17 Şubat 2011

dot koleksiyonda. frida pera'da. rejans hafızamızda. bütün aile bir arada. haftasonu arkada.























Geçtiğimiz haftasonu (Ben bu yazıyı yazana kadar geçen geçen geçen geçen haftasonu oldu)bizim ailedeki herkesin ajandasına aylar öncesinden yazılmıştı. Küçük kuzenimin evlenmesi gündemdeyken onun abisi süprizi patlatmış ve ondan önce evlenmeye karar vermişti. Onun nikahına gidecektik. Üniversite sınavına hazırlandığı için bu aralar yanıma gelemeyen kardeşimle ve ancak ayda bir haftasonu İstanbul'a gelebilen annem ile kavuşunca haftasonuna daha bir sürü şey sığdırdık.

Pera Müzesi ilk duraklarımızdan biri oldu. Tarihe kazınmış, filmlere konu olmuş bir aşk yaşamış Fria Kahlo ve Diego Rivera'nın eserlerini görmeyi istiyordum; ama erteleyip duruyordum. Sonunda sergi bitmeden yolumu düşürebildim. Tablolar kadar ikilinin fotoğrafları da ilgi çekici.

Biz Frida'nın eserlerini görmeye gidip, yine Pera Müzesi'ndeki Çarlık Rusyası'ndan Sahneler'e vurulanlardan olduk. Sanatsal açıdan aslında kıyaslanamayacak kadar farklı tarzlarda bu iki sergi. Ama sanatsal değil tamamen öznel etkilenmeyi baz alan şekilde yaklaşırsak Çarlık Rusyası'ndan Sahneler sergisindeki resimler büyüleyici. Bir çoğu fotoğraftan bile daha gerçekçi. Yüzler nasıl bu kadar fotoğraf gibi çizilebilir, nasıl bu kadar detay hafızada tutukabilir,  hisler resimle nasıl bu kadar güzel anlatılabilir...


İki sergi de 20 Mart 2011'e kadar Pera Müzesi'nde. Gitmişken Osman Hamdi'nin pek meşhur Kaplumbağa Terbiyecisi tablosuna bakmayı da ihmal etmeyin derim ben.

Pera Müzesinin web sitesi için TIK!

Çarlık Rusyası'ndan Sahneler resimleriyle büyülendikten sonra konsepti devam ettirmek için Taksim'in en eski restoranlarından olan, Rus yemekleri yapan Rejans'a gittik.

Rejansa ilk defa üniversiteyi kazandığım yıllarda babamla gitmiş, Taksim'in şimdikinden kat be kat salaş olduğu dönemde Taksim'de herkesin takım elbiseyle yemeğe geldiği bir yeri keşfetmekten büyülenmiş, meşhur limonlu votkasından bir şişe de eve götürmüştüm. (O evdeki votka şişesini çok iyi hatırlayacak Özge'ye buradan öpücükler :) 

Enginar kalbi salatası, portakallı ördek, 40 baharatlı bonfile ve meşhur irmikli yufka börekleri piroşki lezizdi.

Keyifli bir akşam yemeği yedikten sonra ailece senede en az bir defa buraya gelmeyi gelenekselleştirme kararı aldık. Gelgelelim yemeğimiz bittikten sonra öğrendik ki o gece Rejans'ın son gecesiymiş. Tahliye kararı çıkmış, kapanıyormuş.

İçimiz acıdı. 1931'de açılan bu lokanta Atatürk'ün de sık sık uğradığı bir yermiş. Başka bir ülkede devlet bu kadar tarihi bir yere sahip çıkar, bizimki tahliye kararı vermiş.

Rejans, tıpkı Beyoğlu gibi "nev'i şahsına münhasır" bir efsanedir. Akşamüstü bir barda soluklanıp yemeği Rejans'ta yemeyen bir gazeteci var mıdır ? Bırakın gazetecileri reklamcısından mütahhitlere, öğretim üyesinden bürokratına Rejansı tanımamış, o dev salonda eski bir kültürün tadına varmamış "ehl-i damak" bulmak mümkün mü ? Artık olmayan piyanosu, eskilerin yerini almış genç garsonları, hanım yöneticileri ve Rejans'ın ünün, yeryüzünün her yöresinden duymuş olan turistleriyle ilginç bir ortamdır bu yaşlı lokanta. Özenli servisi ve değişik yemek dağarcığıyla ayrı bir çekiciliği vardır. (Jak Deleon'un "Beyoğlu'nda Beyaz Ruslar" adlı kitabından)

Kapanmasına üzülmekle, son gecesini tesadüfen yakalamış olmaya sevinmek karışık duygularla Koleksiyon Mobilya'nın yolunu tuttuk.



Dot'un oyunları gerçekten bünyede bağımlılık yapıyor. Sahici geliyor, tabu sayılabilecek konuları zorluyor, şaşırtıyor ve etkiliyor. İzlediğim ilk oyunları Kürklü Merkür'dü ve o günden bu güne hiçbir oyunlarını da kaçırmadım, hatta ilk izleyenlerden oldum. Yeni oyunları "Kutlama", DotKoleksiyon'da konsepti ile Koleksiyon Mobilya'da oynanıyormuş. Üşenmedik gittik.




Danimarka'da varlıklı ve geniş bir aile, babalarının altmışıncı yaş gününü kutlamak için bir araya geliyor. Bir kardeşlerinin kendisini asmasından sonra bu görkemli yemek daveti ile keyifli bir gece geçirmek için bir araya gelen ailenin kutlama yemeği hiç umdukları gibi gitmiyor, çünkü kardeşlerden biri babasının yeni yaşının şerefine bir konuşma yapıyor. Kutlamaktan çok uzak, tam tersine babanın geçmişte yaptığı dudak uçuklatıcı bir aile sırrını ortaya seren bir konuşma... Gecenin seyri bir anda değişiveriyor.  
Konu kadar oyuncuların performansları da şaşırtıcı. Daha detaylı bildi ve bilet için
TIK!

Yeni bir haftasonu geliyor... Yapılacak ve yaşanacak çok şey var. :)

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım