29 Temmuz 2010

Yalnızlık Allah'a mahsus, yalnız yatmak mı ay ay imkansız!

Başlık ve bu fotoğrafa bakınca muzur bir yazı yazacakmış gibi oldum. Ama "kikir kikir" ve "kütür kütür"lerimi açıklamaya henüz hazır değilim, onlar sayıca "bir"e düşene kadar beklemeniz lazım. :p

Bu aralar kafam neredeyse her konuda karmakarışık, hayatımda bir sürü büyük değişiklik yapmak için ilk adımları attım, ama gerisiyle de ilgilenmem lazım. Gelgelelim gidip seramik seçmek, gerekli belgeleri toplamak, başvuru formları doldurmak, kurslara yazılmak, sınavlara girmek yerine, erkekler, gezmeceler, haftasonu kaçamakları, kızkıza dedikodu kazanları, alkol daha cazip geliyor. Her zaman böyledir ya, ama havalar sıcakken daha böyle...

İşin komik tarafı, "Ben avukat falan olmak istemiyorum." diye stajımı başlatana kadar dışladığım işe bayılır hale geldim. Şu anda hayatımda tamamen mutlu ve tatmin olduğum, düzenli giden, beni yatıştıran bir şey varsa o da işim. Sonsuz keşfedilecek bir şey hukuk, hiç bir zaman her şeyini bilemeyeceğin, her zaman üzerinde çalışman gerekecek bir şey.

Bilenler bilir, ben normal adam sevmem. Sağını solunu kestirip, her adımını hesaplayabildiğim, her zaman doğru davranan, her zaman yapması gerekenleri yapan insanlar bende daha oyunun ortasında "game over" hissi yaratıyor. Ben azıcık arsız, kırık, dengesiz adamları severim. Şimdiye kadar hep öyle olmuştur. Ne zaman bana birisi hakkında "Aman ha o adamdan uzak dur!" denilmişse ben o adamın dibine girmişimdir. Ne zaman birisi bana herkesten gizlemeye çalıştığı absürd şeylerini anlatmışsa, ben onu çekici bulmaya başlamışımdır. Elimde değil.

Ve şimdi bana hukuk da böyle bir adam gibi geliyor. Her zaman bilmediğin bir yanı daha var. Ve buna bayılıyorum!

Ayrıca bu aralar şu kutu Nescafe'lere ve Kadıköy'deki Starbucks'ın ev gibi hissettiren kuytu balkonuna bayılıyorum. Yarının cuma olmasına ve hali hazırda mükemmel bir haftasonu planı bulunmasınaysa 10 kere bayılıyorum.


Bir de sonunda müziklerimi ve fotoğraflarımı düzenlemeye başladım. Flickr'a yavaştan fotoğraflar yüklenirken, buradan da uzun zamandır dinlemediğim arşivde yeniden karşıma çıkan güzel parçaları paylaşacağım:

Audioslave - Like a stone
" i'll wait for you there like a stone"

HIM - join me
"Won't you die tonight for love? Baby join me in death"

Andreas Johnson - Glorious
"She's bringing me in, checking me out, making me Glorious"

Bat For Lashes - What a girl to do

"When you've loved so long that the thrill is gone And your kisses at night are replaced with tears. Then I ask you now what's a girl to do?"

Direc-t - Hasret
"Ateşler söndükten sonra artık çok geç"

Ghinzu - Do you read me

"I was looking for you for so many nights, i was looking for you from time to time. Do you read me? Do you hear me?"

Dandy Warhols - We used to be friends
"Come on now, honey! Bring it on, bring it on, yeah! Just remember me when you're good to go"

3 yorum:

Colorful dedi ki...

Dandy Warhols'un "Get Off" parçasını da şiddetle tavsiye ederim. Hele ki klibi izlenip solisti Courtney Taylor a bayılmak ayrı bir keyif :)

. dedi ki...

Merhaba vereceğiniz partiyi iple çekiyorum bir de herrrr pazartesi günü röportaj sözü veren bir güzel kız vardı!!! Hayranların seni bekliyor Sezen Hadi artık lütfen daha fazla daha fazla sezen istiyorum. Zerrin

Balkaymak dedi ki...

hukuka ısınmak hususunda darısı başıma diyorum...1 ay sonra zorunlu stajımı başlatıcam ama mağazada ciddi iş kıyafeti görmek bile ruhumu daraltıyor, kızımız avukat olacak denildiğinde tüylerim diken diken oluyor...bu arada haftasonu seyahatlerin ile ilgili daha detaylı yazılar yazsan keşke: ulaşım şeklin, kaldığın yer vs. gibi
sevgiler

Pinterest'im

Instagram'ım