02 Mayıs 2011

time takes too much time...





 

Kadınlar ikiye ayrılır: Biriktiriciler ve Atıcılar. Biriktirici kadınların evleri sergi gibi olur. Her yerde kutular kutuların içinden taşan biletler, broşürler, dergi ve gazetelerden kesilmiş parçalar, üstüne notlar alınmış kağıt parçaları olur. Dolaplarında bebeklikten kalma kıyafetler hatta bazen annelerinin gençliklerinden kalan parçalar bile olur. Rengi atmış, lekelenmiş hallice toz bezi haline gelmiş bazı parçalarını bile atmaya kıyamazlar. Hiç beğenmeseler bile hediye geldi, anlamlı diye evlerindeki objeler de onlarla birlikte o evden o eve göçer.

Atıcı kadınlar ise minimaldir. Belli periyotlarla sokak kapılarının önüne devasa poşetler çıkar. Anısı varmış, hediyeymiş dinlemezler, fazla eşya onları boğar. Düzen isterler, sadelik isterler, boşluk isterler. Hatta kendilerini tutamazlar birlikte yaşadıkları eşlerinin ve çocuklarının eşyalarını bile onlara çaktırmadan her fırsatta ayıklayıp atıverirler.

Annemin tezine göre atıcı kadınların kızları biriktirici, biriktirici kadınların kızları da atıcı olur.
Biriktirici anneannemin aksine annem atıcı familyadandır. Ben de biriktirici olarak zinciri devam ettiriyorum. Gelgelelim İstanbul'daki evlerin metrekarece küçüklüğü biriktiricilere biraz ket vuran bir unsur. Biriktirdikçe yaşayacak alan kalmıyor çünkü. Bu blogun ortaya çıkış amacı da tam olarak buydu: Bilgisayara kaydedip saklamaktansa, üzerine notlar alınmış kutularca kağıdın evi işgal etmesindense online ortamda depolansınlar. :) (Paralel bir şekilde chucha boutique de aynı amaca hizmet ediyor.)


Burada gördüğünüz kartlar da eminim ki bir biriktiricinin eserleri. Biriktiricilik ruhu her yanlarına sinmiş. Amerikalıların "Paper addict" dediği kişilerin tapacağı, atıcıların "kağıt parçası işte, çöp yani" diyeceği bu nefis şeyleri şurada bulabilirsiniz: Paper Relics. Hatta belki biriktirdiklerinizden kolaj kartlar yapmanız için ilham bile verebilirler.

Başlık da bu aralar sürekli ama sürekli dinlemek istediğim eski bir şarkıdan: Moloko - time is now (dinlemeden geçmeyin klik! )

1 yorum:

Zuhal'in Müzesi dedi ki...

ben biriktirici kadınlar familyasındanım. ama bu durumun insanı çok fazla ezdiğini düşünüyorum. Bazen evdeki herşeyi sırtımda taşıyormuşum hissine kapılıyorum. Fikirler de öyle onlar da depolanmak istiyor, düzenlebirikmek istiyor. Bloglar gerçekten bu işi için biçilmez kaftan. ama ne yalan söyleyeyim ben atıcı kadınlara çok imreniyorum :))
sevgiyle.

Pinterest'im

Instagram'ım