10 Mayıs 2015

Turistik Belgrad: Kalemegdan, Savaş Müzesi, Nikola Tesla Müzesi, 2 numaralı tramvay

Daha önce New York yazılarımda bahsettiğim gibi ben artık seyahatlerimde pek müze gezmiyorum, daha çok şehrin olağan yaşamına sızmaya çalışıyorum, restoranlar ile butiklerin peşinde oradan oraya savruluyorum. Hayatımın bu güne kadar olan bölümünde bana ömrüm boyunca yetecek kadar "kırık çanak çömlek (!)" gördüğümü düşünüyorum ve artık modern sanat galerileri ile sıra dışı müzeler beni antropolojik olanlardan çok daha fazla ilgilendiriyor.

Tabii ki bu tercih meselesi, kimisi de, bir şehirdeki bütün müzeleri gezmeden kendisini o şehre gitmiş hissetmiyor. Ben ise artık yüzlerce müze gezdikten sonra, sokaktaki insanları izlemenin, o şehrin marketlerine girmenin, lokal lezzetlerini tatmanın benim ufkumu daha çok genişlettiğine ve bana daha çok keyif verdiğine karar verdim. Bu nedenle, mesela küçük bir çocuğum yeğenim filan olmadıkça bir wax müzesinin kapısından içeri girmek yerine -ah bir de kapısında saatlerce sıra bekleyenler oluyor ya inanamıyorum- , en yakın yerde oturup bir kahve içmeyi bin kere tercih edebilirim.

Diğer yandan, seyahat ettiğim şehir küçük bir şehir ise, üç günlük hızlı turlarımda zaman artarsa, bu tip turistik must-see'lere "hayatta gitmem"  gibi bir inadım da yok.


Belgrad aslında yüz ölçümü olarak çok küçük bir şehir olmamakla birlikte, 'yeni şehir' olarak tabir edilen kısım bizim Batı Ataşehir gibi sadece binadan ve betondan ibaret olduğundan, turist olarak gittiğinizde ilginizi çekebilecek olan bölüm, çok rahat yürüyerek keşfedebileceğiniz bir alanı kaplıyor. Bu nedenle, üç günlük bir Belgrad kaçamağı yaparsanız ve çok tembellik etmezseniz, bu süre içinde restoranlar, cafeler, alışverişler, gece hayatının yanı sıra turistik etkinliklere de pekala zaman ayırabilirsiniz.


Merkeziliği nedeniyle ilk yolunuzun düşeceği yer muhtemelen Knez Mihailova'yı dümdüz takip ettiğinizde varacağınız Kalemegdan Parkı olacak. Ki bence mutlaka gidin, heykellerle süslenmiş koskocaman yemyeşil bir park burası.




Parkın sonuna kadar yürürseniz de size tepeden harika bir manzara vaad ediyor. Ancak o tepe gerçekten çok ve buz gibi esiyor. Ülkemize "Balkanlardan gelen soğuk hava dalgalarının" ne olduğunu, biz o manzarayı izleyeceğiz diye deneyimlemiş olduk.


Burada Belgrad Kalesi'ni ücretsiz olarak gezebilir, yoldaki seyyar satıcılardan askeri şapkalar gibi aksesuarlar satın alabilirsiniz. Benim aldığım şapka, üstümdeki kaşe mont ile çok uyumlu oldu, büyük bir zevkle militan pozlar verip, kendi kendime çok eğlendim :))






Burada bir de Saavaş Müzesi (gerçek adı Military Museum) var. Biz hava soğuk olduğu için biraz ısınmak amacıyla içeri girdik. Ama şunu söyleyebilirim ki, gezmezeseniz de hiçbir şey kaçırmazsınız. İçeride bolca silah mevcut; ama hiçbirinde doğru düzgün ne olduğunu anlatan İngilizce açıklama yok. O yüzden içeriden çok bilgilenmiş olarak çıkmıyorsunuz. Ben içeride şapkam ile pozlar verdim, bir de Sırpların tarihinin savaşmaktan ibaret olduğunu anladım, o kadar.





Bu nedenlerle, eğer kısıtlı zamanınız varsa, parkın ve kalenin tadını çıkarın, Military Museum'u pas geçebilirsiniz derim ben.

Belgrad'da asıl atlamamanız gereken bir müze varsa o da kesinlikle Nikola Tesla Müzesi.  Gerçekten Belgrad'da en etkilendiğim anları ben bu müzede yaşadım.

Belgrad ile alakasız ama Nikola Tesla'ya örtülü güzellemeler içeren harika bir film tavsiyesi de vereyim bu vesileyle. İzlemediyseniz Only Lovers Left Alive listenizde bulunsun.


Nikola Tesla Müzesi, şehrin biraz dışında yer alıyor. Gitmek için dünya kadar yol yürüdükten sonra, müzenin içine girip ne kadar küçük olduğunu gördüğümde biraz hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmeliyim. Ancak çıktığımda tam tersine müzenin gerçekten inanılmaz olduğunu düşünüyordum.

Müzeye girdiğiniz zaman öncelikle size kısa bir Nikola Tesla belgeseli izletiyorlar. Şahsen ben sandığımdan çok daha fazla şeyi onun bulmuş olduğunu bu belgeseli izlerken öğrendim. Belgeseli izledikten sonra, gerçekten Nikola Tesla tarafından yapılmış aletlerin çalışmasını izleme şansını yakalıyorsunuz. Bazıları artık bozulmuş olduğu için çalışmıyor; ama bazıları insanın aklını başından alıyor.

Örneğin kablosuz elektrik gerçekten mümkün mü, ben çok emin değildim. Fikri çok hoşuma gidiyor, Nikola Tesla'ya bu bakımdan inanılmaz saygı duyuyor; ama mümkün olup olmadığını sorguluyordum. Bu müzede, ziyaretçilerin eline hiç bir yere bağlı olmayan kablosuz bir florasan ampul tutuşturuyorlar ve Tesla'nın meşhur kıvılcımlar saçan icadını çalıştırıyorlar. Biraz korkutucu bir an olduğunu itiraf etmeliyim, çünkü aletten dışarı kıvılcımlar çıkıyor. Ve inanılmaz olan şey şu ki, elinizde tuttuğunuz kablosuz florasan ampuller yanıyor! Gerçekten sırf kablosuz elektriğin mümkün olduğunu deneyimlemek için bile bu müzeye  gitmelisiniz!


Tesla'nın külleri de bu müzede duruyor, kendisi ile selfie yapmasam olmazdı :)))

Belgrad'da ayrıca gezebileceğiniz diğer turistik yerler Çiçek Evi olarak da anılan, özellikle Tito'nun doğum günü olan 25 Mayıs tarihinde ziyaretçi akınına uğrayan Tito's Mausoleum, 19. yüzyılda inşaa edilen National Theater ve Sırbistan'ın en eski müzesi olan Serbian National Museum.


Bir de 2 numaralı tramvay var. Şehrin bütün görülmesi gereken yerlerinin etrafında bir tur atıyor. Binmek için durağı bulmanız yeterli, bileti tramvayın içinden satın alabiliyorsunuz.

Biz şehirde iki gün yürüdükten sonra bu tramvaya bindiğimizde, şehrin bütün planlaması aklımızda yerli yerine oturdu, parçalar birleşti. Ancak tramvayın çok eski ve çok yavaş olduğunu söylemeliyim. Hatta bizimki yarı yolda bozuldu ve inerek turumuzu yarıda bırakmamız gerekti :)

Keyifli bir pazar olsun hepimize.


Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım