11 Eylül 2011

Hukuk fakültesinden dört senede mezun olan hayatından dört sene, beş yılda mezun olan yalnızca bir sene kaybeder.



Muzicons.com
Hayatımda yepyeni bir başlangıç...

İnsan hayatındaki dönüm noktalarının bazılarını o anı yaşarken fark etmez. Aradan zaman geçtiğinde geçmişini gözden geçirme fırsatı bulabilirse,  görür değişimin başladığı noktaları. Bazı dönüm noktalarını ise görmezden gelmek mümkün değildir, bütün hücrelerinde hissedersin.

Yıl 2004. Üniversite sınavından oldukça iyi bir puan almışım, aklımda okumak istediğim bölüm hakkında en ufak bir tereddüt bile yok: "İstanbul'da hukuk okumak istiyorum." Ama hangi üniversitede ona bir türlü karar veremiyorum. Annem ve babam ile okulları geziyoruz, öğrencilerle, hocalarla görüşüyoruz, İstanbul Üniversitesi mi, Bilgi Üniversitesi mi? İkisinin avantajlarını ve dezavantajlarını tartıyoruz.

En son noktayı babam koyuyor: "Kızım İstanbul Üniversitesi'nde okursan, okula vereceğim parayla seni her sene yurtdışında bir dil kursuna veya sertifika programına yollarım." diyor. Adı gibi biliyor neyi seçeceğimi. Aynısını yıllar yıllar önce de yapmıştı. Anadolu Lisesi sınavlarından önce... Benim zamanımda anadolu lisesi sınavlarına ilkokuldan mezun olununca girilirdi. Benim sınava gireceğim yıl bir yayla evi inşaa ediyordu, kendisine de üst kata bir tavanarası çalışma odası yapmıştı, okuduğum romanlardan mı etkilendim nedir benim de bir tavanarası takıntım vardı. "Anadolu Lisesi'ni kazan, tavanarası senindir" dedi, kazandım, yaklaşık altı yıl da tavanarasındaki köşkümün sefasını sürdüm.

Üniversitede de aynısı oldu. İstanbul Üniversitesi'ni seçtim, babam da interrail, work&travel, Cambridge'te değişim ve çeşitli sertifika programları finansörlüğümü üstlenerek sözünü tuttu. Maddi açıdan sıkışık olduğu dönemlerde bile...

Hukuk fakültesine başladığım ilk yıl İstanbul Üniversitesi için çok iyi bir not ortalaması tutturmuştum. Kafam hukuka basıyordu. Yazmak ve okumak. Şu hayatta sevmekten hiç vazgeçmediğim iki şey bunlar olmasının büyük payı vardı galiba. Ders notu fotokopisi çektirmek için bir arkadaşımla Taksim'de buluşup, bir pasajda fotokopici ararken, bir piercing vitrini yüzünden fotokopi çektirmeyi unutup, göbeğimi deldirmişliğim bile var. O sınavdan 100 almış olmam da benim hukuk fakültesi dönemimin bir efsanesidir, göbeğimizde beynimizle alakalı bir çakra mı var diye düşünürüm. :)


Gelgelelim daha sonra, gerek 18 yaşına basmanın, gerek ailemden ayrı yaşamanın, İstanbul'un sayısız etkinliklerinin, gerek gittiğim ülkelerde görüp etkilendiğim şeylerin etkisiyle hukuk fakültesi hayatımın odağı olmaktan çıktı. Dersleri daha az önemsemeye başladım. Keşfetmek ve yapmak istediğim o kadar çok şey vardı ki, zamanımın çoğunu okula harcamak mantıksız geliyor, beni mutsuz ediyordu. Okula ayırdığım zaman giderek azaldı. Hayatı büyük bir şevkle içime çekerken, okulda tökezlemeye başladım.

Çok gezdim, çok sarhoş oldum, çok macera yaşadım, çok farklı sektörlerde çalıştım, çok farklı insanlarla tanıştım. "Doğru" ve "yanlış" kavramlarım esnedi. Çok mutlu olduğum zamanlar kadar çok dibe vurduğum dönemlerim oldu. Toplumun "yanlış" olarak nitelendirdiği pek çok yaptım, kimisi gerçekten yanlıştı, ama kimisinin hiç de yanlış olmadığını bizzat deneyimledim.

Annem bu dönemlerimde bana tek bir şey söyledi: "Kızım tam zamanında mezun olduğunda kimse sana gelip de tebrikler diyip madalya takmayacak, okul yüzünden ertelediğin şeyleri yapman ve yaşaman için sana gerekli imkanları sunmayacak, sırf bu yüzden harika bir hayat koymayacak önüne. Ama aylak aylak yatmak yüzünden erteleme diplomanı, gerçekten sana bir şeyler katacak şeyler yap." Bugün geçmişe baktığım zaman görüyorum ki yaptığım en alakasız işlerin bile bana kattığı çok şey var. En basitinden iş disiplini ve çalışırken egonu bir tarafa koyma bilgisi.

Sonra okuldan mezun oldum.
Benden önce mezun olan arkadaşlarımın iş ortamında yaşadıklarının ve avukatlık mesleğinin sıkıcı ağır imajının etkisiyle olsa gerek aklımda avukatlık yapmak kesinlikle yoktu. Çetin Altan'ın "Hayatın bir kıvamı var." sözünü doğrular biçimde tamamen tesadüf eseri bir hukuk bürosuyla yolum kesişti. Avukatlık stajımı başlattım ve hukuk bürolarının illa ki "sömürücü ve saygısız" olmayacağını gördüm. Bir yıllık stajyer avukat dönemimin bende iki olumlu sonucu oldu: 1) Yapmak istediğim mesleğin ne olduğundan emin oldum. 2) Adliyeler arası koştururken epeyce forma girdim.


Bu hafta ruhsatımı aldım. Hayatımda bir sayfa daha kapandı. İlk defa bu kadar rahat ve emin adımlarla, aklımda en ufak tereddüt olmadan bir sorumluluğu üzerime aldım. Biliyorum bu blogu okuyup, beni ablası gibi gören çıtır hemcinslerim var. İlk defa akıl verme ukalalığı yapacağım: Sakın ola ki, yapmak istediğiniz şeyleri 'üniversiteden mezun olduktan sonra'ya bırakmayın. Gece hayatı için de, yurt dışı seyahatleri için de, zibidilik yapmak için de, katılmak istediğiniz programlar için de en doğru zaman üniversite öğrenciliği. Tersini söyleyenlere de asla inanmayın. Herşeyi üniversiteden mezun olduktan sonraya bırakırsanız, hiçbir şey yapamamış olarak iş hayatına atılırsınız.  İsteyin, araştırın, zorlayın, deneyin ve yapın. "Kızım önce bir üniversiteden mezun ol, ondan sonra" diyenleri de dinlemeyin, onlar gibi "keşke"lerinizle kalakalırsınız. Daha büyükseniz de, lütfen çocuklarınızı kandırmayın, bırakın yaşasınlar.

Benim hedefim kek kokulu pırıl pırıl bir evi, daha çok seyahati, daha az gece hayatını, daha bakımlı olmayı ve daha birkaç tane diplomayı içeren, sakin ama sıkıcı olmayan yepyeni bir hayat düzeni kurmak.  Kes bu yaşlı tavırları diyen meraklıları da bütün fotoğrafları incelemek için bu tarafa alalım...

11 yorum:

Leah dedi ki...

Seni çok seviyorum.

Bil istedim.

Bir de gerçekten öğüdüne katılıyorum. Her şey öğrenciyken yapılıyor. Mezun olduktan sonraya ertelersek hayatı cidden işimiz iş! :)

Canan dedi ki...

Sezencigim blogunu 2 yil önce kesfettim ve yazilarini okurken sana cok imrendim ve seni icten ice kiskandim.Ne kadar cesur,ne güzel dolu dolu yasiyor hayati diye düsündüm.Ayni ünv.nin ayni fakültesinden mezunuz,ben mezun olurken sen girmissin.Ben de gezmeye eglenmeye calistim ama icimde birseyler kaldi yine de.Yazdiklarina tamamen katiliyorum.Buarada aramiza hosgeldin meslektasim :)

Aylak Kadın dedi ki...

Yaa o çıtır benim. Ben de bu sene sınava giricem ve aynı sorun! Hukuk okumayı çok istiyorum ama avukatlık bana amelelik gibi geliyor sonra hep ciddi olmak zorundasın personalarını en etkin kullananlar avukatlar heralde surat hep 5 karış. :D Ben Bilgi tam burslu istiyorum ama yılda 600 mevzun veren bir okulda sivrilmek zor geliyor bana :/

Vee tabii ki çok tebrik ederim ruhsatın için. Umarım mutlu bir çalışma hayatın olur.

Cemil ÖZCAN dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Cemil ÖZCAN dedi ki...

Öncelikle seni tebrik ediyorum. hayırlı uğurlu olsun.
5 yıllık üniversite hayatını ölü gibi geçiren biri olarak ben "yaşamak istediklerinizi ertelemeyin" tavsiyene katılıyor ve üniversite okuyan arkadaşlara da öğütlerine uymalarını şiddetle tavsiye ediyorum.

Mutlu Eller dedi ki...

Çok tebrik ediyorum sizi. Hayatı eğlenerek yaşamak böyle oluyor sanırım, sizin yaptığınız gibi. Umarım iş hayatınızda karşılaştığınız olumsuzluklar da olsa keyfiniz kaçmaz ve hep böyle pozitif kalırsınız:)

Alev dedi ki...

Tebrik ederim. Hep mutlu ol.
ALEV

Adsız dedi ki...

Öğrenci Hakları Savunucusu, Ağır Eğitim Hukuku Avukatı Sezen, hayırlı ve de uğurlu olsun ruhsatın:) Görüşlerine değer verdiğim birinden, Ümit Hoca'dan; yaşamına imrendiğimin birinin bu ruhsatı alması da ayrı bir hoşuma gitti. Çok dişi ve dişli bir avukat olacağına eminim şekerim.
Serap.

Benim Hayatim dedi ki...

Tebrikler! Resimler de Aşk'ı yanında görüyorum. Yeniden birlikte misiniz yoksa? Çok sevinirim öyleyse :)

zillosh dedi ki...

En harika yorumları kapan yazı bu oldu sanırım! Ruhsatımı daha da bir çok seviyorum buna vesile olduğu için :)) Hepinize çoook çoook çoook teşekkür ederek başlayayım, böyle mutlu bir dönemimde yanımda olduğunuz için :))

Leah: Yerim ama! Hiçbir şey ertelememek imkansız ama mümkün olduğunca ertelemeden yaşamaya ayneeen devam o zaman! :)

Canan: Sevgili üstadım, çok teşekkür ederim. Umarım bir gün bir yerlerde karşılaşırız ;)

Aylak Kadın: Hey çıtır! Şu anda birine bir meslek tavsiye etmem gerekecek olsa kesinlikle hukuk oku derim. İşsiz kalma ihtimali sıfıra yakın olan az sayıda alanlardan biri. Kendini kanıtlamaya gelince, istedikten sonra her yerde yapılabilir ;)

Cemil Özcan: Paylaşımınız için çok teşekkür ederim. Umarım şimdiyi o 5 seneyi kurtaracak dolulukta yaşıyorsunuzdur. Sevgiler


Semi'nin Mutlu Elleri: Her zaman pozitif kalamıyorum malesef, sonuçta bir insanım ve her duygumu kontrol altına alamıyorum. Ama mutsuzluğa saplanmamak için elimden geleni yapıyorum.Umarım hayatlarımızı hep eğlenceli kılabilecek kadar sağlıklı kalırız :)

Alev: Teşekkür ederim ;)

Serap: Buna bayıldım: "dişli ve dişi bir avukat" evet hedefim bu, tam gaz ileri! çok çok teşekkür eder, kocaman öperim :)

Benim Hayatım: Mutlu günümde yanımdaydı, ama bir şeyleri düzeltmeye çalışırken iyice batırmayı başardık galiba... Bu konuda yeterince iyi değilim.. :0

eleni dedi ki...

uzun zamandır fırsat bulup okuyamamıştım,geriden geliyorum o yüzden:)
ben de izmir'de hukuk okuyorum ve hem dolu dolu geçirip hem 4 yılda mezun olmaya çalışıyorum!bu sene mezuniyet senem olduğu için hiçbir şeye yetişemiyorum gibi geliyor daha yapacak çok şey var!
Şu anki düşüncem İstanbul'da avukatlık yapmak,belki bir gün bir yerlerde karşılaşırız belli mi olur:)

Pinterest'im

Instagram'ım