11 Kasım 2010

Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor...


Geçtiğimiz hafta benim için son zamanlardaki en zor haftalarımdan biri oldu. Kendimi daha önce hiç bu kadar yetersiz hissetmemiştim. Beş aydır benim elimi kolumu bağlayan adliye stajım yanma tehlikesi geçirdi, daha önce keyifle koştuduğum ofis işlerinin peşinde adliye adliye dolaşırken kendimi gerçekten çok yorgun hissettim, özene bezene uğraştığım ve yeni taşındığım evim ayıracak hiç zamanım olmadı, gardrobumu resetleme arzuma rağmen butikle hiç ilgilenemedim, özlediğim arkadaşlarımla buluşma planları yaptım yaptım son dakika acil durumları yüzünden hepsini ekmek zorunda kaldım, ruhsal iniş çıkışlarımı aşka fazlasıyla yansıttım, saçım başım dağınık dolandım durdum. Haliyle blog da bundan nasibini aldı, kısa kısa bütün hafta sevdiklerim ve sinir olduklarımla yeniden huzurlarınızdayım :))

10 Kasım'da bütün İstanbul'un saygı duruşu ile donmasını  SEVDİM  hatta buna bayıldım. Ben Bağlarbaşı'ndaki Üsküdar Adliyesi'ne gidiyordum, hemen yanındaki Academic Hospital'in bütün ekibi kapının önünde bir ambulansın önünde tiril tiril hazıroldaydı. Ambulans sireni ile birlikte bütün trafikteki arabalar durdu, sürücüler arabadan indi, bütün yayalar durdu. Gerçekten duygulandırıcı ve umut vericiydi. Taksim ve Boğaz Köprüsü'ndeki saygı duruşlarının muhteşemliğini de duydum sonradan.

"Ciddi" ve "sıkıcı" kavramlarını karıştıranlara UYUZ OLDUĞUMU bir kere daha fark ettim. Adliyede bir hakimi tam 1 saat 40 dakika boyunca koridordaki uyduruk sandalyelere oturmuş beklerken amaçsızca duvara ve gelip geçene bakarsan "ciddi", TimeOut okuyarak bekleme sürecini keyiflendirip verimli hale getirirsen "ciddiyetsiz" oluyorsun. Zamanımı zevksiz duvarları izleyerek geçirmeyi, ciddi olmak uğruna keyifle doldurabileceğim zamanı "boş"lukla çarçur etmeyi reddediyorum. 

Starbucks'ın yeni yıl şerefine yeniden kırmızı konseptine bürünüp, beyaz olanlara oranla çok daha neşeli konsept bardaklara geçmesini SEVDİM.


PETA'nın İstanbul'u "İstanbul 2010 Hayvanlara Zulüm Başkenti" seçmesine ve bunun için hazırladığı logoyu bütün uluslararası yazışmalarında kullanıyor olmasına ÜZÜLDÜM.


Her ne kadar düzenli gidememiş olsam da, Cihangir Yoga'dan aldığım ve dün sona eren başlangıç paketime, yogaya, daha doğrusu yogadan çıktıktan sonra hissettiğim o hisse BAYILDIM.

Aile Mahkemesi'ndeki stajım sebebiyle izlediğim duruşmalar boyunca gördüğüm güçsüz ve umutsuz kadınlara acısam mı sinirlensem mi karar veremedim. Adamdan şiddet görüp, adam tarafından aldatılıp, hatta bazen adam başka bir kadınla yaşamaya başladığı için terk edilip yine de adamdan "yuva yıkmak istemiyorum" diyerek boşanmayı reddeden kadınlara, "Ortada yuva kalmamış ki yıkılsın." diye haykırmamak için dudaklarımı ısırdım durdum.

Zor haftam boyunca beni neşelendirmek için elinden geleni yapan, cadolozluklarım karşısında bile dengeli ve makul tavrını koruyabilen, market alışverişi yapmak kadar sıradan şeyleri bile birlikteyken çok eğlenceli hale getirebildiğimiz "Aşk"a da tarifsiz bir kan kaynaması yaşadım!

9 günlük milli istirahat hepimize çok iyi gelecek biliyorum. Keyifle kalın!

Kurabiyeli yogalı resim: Those darn skinny yoga women (by pluckyantihero)

3 yorum:

Ezgi dedi ki...

Sizi mimledim:)
http://woolip.blogspot.com/2010/11/heyy-mimlendim.html

ada dedi ki...

merhabaa. sanırım biz çok zıt tipleriz. çok zıt diil de biraz farklı diyelim. ama "beş aydır uğraştığım stajım yanma tehlikesi geçirdi" hadisesi canımı sıktı. bunun arkasında biri olabilir diye düşündüm. hep böyledir çünkü. sanki çok ciddi işleri ille suratsız tipler yapmalı. bir insan hem hayatını yaşayıp hem de işini düzgün yapamaz önyargısı pek çok kimsede var.dışardan biraz değişik görünüyorsan hemen ciddiyetsizlikle, işini yapamamakla, önemsememekle suçlanırsın ya. eğer böyle diilse genel bir yargımı paylaştım diyeyim. yok eğer düşündüğüm gibi olduysa; eminim çoktan boşvermişsindir (ya da umarım). kişiler farklılıklarıyla güzeller. senin gibi bir hukukçu da lazım bu ülkeye:) çok lazım hem de..TimeOut yerine ekonomi dergisi okusan herhalde ciddi sayarlardı. sen timeout okumaya devam et ki sen kalasın:)) öpüyorum hiç tanımasam da:)

zillosh dedi ki...

Ada;

Bir hakimin, son derece terbiyesiz (bayan meslektaşına "karı" hitabı kullanan adamlardan bahsediyoruz)ama her hallerinden paralı oldukları belli bir avuç avukata kendini yarandırma şovunun kurbanı oldum malesef. Neyse mücadelem olması gerektiği kadar olmasa da olumlu sonuçlandı.

Yorumun için de teşekkür ederim, anlayan birilerinin olması müthiş bir şey. :)) Hala TimeOut okumaya devam ediyorum koridorlarda :))

Öpüyorum iyi bayramlar!

Pinterest'im

Instagram'ım