Aslında ben ocak ayı boyunca ev hanımı olmayı planlıyordum.
Hiç alarm kurmamayı...
Canımın istediği saatte uyanmayı...
Uyandıktan sonra, kitabımı alıp her gün başka mekanda kahvaltı edip kahve içmeye gitmeyi...
Hiç saate bakmadan yaşamayı...
Bir ay boyunca tayt giymeyi...
Koltuğumun üstünde yatıp müzik dinleyerek saatlerce hayal kurmayı...
Saatlerce kitap okumayı...
Evimi baştan aşağı temizlemeyi...
Yavaşlamayı...
Çok uyumayı...
Bugüne kadar yapmadığım bir spor yapmayı...
Sonra da çalışırken gidemeyeceğim kadar uzak bir yerlere gitmeyi...
Bunlar sadece zihnimin içindeki kurgular değildi. Hayata geçirmek için adımlar atmaya başlamıştım. Aralık ayı curcuna içinde geçerken yapmaya fırsatım olmayan her şeyi bir deftere yazıyordum. Böylelikle "Ocakta ev hanımı olunca yapacaklarım" listem oluşmaya başlamıştı.
Ayşe Endonezya'ya hindistancevizi almaya giderken peşine takılmak için uçak biletlerine bakmaya başlamıştım. Hindistan'da bir yoga kampı bulmuş, kayıt için onlarla yazışmış ve Hindistan'a ilişkin bir sürü kitap siparişi vermiştim.
Sonrasında ne yapacağımı bilmiyordum. Hatta bir pazar sabahı, babamla kahvaltı ederken bu belirsizliğe ilişkin endişemi paylaşmıştım onunla. "Dur bir soluklan bakalım. Biraz alarmsız uyumanın, tembellik yapmanın tadını çıkar. İstersen Kazdağları'na gidelim birlikte, iyi gelir." demişti. Bunu da planlamıştık.
Daha bunları yapmayı planladığım ocak ayı başlamadan ve ben bir önceki iş yerimde çalışmaya devam ederken, içten içe arzuladığım telefon geldi. Görüşmelerde içime sinen, "Ben burada bu pozisyonda çalışmayı deneyimlemek istiyorum." dediğim yerden iş teklifimi ilettiler. Geriye yalnızca ne zaman iş başı yapacağım konusunu netleştirmek kalmıştı. "4 Ocak'ta başlamanıza ihtiyacımız var." dediklerinde, on saniye aklımdan bütün bunlar geçti.
Hayatın bir akışı olduğuna içtenlikle inanırım. Buna uyum sağladığımızda inanılmaz güzel şeyler olduğuna da... O yüzden on saniyelik duraksamanın ardından, kabul ettim.
Dolayısıyla "ev hanımı" olma planlarım rafa kalktı. Demek ki henüz zamanı değilmiş, dedim geçtim.
Şimdi aradan bir ay geçtikten sonra şaşırarak fark ediyorum ki, bu listemdekiler veya alternatifleri bir şekilde beni buldu.
Adana'dan gelen üç kişilik "Temizlik Çetesi"nin operasyonu sonucunda, evim tarihte hiç olmadığı -ve muhtemelen benim tek başıma ev hanımı çabalarım sonucunda olamayacağı kadar - kadar temiz ve düzenli hale geldi.
Fazla mesai kavramı hayatımdan çıkınca, akşamları eve iş taşımaz olunca ve hava sokağa çıkmak için fazla soğuk olunca, evde miskinlik yapmaya, koltuğa yatıp tavanı izlemeye, bol bol kitap okumaya, daha çok uyumaya fırsatım olmaya başladı. Yavaşladım.
Hindistan'a gidemedim; ama daha önce tanıştığım Level Up'un süpersonik sahibinin davetiyle, bir aylık "Aşk ve Denge Yogası" kampına dahil oldum.
Yazıyı kusursuz biçimde bağlayamayacağım, çünkü evden çıkmam lazım. :)
Diyeceğim şu ki; kendinize bir defter alın. Küçük, her yere taşınabilir bir şey olsun. Çok pahalı, çok tasarım, bir şey yazarken düzgün yazmalıyım diye kasmayacak, gönlünüzce karalayabileceğiniz bir defter... Yapmak veya almak istediğiniz bir şey aklınıza geldiğinde yazın bu deftere. Saçma, çok absürd, çok ufak gibi değerlendirmeler yapmadan, filtreler koymadan, ne gelirse aklınıza yazın bu deftere.
Baktığınız zaman, bunları yapabilmeniz için, yeterli zamanınız ve yeterli paranız olmadığını düşünebilirsiniz. Ama aslında tam olarak öyle değil, çünkü aslında zamanınızı ve paranızı başka şeylere harcıyorsunuz.
Defteriniz biraz dolmaya başladıktan sonra, para veya zaman harcamadan önce, bu defteri açıp bakın, defterde yazmıyorsa ve iş / aile vs. gibi sebeplerle yapmak zorunda değilseniz, basitçe: YAPMAYIN / ALMAYIN!
Ve aslında hepsini veya apaynısı olmasa da alternatiflerini yapabileceğinizi / alabileceğinizi fark edeceksiniz. Şaşıracaksınız, bayılacaksınız, hayatı daha çok sevecek, çok daha mutlu olacaksınız.
Bu sırada gözünüzü, kalbinizi açık tutun, gelen hiç bir teklife burun kıvırmayın. Açın bakın defterinize, size gelen şey defterinizdekinin apaynısı olmayabilir, ama alternatifi olabilir belki de.
Mesela, geçenlerde bir akşam, yazın Çeşme'de Aqua'da havuzda tanışıp, çok sevdiğim Duygu aradı. "Dağa gidelim mi?" diye. Kar kış hiç benim konseptim olmamasına ve hatta daha önce O bana dağa gidelim dediğinde "Evde otururum daha iyi." demişliğim olmasına rağmen, fark ettim ki, "daha önce yapmadığım bir spor yapmak" vardı listemde. Ve çok sevdiğim insanlarla, sıra dışı bir tatil yaparak bunu hayata geçirme fırsatı, evimde koltuğun üstünde iki seksen yatarken ayağıma gelmişti. Hemen o akşam tarihi netleştirip, otel rezervasyonumuzu yaptırdık.
Özetle, listenize sadık kalarak zamanınızı ve paranızı harcayın. Aslında yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Gerçekten. Sandığınızdan daha basit biçimde hem de... Hayatınızın ne kadar süprizlerle ve mucizelerle dolu olduğuna inanamayacaksınız!
Keyifle kalın!
Hiç alarm kurmamayı...
Canımın istediği saatte uyanmayı...
Uyandıktan sonra, kitabımı alıp her gün başka mekanda kahvaltı edip kahve içmeye gitmeyi...
Hiç saate bakmadan yaşamayı...
Bir ay boyunca tayt giymeyi...
Koltuğumun üstünde yatıp müzik dinleyerek saatlerce hayal kurmayı...
Saatlerce kitap okumayı...
Evimi baştan aşağı temizlemeyi...
Yavaşlamayı...
Çok uyumayı...
Bugüne kadar yapmadığım bir spor yapmayı...
Sonra da çalışırken gidemeyeceğim kadar uzak bir yerlere gitmeyi...
Bunlar sadece zihnimin içindeki kurgular değildi. Hayata geçirmek için adımlar atmaya başlamıştım. Aralık ayı curcuna içinde geçerken yapmaya fırsatım olmayan her şeyi bir deftere yazıyordum. Böylelikle "Ocakta ev hanımı olunca yapacaklarım" listem oluşmaya başlamıştı.
Ayşe Endonezya'ya hindistancevizi almaya giderken peşine takılmak için uçak biletlerine bakmaya başlamıştım. Hindistan'da bir yoga kampı bulmuş, kayıt için onlarla yazışmış ve Hindistan'a ilişkin bir sürü kitap siparişi vermiştim.
Sonrasında ne yapacağımı bilmiyordum. Hatta bir pazar sabahı, babamla kahvaltı ederken bu belirsizliğe ilişkin endişemi paylaşmıştım onunla. "Dur bir soluklan bakalım. Biraz alarmsız uyumanın, tembellik yapmanın tadını çıkar. İstersen Kazdağları'na gidelim birlikte, iyi gelir." demişti. Bunu da planlamıştık.
Daha bunları yapmayı planladığım ocak ayı başlamadan ve ben bir önceki iş yerimde çalışmaya devam ederken, içten içe arzuladığım telefon geldi. Görüşmelerde içime sinen, "Ben burada bu pozisyonda çalışmayı deneyimlemek istiyorum." dediğim yerden iş teklifimi ilettiler. Geriye yalnızca ne zaman iş başı yapacağım konusunu netleştirmek kalmıştı. "4 Ocak'ta başlamanıza ihtiyacımız var." dediklerinde, on saniye aklımdan bütün bunlar geçti.
Hayatın bir akışı olduğuna içtenlikle inanırım. Buna uyum sağladığımızda inanılmaz güzel şeyler olduğuna da... O yüzden on saniyelik duraksamanın ardından, kabul ettim.
Dolayısıyla "ev hanımı" olma planlarım rafa kalktı. Demek ki henüz zamanı değilmiş, dedim geçtim.
Şimdi aradan bir ay geçtikten sonra şaşırarak fark ediyorum ki, bu listemdekiler veya alternatifleri bir şekilde beni buldu.
Adana'dan gelen üç kişilik "Temizlik Çetesi"nin operasyonu sonucunda, evim tarihte hiç olmadığı -ve muhtemelen benim tek başıma ev hanımı çabalarım sonucunda olamayacağı kadar - kadar temiz ve düzenli hale geldi.
