Biz yılbaşı kutlamalarını kapatalı çok olmuş ve "yeni yıl" tanımını önümüzdeki kasıma kadar hayatımızdan çıkarmışken, Çin Yeni Yılı geldi.
Çin takvimine göre yeni yıl bu sene 19 Şubat tarihinde başladı ve keçi yılına girdik. Çin Yeni Yılı'nı kutlamak için bizim istikametimiz Sangri-La Bosphorus oldu.
Sangri-La Bosphorus, şehrin göbeğinde, oldukça hareketli bir yerde, nefis bir konuma sahip. Daha önce hiç içine girmemiştim ve girdiğim anda çok şaşırdım.
Çünkü Uzakdoğu'nun bütün sakinlik öğretisi bu mekana yansımış gibi. Kapıdan içeri adımınızı attığınız anda, şehrin neresinde, hatta hangi şehirde olduğunuzu tamamen unutuyorsunuz. Gösterişli altın işlemeli mobilyalar ve desenli halılara rağmen, kasvetten oldukça uzak ferah bir atmosfer sunuyor. Mimarı Charles Robertson'mış.
Otelin inşaatı sırasında "yerin altında odalar olacakmış, camlarından denizin altı görünecekmiş." gibi efsaneler dilden dile dolaşmıştı hatırlarsanız, evet yerin altında katlar var; ancak bunlar idari işler için kullanılıyormuş. Odalardan görünen manzara ise, denizin altı değil, Boğaz.
Sangri-La bünyesindeki restoranlarda oldukça ilgi çeken iki etkinlik var. Bunlardan biri Dünya mutfağı servisi yapan IST-TOO'da pazar günleri yapılan ve sınırsız ıstakoz servis edilen brunch. Diğeri de, haftanın her günü 14:30 ile 18:30 saatleri arasında Lobby Lounge'ta yüzden fazla çay servisi yapılan çay saati. Bu çay saati esnasında, Kung Fu Tea Master Chen, özel bir çay servisi gösterisi yapıyormuş.
Biz Çin Mutfağı denildiğinde öne çıkan Shang Palace'ta kutladık yeni yılı. Yılbaşı için hazırlanan iki harika kokteyl ile başladık. Ben özellikle "mutlu yıllar" isimli Aperol, Jagermeister, Elderflower tonik içeren kokteyle bayıldım.
Öğrendiğimize göre, İstanbul'da Pekin ördeğini geleneksel biçimde pişirebilen fırına sahip olan tek Çin restoranı da burasıymış.
Ben hayatımda ilk defa bir ördeğin pişirildikten sonra servise hazırlanmasını izledim. Oldukça ustaca biçimde yalnızca bir kaç dakika içinde ördeğin derisi, etinden ayrıldı. Ve deri kısmı özel bir sos ile etinden ayrı biçimde servis edildi.
Geceye dair beni en etkileyen şey kesinlikle, şef Guo tarafından nasıl noodle yapıldığını izlemekti. Hamurları havada çevire çevire nasıl incelttiğini kavrayabilmek için, kendisinden defalarca tekrar etmesini rica ettik. Gerçekten inanılmazdı, videosunu şuradan izleyebilirsiniz.
Biz Shang Palace'ta yılbaşı menüsünü tattık. Yemeklerin "Hayatınızdaki Bereket", "İyi şeyler daha iyiye gitsin.", "Yeni şeyler heyecen yaratır." gibi isimleri olmasına bayıldım.
Yukarıda gördüğünüz bal ve sirke ile marine edilmiş çıtır dana eti. Ne görüntüsü, ne de tadı bildiğimiz dana etine benzese de oldukça lezzetli. Benim favorim ise aşağıdaki soğan ve susam ile servis edilen karabiber soslu dana fileto oldu.
Balık şeklinde hazırlanmış jölemizin üzerine, leziz çaylarımızı içerken, dışarıda kıyamet kopmuş olsa habersiz olacak kadar dışarıdan soyutlanmıştık. İstanbul'da ve hatta Türkiye'de olduğumuzu unutmuştuk.
Her öğlen 12:00 - 15:00 arası sınırsız Dim Sum menüsü mevcut. Fiyatı da KDV dahil 68 TL. Bu atmosferi deneyimlemek için harika bir seçenek olabilir, aklınızın bir kenarında bulunsun. Ben aşağıdaki t-shirttan kendime yaptırdıktan sonra, Dim Sum menüsünü denemeyi planlıyorum. :)
İstanbul'da yolların kardan kapandığı bir gün olduğu için, yolda bol bol vaktim oldu ve bu sırada kendi burcumu araştırarak Çin astrolojisine göre kaplan olduğumu öğrendim. "Talihli, cesur, dinamik, ne yapacağı belli olmayan, kuvvetli seks yönelimine sahip, bencil ve yönetici niteliklerine sahip" olduğumu öğrendim.
"Gong Xi Fa Cai" hepinize, burnunuzun dibinde bir Çin ambiyansı olduğunu unutmadan kalın!
* Gong Xi Fa Cai, Çince mutlu yıllar demek. Aslında birebir tercümesi, bolluk ve zenginliğinizi arttırmanızı diliyorum, oluyor.
Çin takvimine göre yeni yıl bu sene 19 Şubat tarihinde başladı ve keçi yılına girdik. Çin Yeni Yılı'nı kutlamak için bizim istikametimiz Sangri-La Bosphorus oldu.
Sangri-La Bosphorus, şehrin göbeğinde, oldukça hareketli bir yerde, nefis bir konuma sahip. Daha önce hiç içine girmemiştim ve girdiğim anda çok şaşırdım.
Çünkü Uzakdoğu'nun bütün sakinlik öğretisi bu mekana yansımış gibi. Kapıdan içeri adımınızı attığınız anda, şehrin neresinde, hatta hangi şehirde olduğunuzu tamamen unutuyorsunuz. Gösterişli altın işlemeli mobilyalar ve desenli halılara rağmen, kasvetten oldukça uzak ferah bir atmosfer sunuyor. Mimarı Charles Robertson'mış.
Otelin inşaatı sırasında "yerin altında odalar olacakmış, camlarından denizin altı görünecekmiş." gibi efsaneler dilden dile dolaşmıştı hatırlarsanız, evet yerin altında katlar var; ancak bunlar idari işler için kullanılıyormuş. Odalardan görünen manzara ise, denizin altı değil, Boğaz.
Biz Çin Mutfağı denildiğinde öne çıkan Shang Palace'ta kutladık yeni yılı. Yılbaşı için hazırlanan iki harika kokteyl ile başladık. Ben özellikle "mutlu yıllar" isimli Aperol, Jagermeister, Elderflower tonik içeren kokteyle bayıldım.
Öğrendiğimize göre, İstanbul'da Pekin ördeğini geleneksel biçimde pişirebilen fırına sahip olan tek Çin restoranı da burasıymış.
Ben hayatımda ilk defa bir ördeğin pişirildikten sonra servise hazırlanmasını izledim. Oldukça ustaca biçimde yalnızca bir kaç dakika içinde ördeğin derisi, etinden ayrıldı. Ve deri kısmı özel bir sos ile etinden ayrı biçimde servis edildi.
Geceye dair beni en etkileyen şey kesinlikle, şef Guo tarafından nasıl noodle yapıldığını izlemekti. Hamurları havada çevire çevire nasıl incelttiğini kavrayabilmek için, kendisinden defalarca tekrar etmesini rica ettik. Gerçekten inanılmazdı, videosunu şuradan izleyebilirsiniz.
Biz Shang Palace'ta yılbaşı menüsünü tattık. Yemeklerin "Hayatınızdaki Bereket", "İyi şeyler daha iyiye gitsin.", "Yeni şeyler heyecen yaratır." gibi isimleri olmasına bayıldım.
Yukarıda gördüğünüz bal ve sirke ile marine edilmiş çıtır dana eti. Ne görüntüsü, ne de tadı bildiğimiz dana etine benzese de oldukça lezzetli. Benim favorim ise aşağıdaki soğan ve susam ile servis edilen karabiber soslu dana fileto oldu.
Balık şeklinde hazırlanmış jölemizin üzerine, leziz çaylarımızı içerken, dışarıda kıyamet kopmuş olsa habersiz olacak kadar dışarıdan soyutlanmıştık. İstanbul'da ve hatta Türkiye'de olduğumuzu unutmuştuk.
Her öğlen 12:00 - 15:00 arası sınırsız Dim Sum menüsü mevcut. Fiyatı da KDV dahil 68 TL. Bu atmosferi deneyimlemek için harika bir seçenek olabilir, aklınızın bir kenarında bulunsun. Ben aşağıdaki t-shirttan kendime yaptırdıktan sonra, Dim Sum menüsünü denemeyi planlıyorum. :)
İstanbul'da yolların kardan kapandığı bir gün olduğu için, yolda bol bol vaktim oldu ve bu sırada kendi burcumu araştırarak Çin astrolojisine göre kaplan olduğumu öğrendim. "Talihli, cesur, dinamik, ne yapacağı belli olmayan, kuvvetli seks yönelimine sahip, bencil ve yönetici niteliklerine sahip" olduğumu öğrendim.
"Gong Xi Fa Cai" hepinize, burnunuzun dibinde bir Çin ambiyansı olduğunu unutmadan kalın!
* Gong Xi Fa Cai, Çince mutlu yıllar demek. Aslında birebir tercümesi, bolluk ve zenginliğinizi arttırmanızı diliyorum, oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder