30 Ekim 2012

Brace yourself, winter is coming! Stockholm-1

Her şey benim The Vaccines'in Aftershave Ocean şarkısına takmamla başladı. 

Koku benim için çok önemlidir. Her şeyi koklarım, kitapları, yemekleri, insanları... En sevdiğim sabahlar, göğsünde uyuduğum adamın kokusunun saçıma sinmesi ve esen rüzgarla o kokunun burnuma gelmesidir... O yüzden "You're coming up for air, happier down there in your aftershave ocean" fena halde dilime dolanmıştı. 

Bir gün 19378273. kere bu şarkıyı dinledikten sonra, aklıma esti Songkick'e girdim, ne zaman nerede konserleri varmış bakayım, dedim. O da ne, Stockholm'deki konserleri bizim bayram tatiline denk geliyor. Hemen Skyscanner'ı açtım, Stockholm biletlerine baktım, fiyatlar gayet makul. Bayram için kimseden daha cazip bir plan gelmeyince, kardeşim de "Evet kuzeyi ben de merak ediyorum." diyince, ortaya Stockholm ve Kopenhag'tan oluşan bir bayram planı çıktı. 

Plan dediğim de, İstanbul'dan Stockholm'e gidiş, Kopenhag'tan İstanbul'a dönüş biletimiz var. Arası yok. 

Ama bilirsiniz, bilet varsa gidilir. 

Üstelik de İsveç tam benim doğum günümde bana 6 aylık bir vize verirse, oh gezmelere doyulmaz. 


Arife günü, son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yazın  bana "Hadi gidiyoruz." dese biri, bir bikini, bir flip-flop, iki-üç elbise ve güneş kremlerinden oluşan ufacık bir çanta ile hemen hazır olur, o kadarcık eşya ile de oldukça şık ve iyi görünmeyi becerebilirim. Bronz ten ve güzel bir ruj olduktan sonra gerisi kolay.

Ama kış yolculuğu zor. Çorap, hırka, mont, atkı ayrı ayrı düşünmek, kombinlemek lazım. Hele ki benim gibi, yaz kış kalın kazak giymeyen, etek ve topuklu çizmelerle İstanbul kışını deviren biri için soğuk memlekete uygun valiz hazırlamak oldukça sıra dışı bir durum. Alışkın değilim bir, dolabımda öyle kıyafetler yok iki.

Kardeşim, "Hani bu tarihlerde İsveç'e gidiyoruz ya, yazın da en sıcak zamanlarda bir çöl tatiline mi çıksak diyorum." diye dalgasını geçiyor. Minik seyahat çantamdan, en son Yunanistan tatilinden kalan after sun'ları çıkartıp yerine yünlü çorapları koyarken durumun ilk defa  farkına varıyorum ben. Uçak biletlerini almadan bir de hava durumunu kontrol etsem fena olmayabilirdi aslında, diye panikliyorum.

Annem bir tane! "Aman canım iyi yapıyorsunuz. Gezemeyeceğiniz kadar soğuk olursa, bir bara gider kafaları çekersiniz sıcak sıcak." diye önce gazı veriyor, sonra da Stockholm pahalı şehir, para hesabına girip tatili zehir etmeyelim diye kredi kartını...


Sonunda hazırız! 

Valizlerimizi alıp, evden çıkıyoruz. Çok matrak bir mahalle bakkalımız var bizim. "Ne bu böyle biriniz denize, biriniz dağa gidiyorsunuz bayramda galiba." diye takılıyor bize. Bakıyoruz tipimize: Kardeşim botları, şişme montu ve sırt çantasıyla. Ben mini elbise, ince çorap ve zamanında work&travel sebebiyle Amerika'dayken birkaç günlüğüne Las Vegas'a giderken minik valize ihtiyaç duyup aldığım ve o günden beri benimle her tatile gelmiş renkli puantiyeli çantamlayım. Gerçekten kış tatili uymuyor tipime ve alışkanlıklarıma. Gülmeye başlıyoruz. 



Babamla buluşup, Suna'nın Yeri'ne gidiyoruz, boğaza karşı güzelce balıklarımızı, mezelerimizi mideye indirip, laflıyoruz, bayramlaşıyoruz. Sabah bizi hava alanına bırakıyor. Ve bizim bayramımız resmen başlıyor.

Sabiha Gökçen çılgın kalabalık. Harç pulu sırası 45 dakika, Pegasus check-in sırası 1 saat, pasaport kuyruğu bir saatten de uzun sürüyor. Sonunda çıkışımızı yaptığımızda uçağımızın yanında  "last call" uyarısı çıkmaya başlamış durumda.

Free shopta takılırız geniş geniş, Wing Lounge'a gider yer içeriz, kısmı yalan oluyor. Aceleyle uçağa yetişiyoruz, bir şeyler yiyip içiyoruz ve Stockholm'deyiz.


Havaalanından bizim Havataş benzeri Swebus'lara biniyoruz. İki kişi 158 SEK (yaklaşık 45TL) karşılığında Central Station'da iniyoruz.

Kalacağımız hostel Gamla Stan denilen bölgede. Central Station'a yürüme mesafesinde. 
Ve Stockholm'e gitmeye niyetliyseniz, Casanea Old Town Hostel'in adını bir kenara not edin, şiddetle tavsiye ederim. 


Ben deniz güneş tatili yapıyorsam, kaldığım otel güzel olsun, lüks olsun, kendimi iyi ve özel hissettirsin isterim. Ama eğer dışarıda keşfedilecek çok şey varsa, özellikle çok güzel otellerde kalmam. Çünkü otel çok güzel olursa, insanın dışarı çıkası gelmiyor. Ah balkondan görünen manzaranın tadını çıkartalım, ah küveti doldurup keyif çatayım, lobi çok güzel biraz da şurada takılalım derken zaten tatilin yarısı uçup gidiyor. 



Gamla Stan, Old Town anlamına geliyor. Stockholm'u oluşturan adaların birbirine bağlandığı nokta. Alman mimarisinden esinlenmiş, oldukça da turistik harika sokakları olan bir bölge. Stockholm Katedrali, Royal Palace, Nobel Müzesi gibi turistik binalar da yine burada. 

Castanea Old Town Hostel'in olduğu sokak da yine bölgedeki diğer bütün sokaklar gibi çok şık, tipik bir arnavut kaldırımlı, bitişik binalardan oluşan bir Avrupa sokağı.


Hostel de tam bir minik IKEA. Biz dormitory şeklindeki odalarında değil, iki kişilik odalarından birinde kaldık. Üç tane odadan oluşan en alt kattaydık. Çok temiz, çok sakin ve çok minnoştu. 

Merak eden, tatil planlayanlar için ara not: Gecesi iki kişi için 612 SEK, yani yaklaşık 170 TL idi. Stockholm'den bahsediyorsak çok uygun bir fiyat olduğunu söylemeliyim, iki kişilik akşam yemeği bundan çok daha fazla tutuyor çünkü.



Ben tabii ki hemen saten çarşaf, alkol, marketten aldığımız ganimetlerle daha bana göre bir mekana dönüştürdüm, minicik ikea odamızı birkaç dakikada. :)



Gamla Stan'e sadece tarihi bir bölge demek de yanlış olur.  Rehber "offers the contemporary comforts of waffle cones, tourist treasures and kitsch craft boutiques" olarak bahsediyordu bu semtten. Gerçekten de çok keyifli butikler var sokaklarda.








Tek zayıf olduğu nokta, gece kısmı. Belli bir saatten sonra, sokaklar oldukça boşalıyor. Gece yarısından sonra yapabileceğiniz tek şey, Seven Eleven'dan kahve almak.

Bir de bantları deneyebilirsiniz tabii. Soğuk havada sigara içmek zor olduğundan geliştirildiği şeklinde bir tez oluşturdum ben. Sigaraların hemen yanında, bir buz dolabının içinde, silindir kutular mevcut. Her sigara markasınınkini bulmak mümkün. Bir bant, dudağınızın içine yapıştırıyorsunuz, mentol ve nikotin bombası. İsveç'e özelmiş...

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım