25 Şubat 2016

Kartalkaya-1: Kaymak değil mi maksat, üstüne çıkıp öne arkaya?

Alışılagelmişten uzaklaşmak, yeniyi denemek her zaman güzel.

Seyahat söz konusu olduğunda bile... 

Yıllardır seyahate çıkarken, hep şehir tatillerini tercih ediyordum. Doğa, huzur ve yürüyüşün fazla dozu benim için sıkıcı olabilir diye düşünüyordum.

Sonra kalkıp Karadeniz'e gittim. O kadar keyifli zaman geçirdim ve o kadar güzel anlar deneyimledim ki, şehir tatili takıntımın tamamen önyargıdan ibaret olduğunu keşfettim. 

Durup geçen seneki onlarca tatilime baktığım zaman, içlerinden benim için en sıradışı ve en keyifli olanların şehirden uzakta, doğanın içinde geçenler olduğunu şaşırarak fark ediyorum: Çamlıhemşin,  Big Sur ve Alpler.

Benzer bir önyargıya kar tatili bakımından da sahiptim. Yıllar önce, burnumu dağıtarak sonuçlandırdığım bir kayak tatilinden sonra, ne zaman biri bana "Uludağ, Kartalkaya" filan dese, normalde istikameti çok önemsemeden her tatil planına zevkle dahil olan ben, çok net biçimde hiç ilgimi çekmediğini söyleyiveriyordum.

Bir gün evde koltukta yayılmışken, geçen yaz Çeşme'de tanıştığım Duygu arayıp, "Hadi birlikte dağa gidelim." dediğinde, onunla seyahate çıkma fikri hoşuma gitti. Snowboard da denemek istediğim bir şeydi, bütün önyargılarımı bir kenara atıp kabul ettim. Benim pek olaylı doğum günü partimde kurduğumuz whatsup grubuna yazdığımızda gelmeye karar veren dört kişi tarihleri netleştirerek, Grand Kartal'da rezervasyonumuzu yaptık.

Gelgelelim tatil tarihi yaklaştığında, sağlıksal sebeplerden ötürü, başlangıçta plana dahil olan arkadaşlarımız malesef gelemeyeceklerini söylediler. Hatta otel rezervasyonu adına olan Duygu bile anneannesini kaybettiği için gelemiyordu.

Böyle böyle tamamen spontane gelişmelerle ekip değişiverdi, üç kişi sabaha karşı 4:30'da buluşmak üzere sözleştik. 

Bundan bir kaç yıl önceki bir tatil planımızda, sabah uyanıp "Neredesin?" diye sorduğumda "dut ağacında" olduğunu açıklayan sevgili Sino ile hangimizin uyuyakalıp yalan olacağı üzerine iddialara giriyorduk. O benim kesinlikle telefonumu cevaplamayarak kayıplara karışacağımı iddia ediyordu. Ben de onun 4:00'te kesinlikle bizi almak için gelemeyeceğini...

Sanıyorum bu sırada, bizimle ilk defa tatile çıkacak olan Buket ile Hande bizim ne kadar ciddi olduğumuzu ne kadar dalga geçtiğimizi paniğe kapılarak anlamaya çalışıyordu. :))

Ve bizim yola çıkacağımız gece, Babylon Bomonti'de Feder vardı. Sino'nun diline düşmeyi göze alamazdım; ama diğer yandan geçtiğimiz bir sene boyunca onun şarkılarında ne kadar çok dans ettiğim göz önünde bulundurulursa gitmemem düşünülemezdi. Böylece sabaha karşı 4:00'te yola çıkacak olmama rağmen, 23:00'te Babylon Bomonti'de deli gibi dans ederek, cin tonikleri deviriyordum.


Eve 3:00'te geldiğimde uyumamam gerektiğini, uyursam uyanamayacağımı bal gibi biliyorum. Amaaa tabii ki koltukta selfieler çekerek kendimi oyalamaya çalışırken sızıyorum. 

Tamamen tesadüfen gözlerimi açtığımda telefonumda Hande'den bir sürü cevapsız arama var ve saat 4:45. Hemen apar topar evden çıkıp, valizimle aşağı indiğimde, bana ulaşamama ihtimalini ulaşma ihtimalinden fazla bulan Sino şaşırırken, Hande büyük bir coşku ve rahatlama yaşıyor.

Sino, Hande ve benden oluşan üç kişilik ekip yola çıkmaya hazır olduğunda ve Buket de Turkcell Platinium servisiyle yola koyulduğunda,  tatilin sorun çıkarma ihtimali en yüksek olan ve en kritik kısmını atlatmanın rahatlığıyla gevşiyoruz.

Yolda uyumayı planlıyorum; ama sohbet inanılmaz iyi. Kadın ve erkek ilişkisinin klişelerini canlandırıyoruz. Cuk oturan anlarda "Sen benimle hiç ilgilenmiyorsun!", "İhtiyaçlarıma hiç saygı göstermiyorsun." cümlelerini kurup kahkaha molaları vermemizi saymazsak, Orhan Pamuk'un eski sevgilisinden, erkeklerin hem bakire, hem yatakta iyi "deneyimli bakire" arayışına kadar derin mevzulara giriyoruz. 

Bir ara o kadar uykumuz geliyor ki, "Sağa çekip bir iki saat uyusak mı?" diyoruz. Sonra "Gün ölmesin." diye saat 4:00'te yola çıkıp, sonra yolda sağa çekip uyumanın ironisine kahkaha atmaktan ayılıyoruz.

Gerçekten yol boyu baygın uyumayı planlarken, aralıksız gülerek Kartalkaya'ya varıyoruz.






Resepsiyona geçiyoruz, check-in yapmak için. Görevli 4 kişilik iki odamız olduğunu söyleyip, doldurmamız için iki form uzatıyor önümüze. "Ama biz toplam 4 kişiyiz." diye itiraz etsek de dinletemiyoruz, sonuç olarak her birimizin iki kişilik yatağı olan sekiz kişilik odaya eşyalarımız yerleşiyor. 

Saatler sonra anlıyoruz ki, aslında odaları standart, her odada iki kişilik iki yatak var. Biz bunu bilmediğimiz için her birimizin iki kişilik yatağı olacak büyüklükte bir french room rezervasyonu yapmışız. Grand Kartal'a giderseniz bu detay aklınızda bulunsun. :)

O kadar güzel birbirine bağlı iki kocaman odamız var ve uykusuzluktan kafamız o kadar güzel ki; odadan hiç çıkasımız gelmiyor. Bir yataktan diğerine geçerek şamata yapıyor ve fotoğraflar çekiyoruz.



Sonunda kar kıyafetlerimizi giyip, birer sucuk ekmek yuvarlayıp, kayak ve boardlarımızı kiraladıktan sonra, kara çıkıyoruz. 

Hande'nin kayak mı board mı kararsızlığı arasında, "Maksat kaymak değil mi işte, bir şeyin üstüne çıkıp öne arkaya." cümlesi fena halde dilimize dolanıyor. 

Tabii ki sonraki dakikalarda bu cümleyi bel altına çekerek, türlü türlü espriler türetiyoruz. :))




Kayakçıları pistten aşağı uğurladıktan sonra, board öğrenmeye niyetli olan biz, "Acaba odaya çıkıp uyusak mı biraz?" diyen içimizdeki şeytanı susturup, kendimize bir board hocası buluyor ve board maceramızı başlatıyoruz.

Otelden ve board maceramızdan ayrıca bahsedeceğim. Yoksa yazı sonsuza dek uzayacak.

Dip Not: Etrafta bahsedilecek çok şey olan seyahatleri yazmak ne kadar kolaymış. Etrafta sadece kar olan, sürekli kahkaha atılan bir tatili yazmak çok zor. Kelimeler eğlencemizi anlatmaya yetmedi. Ne kadar şenlikli bir ruh halinde olduğumuz videolardan daha belli. tık ve tık tık!

Keşiflerle kalın! 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Eğer başarı olmadan bankalardan kredi almak denediniz mi? Acilen borç almak için paraya ihtiyacım var? Kendi iş genişleme veya kurulması için paraya ihtiyacım var? İngiltere'nin önde gelen kredi şirketlerinden biri bir kredi almak. Daha fazla bilgi için, e-posta yoluyla irtibata geçiniz: 24hourloanservice2011@gmail.com

Pinterest'im

Instagram'ım