28 Mart 2015

I hold my finger in the air and tell you which the way the wind blows


Anneannem Bosna Hersek göçmeni olduğu için ne zamandır aklımızda, dilimizde, planımızdaydı Bosna Hersek'e gitmek.

Vizesiz seyahat imkanı, artan uçuş sayıları derken, "Artık gitmememiz gerçekten ayıp" diyerek biletlerimizi aldık. Sonra babamın kalp ameliyatı macerasını yaşadık, doktora ilk sorularımızdan biri "Uçağa binebilir mi?" oldu. Kardeşimin gideceğimiz güne sınavı çıktı. "Bir günlüğüne de olsa gelsin." dedik, biletini bir ertesi gün ile değiştirdik.


Gitmeden önce okuduğum kitaplardan, Ertuğrul Günay'ın derlemesiyle Bosna İçin İnsanlık Girişimi, beni daha fazla heyecanlandırdı. Bir noktada üç saniye beklemenin veya sürekli düz bir çizgide yürümenin intihar sayıldığı günlerden yalnızca 10 sene sonra, siz bu satırları okurken ben Saraybosna'da elimde kameram, tek kaçtığım şey yağmur damlaları olarak keşifler yapıyor olacağım.

"Ramazan-ı Şerif nedeniyle Sarajevo Filarmoni Orkestrası'nın Klasik Müzik Konseri" afişi asan, savaş döneminde 14 sanatçısını kaybetmesine rağmen konserlere ara vermeyen filarmoni orkestrasına sahip, Müslümanlığı, Batılı yaşam tarzı ile kaynaştırıp sentez yaratan Saraybosna için gerçekten heyecanlıyım.

Börekler, köfteler, kuru etlerle beslenip, saatlerce keşifler peşinde yürüdükten sonra, dönüşte görüşmek üzere!
Harika bir haftasonu olsun!


Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım