19 Ağustos 2015

Overplanning kills magic: Dizaina Beach Edition!

Bir yere uçak bileti aldıktan sonra, zaman zaman bilgisayar başına geçer ve rastgele linkten linke atlayarak,  o şehir hakkında bloglar , seyahat tavsiyeleri ve orada yaşayanların yazdıkları arasında gezinirim.  Orada yaşamış arkadaşlarım varsa, tavsiyelerini alırım. İlgimi çekenleri seyahat defterime not ederim. Böylelikle mutlaka görmek, tatmak ve almak istediklerim şekillenir aklımda. 

Diğer yandan da her şeyin planlı olmasını tercih etmem. Her seyahatin, gezgine sürprizleri olduğuna inanırım ve adım adım her şey planlanmış olursa, o sürprizleri görmeden geçmekten korkarım. Ve genellikle seyahat bittiğinde en keyifli anlar o spontanelik içinde karşımıza çıkanlar olur.


Buna sayısız örnek verebilirim. Beyrut'tayken, bizim listemizde olmayan ve orada tanıştığımız sevgili Ramzi'nin peşinde gezdiğimiz Doğu Beyrut harika bir deneyimdi; Pisa'da karnımız acıktığında nerede yemek yiyeceğimize karar veremezken, karşımıza çıkan ve kocaman bir göbeği olan saatçinin ağzının tadını bildiğine karar verip, ortak bir dilimiz bile olmamasına rağmen, bizi saçma ara sokaklara götürmesine izin verdiğimizde yediğimiz pizzanın tadı hala damağımızda; Prag'ta tam köprüyü geçecekken fark ettiğimiz köprünün hemen altındaki restoranda oturup buz gibi Pilsener Urquell'leri yuvarlamak orada bulunduğumuz her gün keyifle yaptığımız bir şey haline gelmişti...

Eğer listemizde o an yapılması şart bi şeyler olsa bunların hiçbirini fark etmemiş ve deneyimlememiş olacaktım.

Bunun son örneğini de Figueres'te yaşadık.

Dali Müzesi buraya gidişimizin temel amacıydı, Dali Müzesi'ni gezdikten sonra, hemen Barselona'ya dönmeyi planlıyorduk; ama programımız spontaneliğe izin verecek rahatlıktaydı. Ve Figueres bize harika bir sürpriz yaptı. Tam gittiğimiz gün Figueres'in La Ramblasında Dizaina Beach Edition etkinliği vardı. Tek günlük bu etkinlikten haberdar olup, katılmayı planlasak bu kadar denk gelebilir miydi emin değilim.




Kocaman bir meydan düşünün, bol ağaçlıklı. Meydanın arka tarafında, takı ve çanta ağırlıklı olmak üzere yerel tasarımcıların ürünlerinin satıldığı tezgahlar var. Meydanın çeşitli yerlerinde kum havuzları ve içlerinde mavi beyaz çizgili şezlonglar. Meydanın girişindeki heykelin eline de konsepte uygun çizgili bir şemsiye yerleştirilmiş. Hemen altında kurulmuş sahnede çok keyifli bir grup çalıyor. Etrafta da barlar ve atıştırmalık bir şeyler satan standlar var. Her şey beach konseptine uyumlu aksesuarlarla süslenmiş ve hepsi çok zevkli.





Barselona'ya dönüşümüzü hemen erteliyoruz. Bardan içeceklerimizi alıyor, kum havuzunun içindeki şezlonglardan ikisine yayılıyor, konseri izlerken keyifle sohbet edip içmeye başlıyoruz. 

Kendime arkadaki tezgahlardan çok sevdiğim bir kolye alıyorum. Bana sürprizlere ve spontenliğe kollarımı açmayı hatırlatsın diye.

Her şeyi planlamadan, hayatın size getirdiği güzellikleri ıskalamadan kalın!

Dip Not: Lokal bir gazetenin kapağını da paylaşmadan geçemeyeceğim. En öndeki iki kıza dikkat :))



1 yorum:

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Sanırım seyahatlerin en keyifi verici noktası orada ortaya çıkan sürpriz gelişmeler. Buna rağmen ben seyahate çıkmadan evvel uzun uzun notlar almadan edemiyorum :)

Pinterest'im

Instagram'ım