20 Haziran 2011

Kalamar dolması, viskili dondurma diyerek gittim rüzgar gülüyle geldim

Yaz gelince çalışan İstanbullu'lar kımıl kımıl olmaya başlıyor, 'Haftasonu yakınlarda bir yerlere gitsek ya' sayıklamaları başlıyor, arkadaş ekibi gaza gelmeye müsaitse kendilerini yolda buluveriyorlar. Arkadaşların hepsi birden "bana bu hafta uymaz, ya bakarız" gibi geçiştirmeciyse bütün yaz şevklenmek- şevki kırılmak arasında İstanbul'da geçiyor. Yaz bitiyor, bahaneler bitmiyor. 

Ben bu konuda epey şanslıyım.'Aşk' tam bir organizasyoncu kişiliğe sahip. Gecenin bir vakti Bağdat Caddesi'nde sinema çıkışı miskin miskin yürürken "Hadi Sedef Adası'na gidiyoruz." diyip, Asmalımescit'te takılanları bile gece 12:00'de vapura binecek kadar gaza getirmişliği var. Sanırım tavlandığım gece de o gecedir :)) Eh, arkadaşların da hakkını yememek lazım, onlar da kurtlu. Birisi whatsup'tan iki kelime yazıyor, hooop bir bakıyoruz yoldayız. Nadiren en kurtlunun bile katılmama bahanesi oluyor, ama peace, aşk ve tabii ki ben çekirdek kadroyuz her planda.

Cunda macerası da böyle başladı.Sensus'ta şarapları içtikten sonra, "Açarız radyoyu yol nereye biz oraya" eşliğinde arabaya doluşuldu,  sayelerinde tatilimizin çok daha keyifli hale geldiği keyifli çift de kapılıp Cunda'ya gidildi.

Cunda hakkındaki ön araştırmalarım sonucunda beklentilerim inanılmaz yükselmişti. İnsanda daha üniversitede okurken emekli olup orada yaşama hayalleri kurdurduğunu bile okumuştum. O kadar abartılacak bir şey yokmuş ortada, ama yine de gitmek için sebep çok: Uzaklaşmak, deniz, yemek...

Giderseniz, sizi hemen merkezde karşılayan midyeciyle selamlaşmadan ve midenizi doldurmadan geçmeyin. Civardaki restoranların da hepsine midyeyi o hazırlayıp veriyor. Elindekiler de ne zaman biterse o zaman tezgahı kapatıp gidiyor. 
Mideniz dolduktan sonra sokaklarda gezmeye başlayın. Bazı sokaklar çok döküntü olmakla birlikte, bazı binalar da çokçok zevkli. Sokaklarda tarihi binaların dışında çok keyifli dükkanlar da bulabilirsiniz. Biz her şekilde şişesi olan, parfümcü gibi bir zeytinyağcıya denk geldik mesela. Dükkan sahibi bize birer shot zeytinyağı bile içirdi hatta şifa niyetine.

Sokaklarda gezmekten yorulunca yorgunluk kahvesi için Cunda'nın meşhur mekanlarında Taş Kahve'ye oturup, sakızlı Türk Kahvesi söyleyin. İçi tam anlamıyla 'kahve', yerlileri oturmuş okey ve iskambil oynuyor. Vitraylı camları ve kahve kültürü ile tarihten ışınlanmış gibi bir yer. Dışarıdaki masalar da turist işgalinde.


Cunda'ya gitmişken yüzmemek olmaz tabii. Biz Ada Camping'ten yana tercih yaptık. Deniz billur gibi, oturmak için gölge kısımlar mevcut, güneşlenmek için kumun üzerinde şezlonglar... Tam sezonda gereğinden fazla tıklım tıkış olur mu bilmiyorum, ama sakinken pek beğendim ben. Günlük plaj girişi 20 TL. Kamp sevenlerdenseniz, çadır kurup konaklayabileceğiniz gibi, bungalov ve karavan kiralayıp kalmanız da mümkün. Olympos'a güzel bir alternatif olabilir. Detaylar için tık!


Akşam yemeği için de Bay Nihat'a rezervasyon yaptırın. Rezervasyon şart, en dolu restoran Cunda'daki. Buğlama levrekten deniz börülcesine yediğimiz her şey lezizdi. Fiyat olarak diğerlerinden biraz daha yüksekmiş sanırım, ama İstanbul'dan gidiyorsanız alışkın olduğunuzdan daha iyi fiyatlarla karşılaşacaksınız. Sadece çok merak ettiğim kalamar dolması malesef Bay Nihat'ta yoktu.


Afiyetle yemeklerimizi yiyip, keyifle rakı kadehlerimizi tokuştura tokuştura sohbet ettikten sonra da yeni yapılan lokmanın kokusuna karşı koyamadık. Cunda gezisi gerçekten çok lezzetli oldu. :))

  

Aşkla denizle güneşle tatille kalın ;)
 

Dip not: Bu yazıyı okuyor olması ihtimaliyle öpüyoruuum ve soruyorum nerede bizim fotolar?! =))

6 yorum:

Aylak Kadın dedi ki...

lokmaaa <3 <3
gece gece acayip canım çekti. Cunda bana çok mantıklı geldi şu anda haftasonu için =)

serkan dedi ki...

güzel paylaşım. teşekkürler

Adsız dedi ki...

seni bugun mecidiyekoyde gördüm öglen,ünlü olmussun haberin yok :) ama bence fotograflarında gorundugunden daha güzelsin.

Sevgiler
zeynep

zillosh dedi ki...

aylak kadın, bu haftasonu yağmurlu diyorlar, boşver sen bu haftasonluk cundayı ama lokma'ya boşverilmez. İstanbul'da nerenin lokması güzeldir acaba? bu arada 'aylak kadın' ismine bayıldım! =)

serkan, teşekkür ederim, umarım en kısa zamanda yolun o taraflara düşer =)

zeynep, bi tanesin, ilaç gibi geldin sabah sabah. evet evet dün mecidiyeköy'deydim gayrettepe emniyette geçen bütün öğleden sonra kendimi McDonaldsa atıp namussuz yağlı şeyler yiyip Alışverişkolik okudum! =)) bi daha karşılaşırsak el salla olur mu?! =)

hkki dedi ki...

güzel gezi olmuş

Adsız dedi ki...

tamam soz el de sallıycam yanına gelip selam da vericem: )
sevgiler

Pinterest'im

Instagram'ım