Fazla mesai kavramı hayatımdan çıkınca, akşamları eve iş taşımaz olunca ve hava sokağa çıkmak için fazla soğuk olunca, evde miskinlik yapmaya, koltuğa yatıp tavanı izlemeye, bol bol kitap okumaya, daha çok uyumaya fırsatım olmaya başladı. Yavaşladım.
Hindistan'a gidemedim; ama daha önce tanıştığım Level Up'un süpersonik sahibinin davetiyle, bir aylık "Aşk ve Denge Yogası" kampına dahil oldum.
Yazıyı kusursuz biçimde bağlayamayacağım, çünkü evden çıkmam lazım. :)
Diyeceğim şu ki; kendinize bir defter alın. Küçük, her yere taşınabilir bir şey olsun. Çok pahalı, çok tasarım, bir şey yazarken düzgün yazmalıyım diye kasmayacak, gönlünüzce karalayabileceğiniz bir defter... Yapmak veya almak istediğiniz bir şey aklınıza geldiğinde yazın bu deftere. Saçma, çok absürd, çok ufak gibi değerlendirmeler yapmadan, filtreler koymadan, ne gelirse aklınıza yazın bu deftere.
Baktığınız zaman, bunları yapabilmeniz için, yeterli zamanınız ve yeterli paranız olmadığını düşünebilirsiniz. Ama aslında tam olarak öyle değil, çünkü aslında zamanınızı ve paranızı başka şeylere harcıyorsunuz.
Defteriniz biraz dolmaya başladıktan sonra, para veya zaman harcamadan önce, bu defteri açıp bakın, defterde yazmıyorsa ve iş / aile vs. gibi sebeplerle yapmak zorunda değilseniz, basitçe: YAPMAYIN / ALMAYIN!
Ve aslında hepsini veya apaynısı olmasa da alternatiflerini yapabileceğinizi / alabileceğinizi fark edeceksiniz. Şaşıracaksınız, bayılacaksınız, hayatı daha çok sevecek, çok daha mutlu olacaksınız.
Bu sırada gözünüzü, kalbinizi açık tutun, gelen hiç bir teklife burun kıvırmayın. Açın bakın defterinize, size gelen şey defterinizdekinin apaynısı olmayabilir, ama alternatifi olabilir belki de.
Mesela, geçenlerde bir akşam, yazın Çeşme'de Aqua'da havuzda tanışıp, çok sevdiğim Duygu aradı. "Dağa gidelim mi?" diye. Kar kış hiç benim konseptim olmamasına ve hatta daha önce O bana dağa gidelim dediğinde "Evde otururum daha iyi." demişliğim olmasına rağmen, fark ettim ki, "daha önce yapmadığım bir spor yapmak" vardı listemde. Ve çok sevdiğim insanlarla, sıra dışı bir tatil yaparak bunu hayata geçirme fırsatı, evimde koltuğun üstünde iki seksen yatarken ayağıma gelmişti. Hemen o akşam tarihi netleştirip, otel rezervasyonumuzu yaptırdık.
Özetle, listenize sadık kalarak zamanınızı ve paranızı harcayın. Aslında yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Gerçekten. Sandığınızdan daha basit biçimde hem de... Hayatınızın ne kadar süprizlerle ve mucizelerle dolu olduğuna inanamayacaksınız!
Keyifle kalın!
5 yorum:
Selam, insan zihni hayallerini gerçekleştirmek üzerine kurulu o amaca doğru gider. Bazen bu geç olur bazen erken.Dileklerin gerçekleşmesi güzel. sevgiyle kalın.
Defter fikrini cok sevdim. Uygulayacagim!
İşiniz hayırlı olsun. Yazınız çok pozitif olmuş. Hani okudukça neşelendiren yazılar vardır ya üzüldüğünüzde açıp açıp okursunuz, bu yazı da onlardan biri olmuş. Kaleminize, gönlünüze sağlık.
parıldayan çiçek,
evet buna katılıyorum, ister algıda seçicilik diyelim, ister enerji, ister secret, somutlaştırmak gerçekleşmelerini sağlıyor bir şekilde :) sevgiler
12ay12yer,
sonuçları merakla bekliyorum! :)
Fikriye,
Çooook teşekkür ederim, çok mutlu oldum bu yoruma. Hepimize en keyiflisinden günler olsun! Sevgiler,
Eger bir kredi ihtiyaciniz var mi? Borçlu musunuz? Eger bir is baslatmak ve sermayeye ihtiyaç istiyor musunuz? Eger kredi veya finansman herhangi bir nedenle ihtiyaciniz var mi? Biz sadece% 2'lik bir ucuz ve uygun faiz oraniyla herkese kredi vermek gibi nazik MORISLOANCOMPANY6@GMAIL.COM bugün bize ulasin ve kredileri bugün almak ilgilenen varsa senin yardim, nihayet burada.
Web sitesi: http://morisloancompany6.wix.com/morisloancompany
Telefon numarasi: +17472338177
Tesekkürler,
MORIS FRED..
Yorum Gönder