Münih denildiğinde aklınıza gelen ilk şeyler muhtemelen Oktoberfest çadırları, memeleri harika gösteren drindl giymiş kızlar, devasa bardaklarda mass beer içen insanlar oluyordur.
Peki ya, Münih'e yolunuz düştüğünde Oktoberfest zamanı değilse?
Kahvaltı adresleri ile başlayalım.
Dallmayr, 17. yüzyıldan beri varlığını sürdüren bir şarküteri. Şarküteri dediğimde aklınıza, sokak arasında minik bir dükkan geliyorsa, bu hatayı hemen düzeltelim. Burası Paris'in Fauchon'u ayarında, oldukça lüks bir şarküteri.
Dış cephesindeki vitrinleri devasa şampanya şişeleri ile süslü. İçeri girdiğiniz zaman, ürünlere göre bölümlere ayrılmış kısma geliyorsunuz. Tatlılar, kahveler, mezeler, meyveler, çaylar, etler, peynirler hepsi için ayrı bölümler yapılmış.
Bu katta her şey o kadar cazip görünüyor ve herkes o kadar fazla şey alıyor ki, bir şeyler almadan geçmeniz pek mümkün değil.
Üst katında da kahvaltı, kahve ve pasta servis eden bir kahve var. Brunch alırsanız, açılışı köpüklü şarap ile yapıyorsunuz; kahve içmek için uğradıysanız, yanında yiyeceğiniz tatlıyı seçmekte zorlanıyorsunuz.
Almanya'dasınız ve tercihiniz bence Kaesekuchen olmalı. Cheesecake ile aynı anlama gelse de, tadı farklı ve harika. Denemenizi şiddetle tavsiye ederim.
(Dienerstraße 14)
Cafe Reitschule, binicilik okulunun içindeki cafe. Harika bir bahçesi var; ama biz oradayken yağmur yağdığı için iç kısımda oturduk. İçeride oturursanız, kahvaltınızı ederken, ortadaki kocaman cam ile çevrelenmiş alanda ata binenleri izleyebiliyorsunuz.
O halde, Münih'te güzel yerlerde yiyip içmek istiyorsanız, önceden çalışmanız şart. Yollarda yürürken, etrafınızda sürekli harika binalar görüyorsunuz, ama davetkar barlar ve restoranlar daha arka sokaklarda saklanmış halde. Üstelik de buralarda rezervasyon yaptırmadan yer bulmanız, gerçekten mümkün değil.
Şahsen ben Münihli yogitam ile gitmemiş olsam, döndüğüm zaman, şehir iyi, hoş, düzenli; ama restoran bakımından biraz zayıf diyebilirdim. İşte o yüzden "yediğin içtiğin senin olsun, bana gezip gördüğünü anlat"ı görmezden gelerek, yiyip içtiklerimle karşınızdayım.
Şahsen ben Münihli yogitam ile gitmemiş olsam, döndüğüm zaman, şehir iyi, hoş, düzenli; ama restoran bakımından biraz zayıf diyebilirdim. İşte o yüzden "yediğin içtiğin senin olsun, bana gezip gördüğünü anlat"ı görmezden gelerek, yiyip içtiklerimle karşınızdayım.
Kahvaltı adresleri ile başlayalım.
Dallmayr, 17. yüzyıldan beri varlığını sürdüren bir şarküteri. Şarküteri dediğimde aklınıza, sokak arasında minik bir dükkan geliyorsa, bu hatayı hemen düzeltelim. Burası Paris'in Fauchon'u ayarında, oldukça lüks bir şarküteri.
Dış cephesindeki vitrinleri devasa şampanya şişeleri ile süslü. İçeri girdiğiniz zaman, ürünlere göre bölümlere ayrılmış kısma geliyorsunuz. Tatlılar, kahveler, mezeler, meyveler, çaylar, etler, peynirler hepsi için ayrı bölümler yapılmış.
Bu katta her şey o kadar cazip görünüyor ve herkes o kadar fazla şey alıyor ki, bir şeyler almadan geçmeniz pek mümkün değil.
Üst katında da kahvaltı, kahve ve pasta servis eden bir kahve var. Brunch alırsanız, açılışı köpüklü şarap ile yapıyorsunuz; kahve içmek için uğradıysanız, yanında yiyeceğiniz tatlıyı seçmekte zorlanıyorsunuz.
Almanya'dasınız ve tercihiniz bence Kaesekuchen olmalı. Cheesecake ile aynı anlama gelse de, tadı farklı ve harika. Denemenizi şiddetle tavsiye ederim.
(Dienerstraße 14)
Cafe Reitschule, binicilik okulunun içindeki cafe. Harika bir bahçesi var; ama biz oradayken yağmur yağdığı için iç kısımda oturduk. İçeride oturursanız, kahvaltınızı ederken, ortadaki kocaman cam ile çevrelenmiş alanda ata binenleri izleyebiliyorsunuz.
"Coffee Baby?" yazılı çok tatlı bardaklarda sabah kahvenizi içerken, harika kahvaltı menüsünden seçiminizi yapıyorsunuz. Sağlıklı beslenmek isteyenlere avokadolu, meyve salatalı, yoğurtlu; yumurta ile beslenmek isteyenlere çeşit çeşit omletli, hafif takılmak isteyenlere müslili pek çok kahvaltı tabağı sunuyorlar.
Hem karnınızın hem gözünüzün doyacağından şüpheniz olmasın. Pazar günleri, saat 14:00'ten sonra da New York usulü brunch party başlıyor. Pazar gününü dans ederek geçirmek isteyenlerin aklında bulunsun.
