27 Aralık 2015

2015 yılının sonu, Gendermenmarkt Weihnachtsmarkt, Der Prater Biergarten, Distrikt Coffeee, Flohmarkt am Mauerpark

2015 yılının son pazar gününü yaşıyoruz. Bir yılın daha sonuna geldik. 

Ben çok severim, yeni yıl başlamadan önce, biraz durmayı, kendi içime çekilmeyi, geride bıraktığım seneye şöyle bir bakış atmayı, evimi fazlalıklardan arındırmayı, yaşadıklarımdan dersler çıkartmayı, bir sonraki sene için yeni kararlar almayı... 

Gelgelelim son iki senedir, Christmas zamanında Almanya'ya weihnachtsmarkt turuna gittiğimden bir zaman kayması yaşıyorum. 

İstanbul'da henüz yeni yıl telaşı ortaya çıkmamışken, sokaklar süslenmemişken, yılbaşında ne yapsak henüz çok önemli bir konu haline gelmemişken, Almanya'ya gidiyorum. Işıl ışıl sokaklar, Noel babalar, sıcacık glühweinlar, konserler, şenlikler, bir kaç gece üst üste yeni yılı kutluyormuş gibi hissediyorum.


Sonra İstanbul'a geri dönüyorum, ışıklara, süslü ağaçlara ve yeni yıl ruhuna doymuş olarak... O zaman buradaki ışıldayan sokaklar ve ağaçlar bana yeni yıla girmişiz de, henüz bunların toplanmasına zaman olmamış gibi geliyor. Olağan hayatımı yaşamaya devam ediyorum.





Sonra ajandamda 31 aralıka büyük bir hızla yaklaştığımızı gördüğümde, hazırlıksız yakalanıyorum. Bu sene ne evimi baştan sona elden geçirip, büyük bir temizlik yapmaya, ne geçen seneyi değerlendirmeye, ne yeni yıl için kararlar almaya zamanım oldu. Önümüzdeki üç gün boyunca ajandamdaki yapmam gereken işler listesi göz önünde bulundurunca, muhtelemen de bunlara yeni yıl başlamadan önce fırsat bulamayacağım. 


Sadece iki yıldır ertelediğim bir şeye el attım bu haftasonu, bilgisayarımda darmadağınık duran bütün fotoğrafları düzgün biçimde arşivlemeye başladım. "Fotoğraf arşivlemek" diyince kulağa oldukça basit bir iş gibi geliyor; ama sürekli bir şeylerin fotoğrafını çektiğim ve sık sık seyahate çıktığımı düşününce, karmakarışık biçimde duran tastamam 319 GB'lık fotoğraflardan söz ediyorum. Kötü olanları silip, beğendiklerimi klasörler altında gruplandırıyorum. Deli bir iş! Çok zaman alıyor, ama diğer yandan geçmişe bir yolculuk yapmak, unutulan güzel zamanları anmak keyif veriyor. 


Ve bunu yaparken, bir kere daha Marie Kondo'ya hak verdim. Aynen onun dediği gibi, düzenlemek söz konusu olduğunda, "parça parça yapmak" doğru bir strateji değil. Çünkü bir iki gün buna uyuluyor, üçüncü gün erteleniyor ve bir hafta sonra tamamen bir kenara atılıyor. Ben iki yıldır her gün 50 fotoğraf düzenleyeceğim diyip duruyordum. Hiç bir zaman bitmeyen, aklımda hep "yapılacak bir iş olarak" kenarda duran bir madde haline gelmişti. Ve şu an geriye yalnızca 50 GB'lık dağınık fotoğraf kalmışken ve bu gece bunu bitirmeden uyumamaya karar vermişken, kesinlikle düzenlemek söz konusu olduğunda, bunu bir iş olarak kabul edip tek seferde yapmanın daha işlevsel olduğuna kesinlikle karar verdim.



Yeni yıl ruhuna uygun olması için, Berlin seyahatimden son yazıyı da fotoğraf düzenleme seansımın arasında buraya kondurayım.

Berlin'de son gecemizde, şehrin en güzel meydanında kurulan Weihnachtsmarkt'ın yolunu tutuyoruz; Gendermenmarkt'ta kurulanın... Bütün Weihnachtsmarkt'lara giriş kontrolsüz ve ücretsizken, buradakinde sembolik bir giriş ücreti alınıyor: 1 Euro. Ve girişte bir güvenlik kontrolü var, çok sarhoş veya çok saçma görünüşlüyseniz içeri giremiyorsunuz.


Bugüne kadar gezdiklerimin arasında, en görkemlisi. Hem iki ucundaki tarihi binaların yarattığı atmosfer büyüleyici, hem de burada yalnızca standlar yok. Devasa çadırların içine, gerçek restoran büyüklüğünde, ahşap barları, ahşap masa sandalyeleri olan onlarca restoran kurulmuş. Weihnachtsmarkt'ta gezerken üşüyünce, sıcacık bu çadırlara girip saatlerce yiyip içebilirsiniz. Tabii ki boş masa bulacak kadar şanslıysanız...







Meydanın ortasında devasa bir sahnede çeşitli konserler ve gösteriler olup biterken, standlarda şampanyalar patlıyor, kahkahalar her tarafı dolduruyor, restoran çadırlarının önünde uzun kuyruklar oluşuyor, waffle ve fondü kokuları birbirine karışıyor. Ve burada konuşulan dil sadece Almanca değil, Avrupa'nın çeşitli yerlerinden onlarca kişi var ortalıkta. İtalyanca, İspanyolca, Türkçe her dilden kelimeler iç içe giriyor. Çok keyifli, çok kalabalık ve çok ışıltılı bir atmosfer sunuyor.


Weihnachtsmarkt'a girer girmez ısınmak için birer Glühwein yuvarladıktan sonra, restoranlardan birine oturuyoruz. İncecik çıtır çıtır bir hamur üstünde seçtiğiniz malzemelerden hazırlanan Flammkuchen, alkol üstüne harika bir lezzet.




Karnımızı doyurduktan sonra, kendimizi curcunanın içine bırakıyoruz. Tezgahlardan keyifli ürünler satın aldıktan sonra, gece yarısına doğru, pembe şampanya içerek, Berlin'deki weihnachtsmarkt turumuzu sonlandırmaya karar veriyoruz.



Glühwein içmeye bayılıyoruz, hem lezzetli hem de o soğuk havada insanın hem içini hem de elini ısıtıyor; ancak diğer yandan, Almanya'ya gelmişken bira içmeden dönmek düşünülemez.


Bu yüzden şehrin en eski Biergarten'ı olan Der Prater Biergarten'ın yolunu tutuyoruz. Buraya daha önce hiç gelmemiştim, ama Berlin'e yolunuz düşecekse, bu adresi not etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Tamamen ahşap ağırlıklı devasa kapalı kısmı ve önündeki kocaman bahçesi, güler yüzlü çalışanları ve leziz kendi biraları ile gerçekten çok keyifli ve lezzetli bir adres. 




Ertesi sabah, kahvaltı için istikametimiz belli. Ancak açılış saatine daha çok olduğundan, Berlin sokaklarında uzun ve keyifli bir yürüyüş yapıyoruz. Hava çok soğuk ve saat çok erken olduğu için şehir bize ait gibi. Ortalıkta hiç kimsecikler yok.








District Coffee açıldığında kapıdan içeri giren ilk müşteriler olduğumuz için canımızın istediği masaya oturup, kahvemizi ve kahvaltımızı söylüyoruz. Ancak bir yarım saat sonra, güzel kahvelerimizi yudumlarken, içerisinin tıklım tıklım dolmasını, gelenlerin boş masa olduğunda aranmak için numaralarını bırakmasını hayretle izliyoruz.






Havalimanına doğru yola çıkmadan önceki son istikametimiz, hemen otelimizin karşısında, Mauerparkt'ta kurulan bit pazarı oluyor. Çukurcuma'da fahiş fiyatlara satılan mobilyaların aynılarını burada 10-50 euro arasında değişen fiyatlarla; mezatlarda aynı şekilde çok kıymetli parçalar olarak tanıtılan kesme camdan bardakları yığınların içinden setlerini tamamlama çabası gösterirseniz inanılmaz komik fiyatlarla satın almanız mümkün.





Bir Berlin macerasının daha ve 2015 yılının son seyahatinin sonuna gelmiş olarak, İstanbul'a dönmek üzere havalimanına doğru yola çıkıyoruz. İki - üç günlüğüne dahi olsa, olağan hayatlarımızdan uzaklaşıp keşifler yapmanın ruha ne kadar iyi geldiğini bir kere daha deneyimlemiş olarak...






Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım