "canlı müzik var buyrun" diye kolunuza yapışan adamlardan kendinizi kurtarın, yolun sonuna kadar yürüyün, BiBuçuk tabelası karşılar sizi zaten.
Fiyatlar çok ucuz değil, hatta bence barbekü sos isteyince ondan ek ücret almaları utanmazlık, ama siz boşverin bunları, söyleyin leziz kanadınızın yanına bir isli bira, bakın keyfinize.
2)Fıccın: Ben birlikte çok vakit geçirdiğim kişilerin yeme içme alışkanlıklarını bir süre sonra benimsemeye başlıyorum. Her gün mantı yeme potansiyeline sahip bir sevgili ile olunca, sonunda bir hafta mantı yemeyince mantı mantı diye sayıklar hale geldim. İstanbul'daki bütün mantıcıları büyük bir hızla deniyoruz. Hala en favorimiz Bodrum Mantı. Casita'da yediğimiz mantıdan çok mutlu olmasak ve masaya çatlamış kırılmış baharatlıklarda servis yapıyor olmalarını aklımız almasa da eve yakınlığı yüzünden oraya da gitmeye devam ediyoruz.
Geçenlerde bir gün değişiklik yaptık, uzun zamandır uğramadığımız bir yere gittik: Fıccın! Çerkez mutfağından yemekler sunan bir restoran burası. Büyümüş büyümüş, bütün sokağa sahip olmuş aradan geçen zamanda. Ama lezzetini hiç bozmamış. Henüz tatmadıysanız, bir gün yolunuzu düşürmenizi meze ve mantısını tatmanızı tavsiye ederim.
3) Baylan: Kup griye'si ile tanıdığımız Baylan, Bebek'teki Gloria Jeans'in yerine de bir şube açmış, üstelik sadece pastane değil, bir de restoran bölümü varmış diye duyduk. Değişik bir yerler görmek istediğimiz bir akşam kendimizi buraya attık. Önce pastaneye girdik, restoran üst veya alt katında mı diye, girişi yan taraftanmış.Yandan girdik, oturacak masa aradık, burası cafe bölümüymüş, bar yukarıda, restoran aşağıdaymış. "Bir de harita koysaydınız girişe" diye takıldık, alt kattaki restoran bölümüne yerleştik. Dekorasyon şıktı, sigara içilebiliyor olması ve havalandırmanın çok iyi çalışması da hoşumuza gitti. Keyifli keyifli sohbet ederek şaraplarımızı sipariş verdiğimiz anda olduğumuz yerden çok hoşnuttuk. Yemekler gelene kadar... Yemekler tam bir hayal kırıklığıydı. Kötü diyemem; ama iyi de değillerdi. Aç olmamıza rağmen ve porsiyonlar oldukça ufak tefek olmasına rağmen, bitiremedik önümüzdekileri. Bundan sonra yemeğimizi başka yerde yiyip, pastanesine gelmenin daha doğru bir tercih olacağına karar verdik. Aklınızda olsun, pastane kısmından şaşmayın, ortalama altı yemeklere iyi bir hesap boşu boşuna ödemeyin.
4) Carls Jr: Şehirdeki en favori hamburgercim Mono idi, o Tünel'de kepenkleri kapatıp bize veda etti. Neyse ki Dükkan Burger var derken, o da boyutlarını Happy Meal boyutuna düşürme konusunda büyük adımlar attı. Artık hamburgerin kralı: Carls Jr. Hem ucuz, hem çok lezzetli, hem de personel inanılmaz güler yüzlü. Keşke Cevahir'in içinde olmasaymış, bulabildiğim tek kusur. Gidin bir peynirli Famous Star yiyin! Sonunda lezzetli bir hamburger yemenin tadını çıkarın.
5) Yemek yemekten bence çok daha keyifli olan bir şey var: Tatlı yemek! Bu aralar yediklerimin içinde en marjinal olanı: GoMongo'nun Mangolu Suflesiydi. Aklımızda tatlı yemek hiç yokken, foursquare'den bırakılan tiplerin yarısından fazlasının mangolu suflenin ne kadar lezzetli olduğunu anlatması üzerine, ortaya bir tane söyleyelim de tadalım dedik. Bir daha gittiğimde suflemi kimseyle paylaşmam eminim! Hindistan cevizine bulanmış kaymaklı dondurması ve mangolu sosu ile son zamanlarda yediğim en başarılı tatlılardan biriydi gerçekten.
Mangolu sufle kadar yeni lezzetler olmasa da, Crispy Cream donutları ve Cafe Nero'nun balkabaklı cheesecake'i de bu aralar dadandıklarımdan.
Bu aralar dadandığım bir yeni şey de Japon magazin dergileri. Okuyamasam da resimlerine bakmak, yeni ve farklı bir şeyler görebilmek oldukça keyif veriyor. Taa ki en son reklam sayfalarına gelinceye kadar! 50 kg'dan 30 kg'ya düşen, 20kg. verdi diye ilan edilen kadınlar karşısında ne tepki vermeme gerektiğine henüz karar veremedim ben.
Yukarıda saydıklarımı denemek mi, yoksa aşağıdaki gibi görünmek mi artık kararı size bırakıyorum. :)
5 yorum:
bibucuk zaten hastasiyim kendisine. ama o mantiyi gormeyecektim. acayip canim cekti. stockholm'de mantici falan yok. kanatci,lahmacun,doner hatta adana bile var ama manti yok. tüh manti cekti canim
çok ilginç, japon kadınların kilo vermiş halleri animelere benziyor.
Fotolara bakıyorum da yemek yemeyi tercih ederim :)
Japon kadınlarının boyu 1.30 olmalı fotolarda 55 kilo biri var. 55 kilo olup kilolu gözükmek için boyunun epey kısa olması lazım. Yine de 30 kilo nedir yaw? Hayatımda bir kere 52 kilo oldum, o kadar sıska ve çirkin gözüküyordum ki hemen kendimi besiye çekip 57 kilo oldum :) Boyumda sırık gibi değil, minyon bir tipim ama zayıflık yakışmıyor bana. Ergen çocuklara benziyorum :) Tüm kadınsılığım gidiyor. Japon kadınları da öyle olmuş, kıyafetlerle düşününce ne kadınsılık, ne seksapel kalır :)
Sevgiler
Sevgili Ceren, bozulmayacak olsa dondurup yollardım sana bir paket mantı! :)
Kalya: Aynen! Biraz gözlerini alamıyor insan, biraz ürküyor...
Jojo: Çak bir beşlik! :) Ama ben karar veremedim henüz. Bundan önce bir dönem kilo almıştım, "Herkes imalı imalı maşallah yanaklar şişmiş, dikkat et biraz." demeye başlamıştı. Geçen sene çılgın kilo verdim, yine yaranamadım. "Bu ne böyle?! Kadınlığın gitmiş, kız çocuğu gibi olmuşsun!"lar başladı :)
Yaa Nero'da ben artık balkabaklı cheesecake'i bulamıyorum ki!!! Hangi şubesinde buldun?
Yorum Gönder