30 Nisan 2011

urban - sky fish - kiki - carls jr veee dada!

Metronun yürüyen merdivenlerinden çıktığım bir gün göz ucuyla baktığım afişlerden biri beni bundan birkaç yaz öncesine alıp götürüverdi. Carl's Jr. açılmıştı İstanbul'a.

Work& travel dolayısıyla Los Angeles'ta olduğumuz ilk ay C-SUN'da konaklıyorduk. Geceleri acıktığımız zaman tek alternatifimiz kaldığımız yerden bir kilometre kadar uzakta bulunan hamburgerci Carl's Jr.'dı. Toplamda kaç Famous Star yemişimdir bilmiyorum, ama sonraları düşünmüştüm, "O hamburgerler gerçekten çok mu lezzetliydi, yoksa biz o kadar acıkıp o kadar yol gittiğimiz için mi bize o kadar güzel geliyordu?" diye. Bir de geceleri belli bir saatten sonra sadece drive-thru kısmı açık olduğu ve oradan yayalara servis yapmadıkları için, iki önde iki arkada hayali bir araba sürüyormuş gibi drive-thru'ya yaya giren dört kişi geliyor ki gözümün önüne kahkahayı basıveriyorum.

Cevahir'in en üst katına açılan Carls Jr.'ı da bu hafta hayırladık. Hamburger gerçekten lezzetliydi, sigara içenler için terası olması büyük avantaj ve aynen Amerikan usulü içecekler refill, yani bardağınızı kaç kere isterseniz o kadar doldurabiliyorsunuz.

Ee tabii hafta boyunca sadece fast-food takılmadık :)) Sky Fish ile tanıştırayım sizi: 

Manzara arıyorsanız burası tam size göre. Leb-i Derya halt etmiş dedirtecek bir manzaraya sahip. Aynı terastan hem Taksim meydanını, hem boğazı, hem tarihi yarımadayı görebiliyorsunuz. Yemekleri nasıl bilmiyorum ama içki içip laflamak için, bir kahve ile manzaraya karşı yorgunluk atmak için ideal. Geceleri de club haline geliyor, mesela dün gece Görkem Eylem performansıyla, bizi her telden müzikte dans ettirip kurtlarımızı döktürdü. Yürümeye üşenenleri de, Taksim meydana yakınlığı ile tavlar.

Ben sadece otel personelinin tavrını hiç beğenmedim. Mekana çıkmak için otelin lobisinden geçiyorsunuz, ve "Sky Fish'e nasıl çıkarım?" diye sormamız gerektiğinde, "Bin şu asansöre yediye bas!" diyen yani "sen" diye hitab eden, dangıl dungul konuşan bir adam vardı karşımızda.




















Oradan çıkışta da Kiki'ye bir uğradık. Hep kalabalık, hep kalabalık! Bir yerlerde Kiki'nin gündüz çekilmiş fotoğraflarını gördüğümde tanımıyorum neresi olduğunu, çünkü hep gece ve içerisi tıkış tıkışken gidiyorum. Güzel müzik çalan ama genellikle dans edilemeyecek kadar dolu, Cihangir halkının buluşma yeri gibi olan bu mekanı merak ediyorsanız TIK! 

Kiddom sayesinde dün yeni bir yer daha keşfetmiş oldum: Urban! İç kısmının dekorasyonu çok karakteristik; hem tarihi, hem sıcak. Açık havada oturulabilecek masa sayısı da oldukça fazla. Küçükbeyoğlu veya Asmalımescit kadar tıklım tıkış olmaması da büyük artı. Mutfağı erkenden kapanmıyor, yemekler leziz, fiyatlar pek uygun. Daha detaylı bilgi isterim derseniz, TIK!


Bir de bir de çok çok yakın bir zamanda İstanbul yepyeni ve her konuda çok iddialı bir mekana daha kavuşuyor. Bir yandan dekorasyondan, personel kıyafetine kadar her konunun profesyoneli ile çalışılıyor, diğer yandan gezenti kitlenin eleştiri ve beklentileri dikkate alınıyor. "Aşk" bu mekanın arkasındaki isimlerden biri olduğu için, ben mekan açılmadan mekanı tadan şanslılardan biri olarak yemekler, ses sistemi ve özellikle şeker gibi bahçenin kalbinizi fethedeceğini söyleyebilirim.Küçük bir ipucu fotoğrafı:

3 yorum:

. dedi ki...

1997 deki keşfimiz Urban. Sürekli gidilesi güzel mekan....

zillosh dedi ki...

Wuhuhu ben epey geç kalmışım, ama "sürekli gidilesi" kısmına katılıyorum. Rahat, lezzetli, yakın :)

Tns dedi ki...

benim de son zamanlarda herkesi götürdüğüm yer :) tam Galatasaray Lisesinin orda yahu nereye gidiyoruz endişesi baş gösterince kurtarıcı mekan!

Pinterest'im

Instagram'ım