22 Ağustos 2014

bir doz minik güzel şey ve perde arkası :)

"Tamam anladık, blogun amatör kalsın samimiyeti bozulmasın istiyorsun da, insanların seni tanıması için bütün yazıları okumalarını bekleme, bir tanıtım yazısı ekle" dediler. "Eyvah!" dedim. "Hiçbir şeyi eksik kalmasın bir doz minik güzel şey'imin."


Sezen kimdir?

10.10.1986 tarihinde Adana'da, şanslı bir velet olarak dünyaya geldim. Büyüklerimin anlattığı hikayelere göre, gezmek doğduğum anda kanımdaymış. Bebekken evde huysuzluk yaptığımda, uyumadığımda, beni giydirip arabaya bindirdikleri anda sakinleşir, neşelenir veya uykuya dalarmışım.


Kendimi bildim bileli babamın direksiyonda, annemin yanındaki koltukta oturduğu arabaların arka koltuğunda sık sık seyahatlere çıktım. Aradan 27 sene geçti, hala yola çıktığım anda -nereye gittiğim hiç önemli değil- huzur buluyorum.

Benim zamanımda ilkokul 5. sınıfın sonunda yapılan Anadolu Lisesi sınavlarına girerken babamla pazarlık masasına oturduk. Anadolu Lisesi'ni kazanırsam, koleje vereceği para ile beni yer yaz yurtdışına yollama sözü verdi. Almanca eğitim veren bir Anadolu Lisesi'nden mezun oldum, babam da verdiği sözü hiç aksatmadan tuttu. İlk defa tek başıma yurt dışına çıktığımda ve Almanya'daki bir çiftliğe gittiğimde13 yaşındaydım.


O günden bu güne kadar senede en az iki kere hiç bilmediğim şehirlere ayak bastım.

Anadolu Lisesi'nden mezun olduğum sene, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandım ve İstanbul'a taşındım. 2004 yılından beri İstanbul'da yaşıyorum.

Aydınlanmayı nerede ve nasıl yaşadım bilmiyorum; ama başarılı olmanın iyi hissettirdiğini ama tek başına insanı mutlu etmediğini çok erken yaşta kavradım.

Uzun süren bir öğrencilik döneminden sonra, gazetede, etkinliklerde, derneklerde ve reklam ajansında çalıştıktan sonra, okuduğum mesleği yapmaya karar verdim.


Avukatım ve işimi gereği gibi yaptığım sürece, kalan zamanda yaptıklarımı problem etmeyecek kadar bazı şeyleri aşmış bir patron ile çalışıyorum.

Kazandığım bütün para ile mesai saatlerim dışındaki bütün zamanımı film izlemeye, yeni açılan mekanları keşfetmeye, tiyatroya ve konsere gitmeye, kitap okumaya, kurslara ve seyahate harcıyorum.

Güzel bir hayat yaşıyorum ve hayatımı daha güzel bir hale getirmek için gerçekten çok sıkı çalışıyorum.



Mushaboom8 - Bir Doz Minik Güzel Şey:

Hayatımı daha güzel ve daha keyifli bir hale getirmek için harcadığım zamanlarda keşfettiklerimi bu blogtan paylaşıyorum. Mushaboom8'de her şey var; kitaplar, filmler, dergiler, fotoğraflar, seyahat notları, İstanbul'daki mekanlar, kullandığım ürünler, alışverişlerim, hayata dair düşüncelerim...


Yazmak bir hobiden ziyade bir ihtiyaç benim için. Bundan beş sene kadar önce büyük bir evden çok daha küçük bir eve taşınırken, kağıt hazinemi nereye sığdıracağımı bilemediğim günlerde, notlarımı online olarak tutmaya karar vererek başladım blog yazmaya.

Sonra aldığım geri dönüşler beni daha çok şevklendirdi. Bu gün, ayda 25.000 kadar misafir ağırlıyorum burada. Türkçe yazdığım için ağırlık Türkiye'den olmakla birlikte, saçma bir şekilde Çin'den bile birileri düzenli olarak uğruyor. Mutluluktan ölüyorum.



Elbette ki her zaman ışık saçamıyorum. Yorgun olduğum, keyifsiz olduğum zamanlar oluyor. Böyle zamanlarımda yolumu bu blog okurlarından birisi kestiğinde, "Acaba şu an kahkahalar saçmadığım için hayal kırıklığına uğratmış mıyımdır?" diye endişeleniyorum. :)

Yine de Mushaboom8'in amacı, mümkün olan en sık şekilde "bir doz minik güzel şey"i okuyanları ile paylaşmak. Hayatın yüksek temposunda atlanan güzel her şeyi hatırlatmak...

Çünkü hayat çok güzel yaşamayı bilene...

Sosyal Medyada Başka Nerelerdeyim?

Açıkçası neredeyse her yerdeyim; ama en sevdiklerim Twitter, Instagram ve Pinterest.



Bir de Mushaboom8 için bir kartvizit yaptırmak istediğimden bahsetmiştim, pazarıseverim'den beni çok mutlu eden bir yorum gelmişti. "Bence kendini kullan. Seni blog yazmaya başladığından beri okuyan biri olarak, benim için sezen diyince ilk aklıma gelen görüntü kocaman gülüşlü, bronz tenli, bikinisiyle bira içen kadın" demişti. Bunun üzerine, Moo harikalar yarattı ve bana neredeyse kimseye vermeye kıyamayacağım kartlar yolladı. Geleneksel kartvizitlerden uzaklaşmak isterseniz aklınızda bulunsun, harikalar yaratıyorlar.

En güzelinden bir haftasonu olsun! :)

Pazarıseverim'e Dip Not: Kimseye vermeye kıyamadığım kartlarımdan fikir annesine yollamak istiyorum. Adresini e.sezenturker@gmail.com'a e-mailler misin? :))

5 yorum:

Blue Things dedi ki...

Bir doz minik güzel şey bloğunu çok seviyorum.Çok faydalı tavsiyeler paylaşıyorsun.Eminim daha fazla başarıyla daha iyi bir hayatın olur.

http://seymenleyla.blogspot.com/


Bir bakarsan sevinirim. :)

sebuş dedi ki...

Harikasın! İyi ki varsın başarıların daim olsun sezencim.. Kardeşim gibisin..

S dedi ki...

Sevgili Sezen,

İyi ki varsın.

Sevgiler,
Sevgican

pazariseverim dedi ki...

merhaba,
günün bu saatinde şirkette içim ziyadesiyle bunalmışken, dur dedım bir bakayim sezen ne yazmış, ha bu arada bir de türk kahvesı söyledım kendıme, okurken eşlik etsin diye. ben zevki geciktirnmeyi sevenlerdenim, kahveye ve yazılarına tam da o zevke ihtiyacım olan zamanlarda açıp okuyorum yani. bu yazıyı okuyunca pek sevindım. enerjımızın tuttuguna hep emındım zaten ama şu an bırlıkte tastıklemıs olduk.
sevgılerımle sezen. adresımi sana hemen mail atıyorum.. :)

Unknown dedi ki...

Sevgili Sezen, 1-2 ay once kesfettigim blogunun duzenli okurlarindan oldum ilk andan itibaren.
Her telden yazman, enerjin ve samimiyetin bence burayi tam bir keyif alani haline getiriyor. Ne zaman yeni bir yazi yazmis olsan, biliyorum ki harika birsey okuyacagim.
Blog dunyasi cok enteresanmis (ben henuz son 3-4 aydir duzenli yaziyorum diyebilirim), tanismadigin kisilerin yazilarini okudukca onlari tanimis gibi hissedebiliyorsun. Benim icin senin blogun tam o etkiyi yaratiyor :)

2015'te de Mushaboom8'in ve diger projelerinin takipcisi olacagim kesin!

Harika bir yil olsun, sevgiler,
Ozge

Pinterest'im

Instagram'ım