"Bir gün bir adam bana evlenme teklif eder. İlk bir sene boyunca durmadan sevişiriz. İkinci ve üçüncü sene gitgide azalır. Ama tam birbirimize dayanamaz hale geldiğimiz zaman hamile kalırım. Çocuklarla ilgilenmek, iş yerinde uğraşmak, ev kredisi ödemek bir süre evliliğimizdeki istikrarı korur. Ama on sene sonra problemler başgösterecek çünkü ben çok yorgun ve çok meşgul olacağım. Ve onu öldürmek isteyeceğim, metresini öldürmek isteyeceğim, kendimi öldürmek isteyeceğim. Bunu da atlatacağız.Birkaç sene sonra başka biri olacak. Bu defa bilmemezlikten geleceğim çünkü bu sefer tekrar sorun çıkarmaya değmeyecek. Geri kalan günlerim böyle geçecek."
Film böyle başlıyor. "Ee büyük ihtimalle hepimizin yaşayacakları üç aşağı beş yukarı bu" diye düşünürken, hayata dair her şeyi tükettiğini ve önündeki günleri böyle yaşayacağını ön gören bu kadının intihar sahnesini izliyorsunuz. Everything in it's right place eşliğindeki bu sahne bence filmin en sıkı sahnesi.
Veronika decides to DIE ..! from Hudoo Al.Ibrahim on Vimeo.
Film her ne kadar depresif başlasa da, film bittiği zaman insanın içi yaşama ve keşfetme, şimdiye kadar bildiği bütün önyargıları yok etme arzusuyla doluyor.
"Gerçeklik çoğunluğun zorunluğu kıldığı şeydir. Her zaman en iyisi veya en mantıklısı değildir; ancak bir bütün olarak toplumla bağdaşmış şeylerdir. Bazı şeyler hislerle şekillendirilir, bazı şeyler insanların doğru olduğunu düşündüğü şekle gelinceye kadar düzeltilir, düzeltilir."
Filmi bu kadar güzelse, kitabının vuruculuğunu düşünemiyorum. Okunacak kitaplar listemdeki yerini biraz torpilli olarak başlardan aldı bile.
Bir de bazen kendimi iyi hissettiğimde o hissi tanımlayamıyordum. Mutluluk desen değil, huzur desen değil. Bu film sayesinde o hissimi de adlandırabildim: "Awarness of Life" ( Yaşamın farkındalığı )
3 yorum:
Çok güzel filmdi evet. O intihar sahnesi, o yazdığı mail gerçekten aslında hayatımızı, anlamsız materyalist dünyayı yansıtıyor bir nevi.
Ben kitabı çok önce okuduğum için, filmi izlerken unutmuş buldum kendimi. Ama bence kitabı çok ayrı değildi, oyuncular ise iyi oynamışlar. Mekanlar, o iç burucu hava, müzikleri ile göz dolduruyordu.
ve kitabını mutlaka! okumalısın.. filmden çok daha harikaydı.
kitabını lise yıllarında okumuştum. filmini şuan görüyorum. eski bir Paulo Coelho hayranıyım (artık her ay kitap çıkartıyor piyasalaştı sanki). Fakat hiçbir kitabını filme çevirmeyeceğini söylemişti. garipsedim.
Yorum Gönder