30 Nisan 2014

Reyhan Pastanesi, Topçu, Teos Antik Kent, Sığacık Organik Pazarı, Boyoz, Sanayii Sitesi, İzmir Havalimanı

İzmir dolaylarına bu kadar çok yolum düştü, üniversite yıllarında sokaklarında sakallı lokmacıyı çok kovaladım, o zamanlar çok meşhur olan Ooze Bar'da defalarca "köpüksüz biranın, dumansız sigaranın, sensiz bu hayatın a.q" diye tepindim, yine de, hala hiç bir kısmını avucumun içi gibi bilmem. Her seferinde ilk defa gelmiş gibi dolanırım ortalıkta.

Bu galiba hiçbir seferinde "sadece İzmir'e" gelmememden kaynaklanıyor, İzmir benim için hep geçiş noktası olmakla kaldı. İstanbul ile Çeşme, Karaburun, Sakız Adası arasında...

Yine İzmir geçişli bir haftasonu devirdim ve şahane şeyler keşfettim. Benim için keşif olanlar sizin için çoooktandır bilinenlerse, görsellerle idare ediverin artık napalım! :)

Reyhan Pastanesi: Vitrinindeki her şey arzu uyandırıyor. Tek bir tatlı yiyip çıkabilenin iradesini alnından öperim, o kadar. Benim favorim bal kabaklı ve krokanlı "Balka" oldu. Abartmıyorum, son zamanlarda yediğim en güzel tatlıydı. Balkabağı sevenlerdenseniz, mutlaka denemelisiniz. Sevmiyorsanız da, burada seveceğiniz başka bir şey mutlaka bulacaksınız.




Topçu Restoran: İzmir'in meşhur çöp şişçisi. Kuzu madalyon ile çöp şiş lezizdi. Gavurdağı salatası ise markette satılan şekerli şerbetimsi nar ekşisi yerine, şöyle mayhoş Hatay usulü gerçek nar ekişisi ile servis edilseydi efsane olabilirdi. Çay tabağının altındaki "Biz bir çayı, bir de sevdiklerimizle arayı soğutmayız."ı çok sevdim.





Urcan Balık Pişiricisi: Çıktık İzmir'den geldik Teos'a, marinadan çıkar çıkmaz sağdaki kavşakta yer alıyor Urcan Balık Pişiricisi. Mardinli, çok cana yakın kardeşler işletiyor burayı. İster balığınızı sabah erkenden uyanır, mezattan pazarlık usulü alır, pişirmeleri için getirirsiniz, isterseniz de onların aldıklarının arasından seçim yaparsınız.




Biz İstanbul'da roka, kalamar ve deniz börülcesi yerine plastik yiyormuşuz, hepsinin tadını unutmuşum, yemelere doyamadım. Aynı gün, öğlen yemeğini de burada yedik, akşam yemeğine de yine buraya geldik.

Akşam çok acıkmamış, mezeler ve ara sıcaklarla takılırken, hoop önümüze balığımız geldi. Öğlen bitiremediğimiz balıklar, bizim için saklanmış, tekrardan hazırlanmış, konuverdi önümüze. Özen ve düşünce karşısında, İstanbul'daki son servis deneyimlerimden sonra gerçekten duygulandım.

Yolunuz düşerse ne yapıp ne edip atlamamanız gereken şey, güveçte yaptıkları minik karidesler.




Teos Antik Kent: Sığacık'ta zeytin ağaçları arasındaki bu kalıntılar, milattan önce 1000 yıllarında Giritliler tarafından kurulmuş bir şehirmiş ve dünyada Dionsos için ilan edilmiş en büyük tapınak da buradaymış. Kentin bir bölümünde sanatçıların özerk bir biçimde, tamamen kendi kuralları ile yaşadıkları da rivayetler arasında. Bugün yalnızca kalıntılar var; ama kazı çalışmaları ile bir müze inşaatı devam ediyor.



Sığacık Organik Pazarı: Sabah erkenden, marinaya tepeden bir bakış atarak gelmesi çok keyifli olan bir pazar. Kolyeler, şallar, gözlemeler, börekler, hayatımda bir arada görmediğim kadar çok çeşit kekik, zeytin, sarma, her türlü ot, enginar... Bir de kulağının arkasında çiçeği ile pazarın delisi var ki, sabah sabah kafein niyetine ayıltır sizi: "Nereye gidiyorsun, çay içtin mi?" "Benim fotoğrafımı çeksene!"...














Pazarda oturup kahvaltınızı edebileceğiniz gibi, pazar ganimetlerinizle de nefis bir kahvaltı yapabilirsiniz. Bol kekik kokulu...


İzmir dolaylarına gelmişken boyoz yememek olmaz tabii. Elimde boyozumu kemirirken son durağım Sığacık'ın sanayi mahallesi oldu.




Her tatil gibi, bu kaçamağım da havalimanında son buldu. İzmir Havalimanı'nın yeni halini ben ilk defa gördüm ve bayıldım. Çok ferah, çok kullanışlı ve çok şık olmuş. İstanbul'da üçüncü havalimanına karşı olmakla birlikte, mevcut havalimanlarının yenilenmesine, büyütülmesine evet!





Lezzetle ve keşifle kalın!

3 yorum:

bahar dedi ki...

Bir dahaki gelişinizde Reyhan'dan profiterolde yiyin bence, meşhurdur. Havaalını henüz tam olarak bitmediği için biraz işkence ama, bitince gerçekten şık olacak.

sekerbulutu dedi ki...

güzel bir gezi olumş, teos a hiç gitmedim bi gitmek lazım demekki ve o muhteşem ege otlarından yemek istiyorum :))

Unknown dedi ki...

Bu haftasonu 3 gün için arabaya atlayıp İzmir ve dolaylarına gitme niyetimiz olduğundan ve esas Sığacık pazarını, Urla'yı ve sezon dışı Alaçatı'yı hedeflediğimden, direk açtım blogunu, en baştan İzmir yazılarını okudum! :)
Notlarımı aldım, neredeyse geziye hazırım bile :)

Pinterest'im

Instagram'ım