(Königinstrasse, 34)
Öğle yemeğinde tabii ki sosis yiyip bira içmelisiniz. Bunun için en popüler adres Hofbräuhaus. Burası, geleneksel kıyafetlerini giyenlerle her gün Oktoberfest ortamı sunuyor.
Arka tarafında da kocaman bir bahçe var. Sosis olarak Almanya'nın bence en iyisi Bratwurst veya Bavyera bölgesine özgü Weisswurst yiyebilirsiniz. Yanında ne içeceğiniz zaten belli: Massbeer. Yani litrelik bira.
(Platzl,9)
Eğer ben domuz eti yemem diyenlerdenseniz, karnınız acıktığında, yemeğe doyamayacağınız tazecik tereyağlı Pretzel'leri her yer yerde bulabilirsiniz. Özellikle Rischard, her yerde yüzlerce tatlı ve tuzlu hamur işi çeşitleri sunan dükkanları ile karşınıza çıkacaktır.
Akşam yemeği için mutlaka uğramanız gereken adreslerden biri, Theresa Grill. Burada rezervasyonunuz yoksa, kapının girişindeki rahat koltuklarda oturup, kokteyl yudumlayarak masa boşalmasını bekleyebilirsiniz.
Yemekleri oldukça lezzetli; ama yemeklerinden daha ön plana çıkan bir şey var burada: Garsonlar. Galiba model olmayan burada çalışamıyor. Uzun zamandır gördüğümüz en yakışıklı adamlar servis yapıyor burada. Bunun da pekala farkındalar, sizi oturtabilecekleri masaları gösterirken, cam kenarı, uzun masa gibi tanımlamıyorlar masaları; "Tatlı Mario'nun masası", "Yakışıklı Meyer'in masası" diyorlar. :)
Yemeğinizi seçmeden önce, şampanya ve mürver şurubu ile hazırlanan bir Hugo siparişi verebilirsiniz. Yemek olarak mutlaka et içerenlerden yana tercih yapmanızı öneririm, zira burada etler gerçekten leziz.
(Theresienstrasse, 29)
Gece için istikamet ise tabii ki şehrin en popüler gece kulübü P1. "We own the night" sloganı ile yıllardır Münih'te gece dışarı çıkmak denildiğinde akla gelen ilk adres burası. Ancak kapısı sıkı; yani P1'a gitmeye niyetliyseniz, aklınızda mutlaka "giremezseniz gideceğiniz" ikinci bir adres olsun.
İçerisi 18- 40 yaş arası kitle ile dolu olduğundan, yaşınız kaç olursa olsun, burada yadırganmayacağınızdan emin olabilirsiniz. Gitmeden önce programlarını kontrol etmekte fayda var, bazı geceler özel etkinlikler olabiliyor.
(Prinzregentenstrasse, 1)
Hem karnınızın hem gözünüzün doyacağından şüpheniz olmasın. Pazar günleri, saat 14:00'ten sonra da New York usulü brunch party başlıyor. Pazar gününü dans ederek geçirmek isteyenlerin aklında bulunsun.
(Königinstrasse, 34)
Öğle yemeğinde tabii ki sosis yiyip bira içmelisiniz. Bunun için en popüler adres Hofbräuhaus. Burası, geleneksel kıyafetlerini giyenlerle her gün Oktoberfest ortamı sunuyor.
Arka tarafında da kocaman bir bahçe var. Sosis olarak Almanya'nın bence en iyisi Bratwurst veya Bavyera bölgesine özgü Weisswurst yiyebilirsiniz. Yanında ne içeceğiniz zaten belli: Massbeer. Yani litrelik bira.
(Platzl,9)
Eğer ben domuz eti yemem diyenlerdenseniz, karnınız acıktığında, yemeğe doyamayacağınız tazecik tereyağlı Pretzel'leri her yer yerde bulabilirsiniz. Özellikle Rischard, her yerde yüzlerce tatlı ve tuzlu hamur işi çeşitleri sunan dükkanları ile karşınıza çıkacaktır.
Akşam yemeği için mutlaka uğramanız gereken adreslerden biri, Theresa Grill. Burada rezervasyonunuz yoksa, kapının girişindeki rahat koltuklarda oturup, kokteyl yudumlayarak masa boşalmasını bekleyebilirsiniz.
Yemekleri oldukça lezzetli; ama yemeklerinden daha ön plana çıkan bir şey var burada: Garsonlar. Galiba model olmayan burada çalışamıyor. Uzun zamandır gördüğümüz en yakışıklı adamlar servis yapıyor burada. Bunun da pekala farkındalar, sizi oturtabilecekleri masaları gösterirken, cam kenarı, uzun masa gibi tanımlamıyorlar masaları; "Tatlı Mario'nun masası", "Yakışıklı Meyer'in masası" diyorlar. :)
Yemeğinizi seçmeden önce, şampanya ve mürver şurubu ile hazırlanan bir Hugo siparişi verebilirsiniz. Yemek olarak mutlaka et içerenlerden yana tercih yapmanızı öneririm, zira burada etler gerçekten leziz.
(Theresienstrasse, 29)
Gece için istikamet ise tabii ki şehrin en popüler gece kulübü P1. "We own the night" sloganı ile yıllardır Münih'te gece dışarı çıkmak denildiğinde akla gelen ilk adres burası. Ancak kapısı sıkı; yani P1'a gitmeye niyetliyseniz, aklınızda mutlaka "giremezseniz gideceğiniz" ikinci bir adres olsun.
İçerisi 18- 40 yaş arası kitle ile dolu olduğundan, yaşınız kaç olursa olsun, burada yadırganmayacağınızdan emin olabilirsiniz. Gitmeden önce programlarını kontrol etmekte fayda var, bazı geceler özel etkinlikler olabiliyor.
(Prinzregentenstrasse, 1)
Keşifle kalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder