28 Şubat 2009

aLıp götürseen beniiii "heaven!"a! =)


Work& traveL şirketi kurup bizi Amerika'ya yollayan arkadaşım şimdi de eskiden gay-bar olarak nam saLmış heaven7'ın işLetmesine el atmış. Biz de cumartesi gecesi bir hayırLı oLsun ziyareti yapmaya gidecektik.

Dün her zamanki gibi iş çıkışı Taksim'de buluşmuş, yemeğimizi yiyip, yavaş yavaş içmeye başlamıştık. Sonra kendimizi heaven7'da bulduk. Beş dakika merhaba diyelim diye girdik, sabah 5'te çıktık. İstanbul'da severek gittiğim her yerin ortaya karışık hali. Türkçe pop ile electronic danslık müzikler süper mix.leniyor. "I kissed a girl i liked it!" diye bağırırken, "Benden sana ne köy olur ne de kasaba! Al her şeyini yanına..."diye eller havaya kalkıyor. DJ Esen, "Cahide"nin DJ'iymiş.

Bir dansçı kız var, epey başarılı, direğin tepesine kadar tırmanıyor. Hatta gaza gelirseniz, dansçı kız yokken direğe çıkıp dans etmeniz mümkün. Biz yaptık; bombaydı!* Ortam kesinLikLe abaza apachi dolu değil, öyle direkten inince "Bir içki?" diye adamlar yanaşma çabasına girmiyor.

Dünkü konseptli bir geceydi: "University Stress-Out Party" O yüzden yaş ortalaması Roxy'nin cuma gecesi gibiydi; ama cumartesileri daha da yükseliyormuş bu ortalama.

Bu gece de Heaven7! =)

Heaven7'da giriş ücreti bulunmamakla birlikte liste ile misafir kabul ediyor.
"Come as guests, Stay as Friend" diye açıklıyorlar bu durumu. (PS: Ben gitmek istiyorum da listeye nerden yazılıcam? diyen varsa bana mesaj uçursun iletişim bilgisi yollarım.)

Adres: Meşrutiyet Cd. Tepebaşı Pera Palas Oteli Karşısı - İstanbul

27 Şubat 2009

mumları yaktım bir ümit önce / aynaya baktım sürdüm kokular



"Öğretmenim elektrikler kesildi ödevlerimi o yüzden yapamadım"ın hayat kurtarıcı kelimemiz olduğu yıllar geride kaldı. Benim gibi jeneratörü sadece asansörlerde kullanan bir sitede yaşıyorsanız; elektriğin kesilmesi demek, son geceye bırakılan bir projenin, teslim sabahına bırakılması anlamına gelir ve kabustur!

Ortada ertesi güne yetiştirilmesi gereken bir ödev veya çalışılması gereken bir sınav yoksa bile elektriklerin kesilmesine söyleniriz. Alışkın olduğumuz bir konfordan vazgeçiştir çünkü. Peki ya aslında bu konforun yok olması alışmadığımız bir huzur ve keyif veriyorsa?!

Ben her elektrik kesildiğinde müzik dinleyemediğim için, internete bağlanamadığım için, karanlıkta çakmak ve mum bulmak zorunda olduğum için söylenirim. Ama her seferinde de mumları yakıp hiç bir şey yapmadan onların karşısına oturduğumda kendimi harika hissederim.

Bu sefer elektriklerin kesilmesini beklemedim, likörlü kahvem (sıcak şarap daha afilli olurdu ama üşendim!), Norah Jones ve mum ışığı ile bütün gün maruz kaldığım soğuk havayı bünyemden dışarı atıp keyif yaptım. Şiddetle tavsiye ediLir. ,)








What am I to you - Norah Jones

24 Şubat 2009

Aşk yanıttır...
Ama yanıtı beklerken, seks de gayet güzel sorular hazırlayabilir.


-woody allen-

23 Şubat 2009

seksi şeyler dinleyeLim, seksi şeyler yapaLım! =p




I Wanna Be Your Dog - Emilie Simon


Son zamanlardaki favoriLerimden... Daha güzel + ciLveLi "Came on!" diyen birini tanıyor musunuz acaba? =)

Come on...

So messed up, I want you here
In my room, I want you here
Where we can be face to face,
And I lay right down in my favourite place...

I just wanna be your dog (x4)

(Break)

Come on...

Now I'm ready to close my eyes...
Now I'm ready to close my mind...
Now I'm ready to feel your hand...
And lose my heart on the burning sand

I just wanna be your dog (x4)

yine mi pişti?! shi-t hurts!



Bir mekana giriyorsunuz, karşı masadaki kız ile üzerinizdeki t-shirt aynı. Gülüp geçenlerden misiniz? Bu duruma içeri girdiğiniz gibi geri çıkacak kadar uyuz olanlardan mı?

Bu durum, herkesin beğenip giydiği kıyafetlere karşı duruşum nedeniyle çok az başıma gelir benim. Ama garip bir şekilde eğlenceli bulmuşumdur bu piştileri hep. Kısa bacaklı ve büyük popolu bir ırk olmamıza rağmen, sokaktaki üç kadından birinin ancak Kate Moss tiplilerde güzel duran Ugg'ları giymeye inat edip, korkunç görünmekten rahatsız olmaması; ama bir başkasıyla aynı elbiseyi, aynı t-shirtu giydiği için üzülmesi... Komik değil de ne?!

Pek ender "pişti" anlarımda eğer ben daha güzel kombinlediğimi veya taşıdığımı düşünüyorsam, inanılmaz bir ego tatmini yaşıyorum. Ama hayır, "diğer kadın" benim aklıma hiç gelmeyen bir kombinasyon yapmışsa da, direk aklımın bir kenarına kaydediyorum görüntüyü, bir dahaki sefere denemek üzere...

Artık neredeyse bütün markalar Türkiye'de olduğu ve internet üzerinden alışveriş kavramı icat edildiği için yurtdışından kimsede olmayan bir şeyler alıp gelme devri sona erdi. Herkes aynı kıyafetleri alabiliyor ve giyebiliyor; önemli olan nasıl taşıyor, nasıl kombinliyor?!

Ama yok efendim benim giydiğim başkasında olmasın, diye bir ısrarınız varsa tam buraya bir tık yapın. Zat-a Mahsus ve Shi-t Hurts ilginizi çekecektir eminim.Bunların aynısından bir tane daha yok(muş)!

22 Şubat 2009

ben bu ayakkabılara aşık oLdum!

Alexander Mc Quenn'in "Peeptoe Shoes" olarak geçen bu ayakkabılarına aşık oldum! Hukuk bürosundaki işime dönüp siyah sade topuklularımla aşk tazelemem gereken bu (uzun aradan sonraki) ilk iş günümde, bu bana yapılır mı?

21 Şubat 2009

Yukardaki orjinal, sevgililer gününe özel;
Aşağıdaki tabii ki Türk usuLu bir yaratıcıLık!

"poşet" diyip geçmemek lazım!


Geceleri davetlerde minicik elbiseleri ve dişi tarzıyla boy gösterse de, gündelik hayattaki illa ki topuklu ayakkabı ile kombinlenmiş skinny jean veya beyaz pantolonun üzerine giydiği düz renk ama göğüslerine vurgulu body'lerle oluşturduğu basit kombinasyonlarla görüyoruz onu. Ki bunlar bile "posh" duruyor onda. Seviyorum bu kadını!






Sadece on-off tuşu olmaktan çıkıp, duvarın en eğlenceli objelerinden biri haline getirilmesine orjinaL bir örnek...

Dip not: Bu fotoğrafı birinin facebook'unda görmüştüm, ama şu anda kim olduğunu hatırlayamadığım için araklamam sebebiyle anonim bir özür dilemekle yetinebiliyorum.

romance& cigarettes


Çok basit bir konunun, adı yeter oyuncular, çok iyi oyunculuk performansları ve cuk oturan müziklerle ne kadar harika bir filme dönüştürülebileceğinin kanıtı...





Filmdeki diyalogların hepsi birbirinden eğlenceLi, bir kaç tanesi:

- Bir erkeğin yapabileceği iki şey vardır: romantik olmak ve adam gibi sigara içmek

- Bo: diyelim ki okul servisine binen bir kız görüyorum. düşük belli pantalon giymiş ve ipli donu görünüyor. aklıma gelen ilk şey "seni düzmek istiyorum bebeğim" oluyor. ama aklıma gelen ikinci şey şu: "bunların anne-babaları sokağa bu halde çıkmalarına nasıl izin veriyor?"
Kitty: kendinden hiç utanmıyor musun?
Bo: utanıyorum, ama pek uzun sürmüyor.

- 3 generations of "whore masters" Türkçeye çevirince o kadar da güzel gelmiyor kulağa; ama efsane bir betimleme!

20 Şubat 2009

huseyin çağlayan retrospective, LONDON


Hüseyin Çağlayan, Londra'da nefes kesen bir başarıya imza atıyor, bütün yabancı basın adamın adını "Hussein Chalayan" olarak değiştirmiş, övgü dolu makaleler düzüyor, bizimkilerde tık yok!!

Oxford Street'teki şu pek lüks tasarım cennetinde koca bir vitrinin Bora Aksu'ya ayrıldığını gördüğümden beri bu kadar gurur duymamıştım.

Kendi çapımda (=kendi bLogumdan) bir saygı duruşu post.udur bu!





fetişte son nokta!

Fetişleri cinselliğin doğal bir gelişiminin sonucu kabul ederek oldukça hoş karşılayan biri olmama rağmen, fetişlerle ilgili bir yazı için bilgi topladığım şu günlerde bazı görüntüler ve bazı metinler benim "Yoookkk artık!!" diye isyan etmeme neden oluyor.

Bunlardan biri de yukarıdaki resim! Seksi ve korkunç:Tam 12 deLik!

18 Şubat 2009

BiBuçuk

Hem güzel bir şeyler yemek, hem buzzz gibi bir bira yuvarlayıp sohbet etmek istiyorsanız, istikamet kesinlikle BiBuçuk olmalı. Taksim'deki şubesi, eski Vakko, yeni Mango'nun karşısındaki sokaktan girince, tam karşınıza çıkıyor. Ortamı güzel, müzikleri keyifLi ve kanat & bira kombinasyonu kesinLikle bağımLıLık yapıcı!!

İletişim ve daha detaylı bilgi için:
http://www.bibucuk.com/



yaşasın kahve!



İki fincan kahve; öğrenme, hafıza ve dikkat konusunda yüzde 60'lık bir artış sağlıyor! Zekâyı parlatan kafein, adrenalin seviyesini yükselttiği için de vücut kimyası bozuluyor.

Kafeinin zararlı olduğu kanısı yaygın olsa da, az miktarda alındığında yarar sağladığı da biliniyor. Women's Health dergisi, 'insanı kendine getiren' bu sihirli maddenin artı ve eksilerini masaya yatırdı.

Uzun süreli tüketimi zararlı mı?
Böyle bir efsane var çünkü sigara kullananlar, kullanmayanlara göre kafeinin iki kat daha hızlı sindirir. Ayrıca sigara kullananların daha çok sağlık problemleri vardır. Ama aslında buradaki suçlu nikotindir, kafein değil!

Vücut kimyasını bozuyor mu?
Evet, çünkü kafein doğal bir uyarıcıdır. İki bardak sert kahve içtiğinizde aldığınız 250 miligram kafein, kan dolaşımındaki adrenalini üç katına çıkartır ve solunum hızını artırır. Dopamin seviyesini artırarak zevk merkezlerini uyarır.

Performansı artırır mı?
Kafein, yorulmayı geciktirdiği için egzersiz için kişiyi yüzde 10 ile 15 oranında teşvik eder. Hafif bir ağrı kesici etkisi de olan kafein, yorgunluk hissettirmeden uzun süreli egzersiz yapılmasını sağlar.

Sürekli içince bağımlılık yapar mı?
Zamanla kafeine karşı bağışıklık kazanırız. Vücut alışık olduğu miktarda kafein almadığında, asabiyet yaşanabilir. Daha fazla kafein tükettikçe, içilmediği zaman bu tip reaksiyonlar da artar. Ancak birçok kişi tüm günü bir bardak kahveyle geçirebiliyor, bırakan da çok...

Zekâyı açar mı, dikkati artırır mı?
Bir işe koyulmadan evvel içilecek bir bardak kahve hiç de kötü bir fikir değil. Bir araştırmada; iki bardak kahve içildiğinde alınan kafein miktarı bir grup insana verilince öğrenme, hafıza ve dikkat oranlarının yüzde 60 arttığı görülmüş.

Kaynak: TEMPO24

TRAINSPOTTING!






i choose not to choose life. i choose somethin' else. and the reasons? there are no reasons. who needs reasons when you've got heroin?

Renton, Spud, Sick boy adlı üç eroin bağımlısını anlatıyor bu film. Ama alıştığımızdan çok farklı bir açıdan yaklaşıyor eroine. Bir kısım izleyici, filmin uyuşturucu kullanımını yaymaya caliştığını iddia ederken, diğerleri ise tam aksine filmin uyuşturucu kullanımını eleştirdiğini savunuyor. Hangi açıdan bakmak isterseniz, size yeterli malzemeyi veriyor film.

"En harika orgazmınızı alın, bunu binle çarpın elde ettiğiniz sonuç bu zevkin yanına bile yaklaşamaz" denilen sahne gerçekten insanda eroin deneme isteği yaratıyor. Orgazm ötesi surat ifadeleri de bu cümlenin etkisini pekiştiriyor.

Tabii sahnenin başında zevkten uçma halinde gördüğümüz kadını, daha sonra o kadar başka bir halde görüyoruz ki; filmin uyuşturucu propogandası yapmadığından emin oluyoruz.

99 Frank'taki extacy sahneleri bana o "high" kafayı yarattığı için uyuşturucu içeren filmler arasındaki favorimdi. Bu film ise o konuda pabucu dama attırdı. Renton'ın ailesinin evinde uyuşturucu krizine girdiği sahnede, bünyemde hiç uyarıcı madde olmamasına rağmen kendimi krize girmiş gibi hissettim. Halüsinasyonlar, yatakta debelenmeler, terlemeler...

Çok komik ve de çok çok iğrenç (bkz: klozet ve çarşaftaki bok) sahneleri bünyesinde barındırıyor. Mutlaka izlenmesi gereken filmler arasında tereddütsüz sayarım.

Hatta filmi yetmedi, en kısa zamanda kitabını da edineceğim.




Lust for Life - Iggy Pop

Pinterest'im

Instagram'ım