14 Aralık 2010

Allah kimseyi rakısız, Brezilya fönsüz bırakmasın!

Malum geçen hafta Dünya Rakı Haftası'ydı, o yüzden rakı duasının son dizesi yazının başlığı oldu.
Ama ben anlatmaya Brezilya Fönü'nden başlayacağım, çünkü blogta bundan bahsettiğimden beri  memnun olup olmadığımı, nasıl yapıldığını ve saçımı yıpratıp yıpratmadığımı soran mailler alıp duruyorum.

Annem "Brezilya Fönü diye bir şey yaptırdım, mucizevi bir şey. Hemen sana da yaptıralım." demeseydi muhtemelen ben böyle bir şeyi duymuş bile olmayacaktım. Dört gün boyunca hergün 1-2 saatinizi kuaföre ayırmanız gerekiyor ve bu süre boyunca saçınızı yıkamanız ve toplamanız yasak, o yüzden ben bayram tatilini seçtim yaptırmak için.

Birinci gün sıvı keratini, saçınızı incecik parçalara ayıra ayıra bütün saçınıza sürüyorlar. Çok ağır ve yoğun bir kokusu var. Biber gazı solur gibi oluyorsunuz, gözleriniz yaşarıyor ve genziniz yanıyor. Sonra yine saçınızı ince ince tellere ayırıp presliyorlar. Merak etmeyin, kuruduktan sonra o yoğun ve kötü koku da kalmıyor saçınızda.

Sonraki üç gün boyunca yaptıkları tek şey saçınızı tutam tutam ayırıp preslemek oluyor. Bu süre boyunca tek sıkıntı saçınızı yıkayamıyor olmak. Dördüncü gün son bir kere daha presledikten sonra arındırıcı bir şampuan ile yıkıyorlar saçınızı! Ta-da artık düz saçlısınız!

Yıpratma meselesine gelince; mesela ben haftada en az bir kere saçını presle evde veya kuaförde fön çektirerek düzleştiren biriydim. Bir aydır sadece yıkıyorum ve fönle kurutuyorum. Keratin zaten saça zarar veren bir şey değil, şampuanlar içinde keratin içeriyor diye reklam yapıyorlar bangır bangır. Benim saçım Brezilya Fönünden sonra daha sağlıklı oldu, yıpranmak şöyle dursun. 

Gerçekten düz mü oluyor saçım? Bana da her yıkadığımda saçım eski haline gelecekmiş gibi geliyordu, ama bir aydır iki günde bir yıkıyorum saçlarımı. Sabırlı olup fönle tarayarak kurutursam baya baya fönlü gibi oluyor, eğer ona üşenirsem ıslak saçla dolanırsam bile kesinlikle kabarmıyor. Fönlü gibi olmasa da yine açık bırakıp gezilebilecek bir şekilde kalıyor.(Bu yazıda daha aşağıdaki fotoğraftaki saçlarım mesela)

Özetle çok memnunum ben, saçımı şekle sokmak için uğraşma derdinden kurtuldum. Altı ay dayanır mı ondan emin değilim, hepbirlikte göreceğiz.

Yaptırmaya niyetlenirseniz de en pahalı en kokoş kuaförden ziyade en sabırlı en işi şişirmeyecek olanı seçin. Çünkü marifetten ziyade sabır isteyen bir işlem. Preslemeyi şişirirse büyük ihtimalle Brezilya Fönü'nüz sizi hayal kırıklığına uğratır. 

Kış geldi, ben gerçekten uykucu bir insan oldum; ama yine de bir şeyler keşfetmeye devam ediyorum.
Dünya Rakı Haftası kapsamında annem ve arkadaşları ile ben ve arkadaşlarım Samatya'da Ali Haydar Usta'ya gittik. Hani şu İkinci Bahar'ın Ali Haydar Usta'sına... Meze tabağı kötüydü, Antep Mutfağı'nda Amerikan salatasının işi neydi mesela anlayamadık biz. Ama Rakı Haftası konsepti ve muhabbetlerimiz şahaneydi. Üstelik de Samatya bu kadar zamandır İstanbul'da yaşayıp hiç bilmediğimiz bir yerdi, orayı da görmüş olduk.Rakı duamızı masamızın en büyüğü olan Haşim Abimize ettirdik, ilk kadehleri tokuşturduk. :)

İçelim ab-ı hayatı neşe saçsın bedene
Allah rahmet eylesin rakıyı icat edene
Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin
Allah kimseyi rakısız yere düşürmesin

Oradan çıkışta hoop Sibel Tüzün' e zıpladık. Son zamanlarda en eğlendiğim performansı karşısında şaşırdığım kişi oldu. Şarkı seçimleri çok güzel, 50'lerden 2000'lere kadar düzenli bir kronolojik sıra ile geliyor. En güzel espri de her şarkıda o döneme ait bir kıyafet giyiyor veya aksesuar takıyor. Mutlaka bir dinlemeye gidin derim ben.

Bu aralar iki konsere daha gittim ve ikisi de beni hayal kırıklığına uğrattı. Biri Jülide Özçelik. Yogitamın doğum gününde o çok seviyor diye konserine gittik. Şahane caz şarkılarının yerine Karadeniz türküsü benzeri şarkılar söyledi. Ama Cem Yılmaz'ın Av Mevsimi'nde söylediği gibi çok keyifli ve güzel bir türkü değildi. Hayal Kahvesi bu gece türkü bar olmuş, diye dalga geçti hatta Aşk. Biz de Jülide'yi bırakıp Arnavutköy'e Bodrum Mantı'ya gece gece mantı keyfi yapmaya gittik.
İzlediğimiz diğer konser de Teoman'dı. Ortam çok güzeldi, dopdoluydu, herkes hepbir ağızdan Teoman'ın şarkılarını söylüyordu. Ama Teoman'ın sesi, ondan önce dinlediğim konserine kıyasla gerçekten çok kötüydü. Teoman'ın hastasıyım ama sadece şarkılarını evde dinlerken.

Kış gelse de sokaklar da hala güzel.
Ama ev daha güzel. Hele ki güzel şarap, evde birbirinden çok sevilen iki misafir varsa...

4 yorum:

Dennis Satıyor dedi ki...

Ne güzel olmuş kutlamanız. Ben yapamadım :(

Sorması ayıptır derler ama meraklıyım soracağım :) Acaba fönünü sen ne kadar yaptırdın. Her yerin rakamları çok farklı çünkü. Ve hep sadece 1 günde bitiyor diyorlar bu 4 gün olayına şaşırdım.

Balkaymak dedi ki...

brezilya fönünü sağlığa (saçtan da öte) zararlı yapan keratin değil solüsyonun içindeki veya solüsyonun içinde yer almıyor göründe de ısı ile açığa çıkan yoğun miktardaki formaldehit.
internette detaylı bilgi var bu konuda, hatta şu sitedeki açıklamayı önerebilirim : http://www.hc-sc.gc.ca/ahc-asc/media/advisories-avis/_2010/2010_182-eng.php

Unknown dedi ki...

Belki bu post için fazla duygusal gelebilir,zaten ilk yazdığın gün okumuştum.Şimdi neden yorum yapıyosunun cevabı'sadece seni özlüyorum'.Enerjim gibi bişisin.'orda' hep kalıcak arkadaşımsın.Fön mön pek ilgimi çekmiyo şuan.
Tanıyorum sanki seni.Biliyorum sende seviyosun devrik cümleleri.İlk değil ikinci okuyuşta anladıklarını.Belkide olmak istediğim,cesaret edemediğimsin.
öle bişiler işte...anlamışsındır sen,biliyorum .)
bhtykzk

Adsız dedi ki...

Hey thіs is kinԁ of оf οff topic but I wаs wanting tο κnow if blogѕ usе WҮSІWΥG editorѕ or if you havе to
manuаlly code ωith HTML. I'm starting a blog soon but have no coding expertise so I wanted to get advice from someone with experience. Any help would be greatly appreciated!

Here is my webpage anket doldur para kazan pet

Pinterest'im

Instagram'ım