21 Nisan 2015

Juicing Günlüğü

Son zamanlarda instagramdaki fotoğraflarda, sokakta insanların elinde, sağlıklı yaşam hakkındaki sohbetlerde karşıma sık sık çıkan bir şeydi juicing.

Zaten farkındasınızdır "hızlı yaşa, genç öl"ün yerine son yıllardaki yükselen trend "fit ve sağlıklı ol." Bu değişim hayatımızdaki her şeye yansımaya başladı. Şıkır şıkır elbiselerin altına spor ayakkabılar giymek, lüks giyimle spor giyimi kombinlemek şeklinde atleisure denilen bir giyim akımı doğdu, "spora gitmek" diğer pek çok aktiviteden daha havalı oldu, "rejimdeyim"lerin yerini "alkali veya raw (çiğ) besleniyorum şekerim"ler almaya başladı...

Bütün bunların arasında belli bir süre boyunca katı yiyecek tüketmeyerek sindirim sistemini dinlendirerek, bu sayede toksinlerden arındırmayı hedefleyen juicing de büyük bir ilgi gördü.

Juicing hakkında en yanlış bilinen şey ise, evde karışık meyve suları hazırlayıp, juicing yaptığını sanmak. Çünkü meyve nihayetinde şekerli bir şey ve o kadar da tok tutmuyor. Juicelar ise, sebzeden hazırlanıyor ve birden fazla katmandan oluşuyor falan filan.

Juicingi şiddetle destekleyenler ve karşı çıkanlar tarafından yazılmış pek çok şeyi okuduktan sonra, bir haftasonu denemeye karar verdim. Çünkü ben zaten hazır yemek ağırlıklı besleniyordum, alkol, abur cubur ve kafein tüketiyordum ve bir haftasonu juicing yapıp vücuduma bol bol sebze almam, şüphesiz ki olağan beslenme tarzımdan daha sağlıklı olacaktı.

Bu yazıyı size "mutlaka juicing yapın" mesajı vermek için yazmıyorum. Çünkü ben, bu tarz beslenme konularında herkes için genel bir doğru olabileceğine inanmıyorum. Herkesin alışkanlıkları ve ihtiyaçları farklı. Sadece yapmaya niyetlenenler için fikir verebileceğini düşündüğüm için deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.


Kendim mi hazırlamalıyım, hazır mı almalıyım?

Bu konuda yazılan pek çok kitap var, nasıl hazırlanmalı, nasıl uygulanmalı gibi. Bu kitaplardan edinerek, kendi programınızı kendiniz de yapabilirsiniz. Ama aklınıza ve keyfinize göre karışım yapmaya kalkmayın, çünkü bunun da bir formülü ve usulü var. Juice, baz yapı, yaprakları derin yeşillikler, alkali arttıranlar ve bonus tatlandırıcılardan oluşuyor.

Bu konuda çalışan pek çok şirket var ve İstanbul'da yaşıyorsanız gönderim yapıyorlar. Avantajları coldpressed olarak hazırlıyor olmaları, bu sayede evde katı meyve sıkacağı ile hazırladıklarınızdan bir tık daha kaliteli oluyorlar.


Ben zaten yepyeni bir şey deneyecekken, bir de kendime hazırlama külfeti çıkarmamak için Juico'dan sipariş verdim. Açıkçası zorlandığım şeylerden bir tanesi de hangi şirketten sipariş vereceğimi seçmek oldu, çünkü bu alanda çok fazla seçenek var.

Sonuç olarak şöyle belirledim, web sitesine girip de hangi setin bana uygun olduğunu anlayamadığım ve bir set sunmayıp tek tek juicelarını tanıtan siteleri direk eledim. Sonra içime sinenlere mail yolu ile ulaştım, mailimi geç cevaplayanları veya istediğim kadar bilgi vermeyenleri de listemden sildim. Benim istediğim saat ve günde teslimat yapamayan veya teslimat aralığını çok geniş verenleri de yok ettim, yarım gün evde oturup juice beklemek saçma olurdu. Geriye kalan iki şirketten de fiyat bazında uygun olana yöneldim.

Bu arada "sebze suyu" gözüyle bakarsanız fiyatlar pahalı gelecektir; ancak iki gün boyunca beslenmenize karşılık diye bakarsanız aslında oldukça tasarruflu bir şey.

Kaç gün yapmalıyım? 

Aslında üç günlük olarak tavsiye ediliyor; ama ben vücudumun nasıl bir tepki vereceğini bilemediğim için çalıştığım günlerde yapmaya cesaret edemedim. O yüzden hiç yoktan iyidir diyerek iki günümü ayırdım.

Ama juicingi iki gün yapıyor olmanızın, yalnız iki gün juice ile beslenip, kalanında tamamen özgürce her şeyi yemek anlamına gelmediğini bilin. Öncesinde birkaç gün ne kadar dikkatli, sebze ağırlıklı, çiğ, kafeinsiz ve alkolsüz beslenirseniz juicing o kadar kolay geçiyor. Daha sonrasında da ideal olarak, beslenme biçiminizde temelli bir değişim yapıp, günde bir öğününüz yerine juice koymanız tavsiye ediliyor.


Tam olarak ne yapıyorum bu juicing döneminde?

Üzerinde hangi sıra ile içmeniz gerektiği yazan numaraları takip ederek juiceları içiyorsunuz. Bitki çayı ve su limitsiz olarak serbest. Başka hiçbir şey yiyip içmiyorsunuz.

Yalnızca bir kaçamak hakkınız var. Küçük bir bardak şekersiz sütsüz kahve veya avakado / salatalık. Ben tercihimi iki günde de kahveden yana kullandım.


Hiçbir şey yemeden dayanılabiliyor mu? Neler hissediyor insan? 

Açıkçası beni en çok şaşırtan şey beklediğimden çok daha kolay olmasıydı. Kahve içmediğim için çılgın şekilde başımın ağrıyacağına, evden çıkamayacak kadar halsiz olacağıma filan hazırlamıştım kendimi. O yüzden bu haftasonuna iptal edemeyeceğim hiçbir plan yapmamıştım. En kötü ihtimalde yatıp uyurum, çok kötü olursam da vazgeçerim bu juicing sevdasından diyordum. Hiç öyle bir şey olmadı. Olağan hayatımı yaşamaya devam ettim.

İlk gün sabahın köründe kalkıp vize randevusuna gittim. Ardından da okula. Derste bir ara inanılmaz uyku bastı; ama elimi yüzümü yıkayıp bolca su içince kendime geldim. Okuldan çıkışta yogitam ile buluşup, tek kahve kaçamağımı kullandım. Sonra da Kadıköy'e film festivaline gittim, ardından da Mr. Feelgood ile buluşup Moda'da takıldım. O karşımda birasını yudumlarken, ben de yeşil çayımı içtim. İkinci gün de gayet sabahtan akşama kadar sokaklardaydım.

Juicelarımı ısı koruyucu buzlu bir çanta içinde yanımda taşıdım. Bir de hayatımda ilk defa bir mekana oturup oturmayacağıma "bitki çayınız var mı?" sorusunun cevabına göre karar verdim. Olağanın en dışındaki şey, sürekli tuvalete gitme ihtiyacı duymamdı. Daha önce hiç bir gün içinde bu kadar sık, tutamayacak kadar sıkışmış halde tuvalete koşmamıştım.

Kendimi hiç aç veya bir şey yemiyormuş gibi bitkin veya eksik de hissetmedim.



Faydası ne oldu?

Yapılmasındaki temel amaç vücudu toksinlerden arındırmak. Ancak bunu ne yazık ki kendi kendime ölçmemin bir yolu yok.

İğrençleştirmeden ifade etmeye çalışacağım bir diğer şey var: Hiç katı bir şey tüketmemeye rağmen, bu süre boyunca katı çıkışlar olması mevcut bir birikimi boşaltmanın kanıtı bence.

Gözle görülür biçimde üç değişiklik vardı, birincisi cildim gerçekten daha parlak oldu. İkincisi vücudumdaki şişkinlik gitti. Üçüncü olarak da hayatımda uzun zamandır hiç uyumadığım kalitede uyudum ve çarşafa dönüşme arzusu duymadan, zımba gibi uyandım. Başka bir deyişle, son zamanlarda üzerimde hissettiğim o kronik yorgunluk yok oldu.

Benim kendi adıma bu juicing sürecinden en büyük faydam şu oldu: Bir gün içinde ne kadar gereksiz şey tükettiğimi ve aslında onların pek çoğuna hiç ihtiyacım filan olmadığını, yemediğimde de kendimi bitkin veya aç hissetmediğimi çok somut biçimde gördüm. Umarım ki, bu beslenme biçimimde kalıcı değişikliklere vesile olur.

Sağlıkla kalın!

2 yorum:

Gökkuşağı Dosyası dedi ki...

Aslında çok hoş ve bence kesinlikle denenmesi gereken bir şey gibi görünüyor. Ama fiyatlar gerçekten pahalı. "Sebze suyu" gözüyle bakıldığı için de değil bence. Setlerin günlüğü 80 TL, 100 TL gibi şeyler! Tamam, dışarıda olsan bütün gün, belki yine o fiyatlara çıkabilirsin. Hatta fazlasına da. Ama evde kendi yaptıklarımızla beslenmek -ne yersen ye- günlük o fiyatlara çıkmaz. Yani bununla kıyaslanınca gerçekten çok pahalı geldi bana, üç gün yapsam 250-300 TL, oyy oy. :)) Haksız mıyım Sezen? :))

Adsız dedi ki...

Sezen ne olur yazı karakterini eski haline getir çok yorucu okumak :(

Pinterest'im

Instagram'ım