Kimileri yemek konusunda hem doğuştan yeteneklidir, hem de mutfağa çok meraklıdır. Kimilerinde özel bir merak veya yetenek olmasa da çocukluğundan beri mutfakta annesine yardım etmekten gelen bir pratiklik ve bilgi yer etmiştir. Kimileri de her zaman leziz yemeklerle büyümüş, mutfağa çok nadiren girmiştir, yalnız yaşamaya başladığından beri de ya üşengeçlikten, ya bilmemekten hep dışarda yer veya 'yemeksepeti' kullanır.
Ben sonunculardanım. Anne tarafımın Egeli oluşu evimizde masanın vazgeçilmezini zeytinyağlılar yapmıştır. O kadar lezzetli olurlar ki, ben hala dışarıda yediğim her zeytinyağlıya bok atarım. Adana'da uzun bir süre yaşamam et kültürümü geliştirmiştir. Ki Adana'nın mutfağı da sanıldığının aksine kebaptan ibaret değildir, oldukça leziz pek çok komşu ülkeleden (mesela Suriye) ve şehirden (mesela Antep, mesela Urfa) taşınan spesyaller de Adana mutfağına yer etmiştir. Sonra da yaklaşık altı senelik bir "üç öğün dışarıda yeme" sendromu ve seyahatlerde "Buraya özgü ne varsa onu yemek istiyorum!" tutturmaları sonucunda hep farklı ve lezzetli şeyler yedim. Sonuç olarak artık dışarıda yediğim yemekler beni çoğu zaman tatmin etmemeye başlayınca, Aşk'ın da şevklendirmesi ile yavaş yavaş evde mutfağa girer oldum.
Aşk ile benim için kahvaltının yeri apayrı. Hatta gecenin bir vakti film izlerken acıkınca bile hiç üşenmeden kalkıp çay demleyip kahvaltı sofrası kurduğumuz oluyor.
Kahvaltı keyfinin kahvaltılıkların kalitesiyle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum ben. "Tahsildaroğlu" beyaz peyniri şiddetle tavsiye ediyorum, mutlaka deneyin. Benim buzdolabımın demirbaşı haline geldi. Bir de kahvaltı sofrasında dilimlenip, üzerinde zeytinyağı gezdirilip kekik serpilmiş domates mutlaka olmalı bence.
Yandaki fotoğrafta gördüğünüz sigara börekleri de Superfresh'ten. Dondurulmuş ürün mü ay çok sağlıksız diyorsanız da, üzgünüm dışarıda yediğiniz şeylerin %90'ının bunlar olduğu ile yüzleşin! En azından evde bildiğiniz, temiz ve kaliteli yağda kızarıyorlar.
Bir de yogitamın bana aldığı yemek kitabından yaptığım çok pratik ve bir o kadar da lezzetli bir kahvaltılık:
Öncelikle fırınınızı ısınması için çalıştırıyorsunuz. Bu sırada bir kaseye yumurta kırıp güzelce çırpıyorsunuz. Ardından içine zeytinyağı, kırmızı pul biber atıyorsunuz. Beyaz peyniri ufalayıp buna ekliyorsunuz. Arzu ederseniz maydonoz da ekleyin. Ben peynirli her şeye inanılmaz yakıştırıyorum maydonozu.
Daha sonra bu karışımı bol bol ekmeğinizin üzerine sürüyorsunuz. Ben karışımın içine zeytinyağı eklediğim için ekmeklerin üzerine başka bir yağ sürmüyorum.
Ekmekler yapışmasın diye yağlı kağıda dizip 200 derece fırında 10 dakika kadar pişiriyorsunuz. Yummy!
Bundan sonra da haftada en az bir kere Aşk ile keşfettiğimiz mutfak tüyoları ve tariflerini buradan veriyor olacağım. En sağlıklı, en iyi yol olacakları gibi bir iddiam kesinlikle yok. Diğer yandan en tembel veya en acemi tarafından da hazırlanabilecek kadar pratik ve üstelik de pek lezzetli olduklarını garantiliyorum. :)
En keyiflisinden bir pazar olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder