31 Ağustos 2010

kalbim değil de aklım Ege'de kaldı...

Bu sabah 07:00'de alarmım çaldı, apar topar giyinip, köprüden geçerkenki boğaz manzarası ile kendimi avutup, kahvaltı niyetine plazaya girerken Eat'ten beyaz peynirli sandiviç alıp ofise geldim. Oysa ki üç günde ne kadar alışmıştım daha geç bir saatte alarmla değil öpücükle uyandırılmaya, uyanır uyanmaz karşımda muzur muzur gülümseyen bir adam ve masmavi bir deniz görmeye, öğlene doğru leziz peynirler ve çeşit çeşit reçel eşliğinde çok güzel bir kahvaltı yaparak güne başlamaya... Sürekli mutluluk mırıldanmam olan "mmmmmmmmmmm" şeklinde sesler çıkarmaya...
Tam bir ay önce Ağva'da taze portakal suyu ve filtre kahve eksikliğine rağmen oldukça lezzetli bir kahvaltı yapıp, gazeteleri karıştırırken Bozcada ile ilgili bir şeyler görmüştük bir gazetenin ekinde. O kadar keyifli bir tatil ekibi olmuştuk ki, bir sonraki ay da aynı ekip Bozcaada'ya gitmeye karar vermiştik. 30 Ağustos ile birleşen haftasonu bize üç günlük bir tatil yaratınca da hooooooop Bozcaada yolları tuttuk.
Deniz tertermizdi, zeytinyağlı yemekler, deniz ürünleri ve peynirler lezizdi, şaraplar gerçekten ucuz ve güzeldi, her yere yürüyerek gidebiliyor olmak pratikti, kaldığımız yerin kale ve deniz manzaralı terası keyifliydi, kafamız güzelleştikçe yaptığımız muhabbetler karnımıza ağrılar sokacak kadar komikti.
Sevgiliyle tatile çıkmak heyecanlı olduğu kadar stres yaratıcıdır genellikle. Çünkü sevgili seni ilk defa fönsüz saçlı, makyajsız, yeni uyanmışken görecektir. Üstelik tatil boyunca neredeyse her şeyi birlikte yapacaksınızdır ve bu yüzden tatiller ister arkadaş, ister sevgili olsun insanların en çok didiştikleri anlar olur. Benim için bu sevgiliyle çıkılan bir tatil olmasına rağmen, bütün bu streslerden soyutlanmış bir tatildi. Biz bir tatilde flört etmeye başlamıştık çünkü. Sabahın 5inde yola çıkılan, on saniyede hazırlanan çantada tarak ve diş fırçası bile bulunmayan, birbirimizin en sarhoş ve en uykusuz hallerini gördüğümüz bir tatilde... O yüzden benim için sevgilimin varlığı stresten alakasız, tam tersine ekstra keyif ve tabii öpücük katan bir unsur oldu.
Bozcaada'ya da ba-yıl-dım! Neyle gittik, kaç saat sürdü, nerede kaldık, ne yedik içtik hepsini detaylıca anlatacağım. Eylüldeki bayram tatili için güzel bir rota olabilir, şimdiden aklınızda bulunsun derim ben. Hatta yol gözünüzde büyümezse 3-4 Eylül'de bağbozumu festivali var!

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım