23 Nisan 2015

Buram buram kebap kokularına karış hadi: Adana!

Adana, benim doğduğum büyüdüğüm şehir.

2004 yılında her akşam, Seyhan Nehri'ne tepeden bakan çalışma masamda test çözerken, bu manzaraya veda edeceğim günün hayalini kurardım. Ben sanırım, sırf İstanbul'a taşınabilmek için üniversiteyi kazandım. Hukuk fakültesi işin bahanesiydi, gönlümde yatan, her tatilde koşa koşa yolunu tuttuğum İstanbul'a taşınmaktı.

Ne ironiktir ki, şimdi de kimi yakalasam, "Adana'da kebap yemelisin!" ile başlayan cümleyi takip eden, upuzun bir Adana reklamı yapıp, sürekli misafirlerle Adana'ya gidiyorum.

Hatta siz bu satırları okurken, bu sefer de patronum dahil ofis ekibi ile Adana'da olacağım.

Ama şimdi,  bir önceki Adana seyahatimden bahsetmek istiyorum. Normalde Adana'ya gelen herkesin yediklerinden büyüleneceğinden emin oluyorum; ama bu sefer başkaydı. İşim daha zordu. Çünkü yemek yeme eylemine, "doyma"nın ötesinde, "zevk"le yaklaşan, bu işten anlayan, çok gezen, çok yiyen bir ekip ile Adana'daydım: sevgili Cem, Hülya ve Oğuz ile.

Üstelik sıkı çalışıp gelmişlerdi, instagram paylaşımlarının altına tavsiye yağıyordu ve görünen o ki benim de onlarla birlikte yeni keşfedeceğim şeyler vardı.


Ben onlardan bir gün önce gittiğim için sabah havalimanında buluşmak konusunda anlaşmıştık. Sabah gözümü açtığımda, Cem'in geç kaldığı ve havalimanına yetişmeye çalıştığı ve şarjının bitmek üzere olduğu şeklinde bir mesaj vardı. Uçağa binip binemediği muammaydı. Havalimanına yola çıktığımda ise, onların uçağı inmişti, güzel olan Cem uçağı yakalamıştı. Kötü olan çok açlardı ve ben onları karşılamak için biraz geç kalmıştım. Oğuz'un Hayko Cepkin kıvamlı "Sezeeeeen, açııııız" biçiminde yolladığı ses mesajları, sabah kafein ihtiyacımı yok edecek şiddetteydi. :))

Adana'da tek bir gününüz varsa ve bu bir gün içinde gerçekten harika beslenmek istiyorsanız, aynen bu rotayı takip etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Tabii bir önceki gün hiçbir şey yememiş olmanız şartıyla!

1. Birbiçer 

Havalimanına oldukça yakın bir yerde bulunduğu için, Adana'ya ayak basar basmaz gitmeniz gereken ilk adres. Hatta kahvaltı için giderseniz, en güzeli. Adana'da ciğer yiyerek kahvaltı etme adetine de uyum sağlamış olursunuz.



Birbiçer'deki ciğeri tatmadan, "Ben ciğer sevmem." demeyin, daha önce "Ben ciğer yemem." diyen arkadaşlarımın burada şişler götürmüşlüğüne şahit oldum.

Ciğerin yanında gelen ekmeğin içine bir şiş ciğeri çekin, biraz ezme, biraz soğan, mutlaka kimyon koyun, kıvırın. Kural 1: Ciğer kimyonsuz olmaz. Kural 2: Adana'da soğan yemekten çekinmenize gerek yok.



Ciğere bayılacaksınız; ama midenizde biraz yer bırakın ve "ayı payı" sipariş edin. Bu da harika bir hikaye. Aslında "ayı payı", denilen şey, usta tarafından etin en güzel tarafları seçilerek hazırlanan bir şiş, lokum gibi bir et. Bu blogger ekip "ayı payı"ndan bahsettikten sonra, bir anda buraya gidip insanlar "ayı payı" siparişi vermeye başlayınca, önce şaşırmışlar, sonra da menüye eklemişler.

2. Muzlu Süt

"Muzlu süt ne kadar başka olabilir ki?" Dıııt! Yanlış cümle. Adana'daki muzlu süt, gerçekten diğer yerlerdekilere benzemiyor, milkshake kıvamında.


Aslında bu muzlu sütü meşhur eden yer Kazım Büfe. Bu sefer biz hem Kazım Büfe'de içtik, hem de Birbiçer'in oradaki Kuruköprü Şalgamcısında... Ve gerçekten, Kuruköprü'nünkini daha çok beğendiğimi itiraf etmeliyim.

İşinize yarayacak bir bilgi, "Bir muzlu süt" siparişi verdiğinizde, bir bardak değil, bir blender dolusu sipariş vermiş oluyorsunuz. O yüzden iki kişiye bir tane söylemenizi tavsiye ederim.

3. Dilberler Sekisi

Ciğer ve muzlu süt üstüne biraz hareket etmek güzeldir. Seyhan Nehri'nin üzerindeki köprüden geçin, ormanın içinden Eski Baraj'a kadar yürüyüş yapın, yediklerinizi hazmedin.







Acıkırsanız, burada sıkma tadabilirsiniz. Sıkma, gözlemeye benzer biçimde sacta hazırlanıyor, ancak rulo şeklinde sarılıyor.

4. Yeşilkapı Kebapçısı 

Sevgili Burak, Adana'daki favori kebapçısı olarak Yeşilkapı'yı seçmişti. Benim daha önce hiç gitmediğim bir yerdi. Kapısına geldiğimizde, içeri girip girmemek konusunda tereddüte düşebileceğiniz bir ortamı var. Bu yüzden hijyen konusunda azıcık da olsa takıntınız varsa, burayı kesinlikle tavsiye edemem size. Ama şunu söylemeliyim ki, külbastısı gerçekten çok ama çok lezzetliydi.





5. Taşköprü ve Kaburgacı Yaşar Usta

Adana'dan döndüğünüzde birisi size "Yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüğünü anlat." derse, anlatacak bir şeyleriniz olsun diye, Kaburgacı Yaşar Usta'ya giderken, Taş Köprü'nün önünde bir fotoğraf çekilebilirsiniz. Taş Köprü, Roma Hukuku dersi alırken bol bol küfürlerimize maruz kalan Justinianus döneminden kalma. Dünyada hala kullanımda olan en eski köprü olması nedeniyle önemli bir eser.

Kaburgacı Yaşar Usta, Hilton Oteli'nin karşı tarafında, sanayi mahallesinin içinde kalıyor. Şişte leziz kaburga yemek için yolunuzu düşürmeniz gereken adreslerden.



6. Yeni Uğur Cezerye 

Cezerye, havuç, ceviz ve hindistancevizinden hazırlanan bir tatlı. Aslında Mersin'e özgü; ama Adana'da da oldukça sevilir ve her yerde satılır. Ben en çok Yeni Uğur'unkini beğeniyorum. Büyüksaat civarındaki şubesi aynı zamanda atölye, buraya giderseniz, yapılışını da izleyebilirsiniz.

Bir de ben Antep fıstığı severlere 'Oskar'ı şiddetle tavsiye ediyorum.


Buraya gelmişken, sokaklarda da gezinmeyi ihmal etmeyin.




7. Kebapçı Mesut

Başka kebapçıların bile övgüyle söz ettiği bir kebapçı. Yüz yıldır aynı yerde, aynı isimle faaliyet gösteriyor, gerçek Adana kebabı yapıyor. Havalimanına doğru yola çıkmadan önceki son durak.




Tahinli salatası ile peyniri de çok lezzetli. Ayrıca kebabın üstüne isterseniz, size Adana'ya özgü yiyeceklerden olan şırdan da alıp gelirler, meşhur kerhane tatlısından da...



Adana'ya gitmediyseniz, aslında hiç kebap yemediniz. O yüzden Adana planları yaparak kalın!

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun!

1 yorum:

Aybeniz Akkaya dedi ki...

Acıktırdın ya beni resmen. :)

Pinterest'im

Instagram'ım