23 Temmuz 2014

Bekar Metropol Kadınına Küçük Evde Yaşama Rehberi - 1: Mutfak

Hep böyle şeylerin şuursuz insanların başına geleceğini, benim yaşamayacağımı düşünürken, bir ATM dolandırıcılığı da benim başıma geldi.

Sabahın köründe, henüz banka açılmamışken, Nispetiye Caddesi Garanti Bankası şubesinin önünde taksiden indim, para çekmek için kartımı soktum, şifremi girdim ve ATM dondu. Ankara'ya duruşmaya gidiyordum, oyalanacak zamanım yoktu, taksiye biner binmez Garanti'yi aradım. 06:32'de. Herhalde onların işlemi yapması da biraz zaman alıyormuş ki, 06:34'te hesabımdaki bütün para çekilmişti. Benim işlem yapmaya çalıştığım ATM'nin hemen yanındaki Akbank ATM'sinden... Muhtemelen ben taksiye biner binmez, düzeneği kuranlar gelip kartımı aldılar. Hala çok fazla soru işareti var aklımda, şifremi nasıl aldıkları, ben hemen ardından Garanti Bankası'nı arayıp kartı iptal ettirmeme rağmen parayı nasıl çektikleri, aynı ATM'de üç aynı vaka yaşanmasına rağmen bankanın önlem almakta nasıl bu kadar aciz olduğu, müşteri memnuniyeti kapsamında nasıl bankanın hiçbir icraat göstermeyip pervasızca "hukuki yolları takip edebilirsiniz." dediği... Pek çok "nasıl?".

Elbette ki bütün param o hesapta durmuyordu; ama vadeli hesabımdaki parayı bozduramadığımdan, hafta sonu boyunca parasız kaldım. Kredi kartımla olağan hayatımı devam ettirebilirdim veya teklif eden arkadaşlarımdan borç alabilirdim elbette; ama fırsat bu fırsat dedim ve hiç bir şey yapmadığım bir haftasonu geçirdim.

Ve fark ettim ki, benim gerçekten çok uzun zamandır plansız bir saatim dahi olmamış. Son üç aydır zaten New York, Teos, Antalya, Mardin, Almanya, Polonya derken yalnızca iki haftasonu İstanbul'daydım. Onların da hepsinde İstanbul'da planlarım vardı, sokaktaydım.

Hafta içlerinde eve gelişlerim zaten geç saatlerdi. M&A döneminde evde olduğum saatlerde de oldukça yoğun biçimde çalıştım, diğer zamanlarda da eve gelip duş alıp yatıp uyudum. Özetle şöyle evde uzun uzun oturmayalı çok uzun zaman olmuştu.

Evi de otel gibi kullanıyordum. Gel, üstündekileri kirliye at, duş al, uyu, temiz kıyafetler giy, çantanı hazırla ve çık.


Vaktim varsa ve canım isterse muhteşem temizlik yaparım. Gelgelelim, "ya hep ya hiç" mantığındayım. Yapmaya başlarsam, bütün dolap içleri dökülecek, atılcaklar ayıklanacak, dolaplar silinip eşyalar yerleştirilecek falan filan. Benim kadar biriktirmeye meraklı bir insan söz konusu olunca, o dolap içlerinin dökülüp yerleştirilmesi demek zaten kafadan üç gün!

O yüzden başlığa aldanıp, sürekli derli toplu bir evde yaşadığım fikrine kapılmayın. Tam tersine, evim genellikle oldukça dağınık, her köşeden dergiler, kitaplar, çantalar ve kahve fincanları çıkıyor. "En iyi öğretirken öğrenilir" mantığından yola çıkarak, bu konu hakkında yazılar yazmaya kalkarak, bunu nasıl başaracağımı öğrenmeyi planlıyorum.

Bu konuda en başarılı olduğum alan olan mutfaktan başlayacağım. İstanbul'da şehir merkezinde yaşıyorsanız muhtemelen mutfağınız oldukça küçüktür, hatta içi yenilenmiş veya yeni bir ev ise açık mutfaktır.

Benim açık mutfağım sadece bir mutfak değil, evde geçirdiğim zamanın büyük çoğunluğunu geçirdiğim alan. Misafirlerim geldiğinde, blog yazılarını yazarken filan hep o mutfak tezgahının önündeki bar taburesinde takılıyorum.


Küçük, fonksiyonel ve şık bir mutfağa sahip olmak için önerilerime gelince:

1) Çeyiz düzer gibi setler almaktan vazgeçin. Çalışıyorsanız zaten evde maksimum bir öğün yemek yiyeceksiniz, sürekli yemekli misafir ağırlamayacaksınız, ağırladığınız insanlar da ya yakın arkadaşlarınız ya da sevgiliniz olacak. O yüzden misafirlik yemek takımına da, çatal bıçak setine de ihtiyacınız yok. Evde gümüş parlatana kadar, gidip saçınıza fön çektirseniz daha iyi kullanmış olursunuz zamanınızı.

Tek set alın. Kırıldığında, bozulduğunda, rengi attığında da atın gitsin. Aynı masada birbirinden farklı tabaklar bulunması - özellikle uyumlu olacak şekilde ve kasıtlı olarak ayarlanmamışsa - çok kötü ve zevksiz bir şey. Annenizin zamanında kupon biriktirip aldığı ve siz eve çıkınca da size itelediği tabakları atın gitsin. Bir tane zevkinize göre set alsanız yeter. Ben mesela dörtlü tabak takımımla - dört kahvaltı tabağı, dört çukur tabak, dört düz tabak - gül gibi geçinip gidiyorum.

2) Evim küçük diye kullanacağınız şeyleri almaktan vazgeçmeyin. Vazgeçeceğiniz şey nitelik değil, nicelik. Üç tane yemek seti almazsanız, sushi için soya sosluğuna kadar her şeye yetecek yeriniz olur.

Aldığınız bütün parçalarda da en azından bir rengi tutturursanız, sofraya bunları koyduğunuz zaman, uyumlu ve şık bir görüntü çıkar ortaya.


3) Günde üç öğün evde yemek pişirmiyorsanız veya kendinizi adadığınız hobiniz yemek pişirmek değilse, on tane tencereye de ihtiyacınız yok. Bir pilav tenceresi, bir büyük, bir küçük boy tencere, sos tenceresi ile krep tavası, yapmak istediğiniz her şeye yeter. Üstelik de dolapları boşaltıp temizlemeniz ve yerleştirmeniz de oldukça kısa sürer.

4) Açık mutfağınız varsa, her şeyin dolapların içinde olduğu, ortalıkta ocak ve kahve makinesi dışında hiçbir şey olmayan bir alan olmasın burası. Şişeler, güzel görünümlü, aksesuarlar, çiçekler ile donatın.



Mesela dolap içlerinde bakliyat koymak için yeterli yeriniz yoksa, bir rafa onları şık kavanozlar ile dizin. Benim Napoli'den aldığım makarnalar mutfağımın yıldızı.



5) Evde nereye koyacağınız bilmediğiniz ama atmak da istemediğiniz şeyleri, renklerine göre gruplandırıp bir alanda toplarsanız, güzel göründüğünü keşfettim, aklınızda bulunsun.


6) "Küçük evde yaşıyorsanız, biriktirici olmayın." diyebilecek son insanım. Minimallik bana göre değil, hatıralar bence bir alana ruhunu veren tek şey. O yüzden minimalizme karşıyım. Zaten karşı olmasam da, beğendiğim her şeyi alıp eve getirme arzumu dizginleyemediğim aşikar. Sadece iyi durumda olan şeyleri biriktirin.

Kupanızın ağzı çatlamışsa, tencerenizin bir sapı yerinden oynuyorsa, bulaşık deterjanı koyduğunuz sabunluk biraz paslanmışsa, bir ev aletiniz bozulmuşsa ve bir aydır tamir ettirmediyseniz atın gitsin. Anneniz anneanneniz saklıyordu, siz de öyle alıştınız; ama devir değişti. O zamanlar bir şeyleri bulmak zormuş, seçenek az, fiyatlar uçukmuş. Şimdi istediğiniz her şeyi online olarak alabilirsiniz ve her ürünün her keseye göre farklı fiyat alternatifleri mevcut.

Evde tutmaya devam ettiğiniz eski ve bozuk şeyler - keyifli retro radyolar, saatlerden bahsetmiyorum tabii ki- güzel olan diğer şeylerin de güzelliğine gölge düşürüp, genel havayı bozacaktır.

7) Kutulardan faydalanın, her şeyi kutulayın. Çaylarınızı, kurabiye kalıplarınızı, ya lazım olursa diye sakladığınız ıslak mendilleri filan çekmecenize koymadan önce kutulara yerleştirin. Böylece çekmeceleriniz daha düzenli duracaktır.




8) Dolap üstlerindeki alanları kullanın. Mesela benim buzdolabım ile tavan arasındaki alanda kocaman kutuların için parti aksesuarlarım duruyor.

Evin geri kalanında da çalışmalarım devam ediyor, o kısımlarla ilgili olarak da çook yakında huzurlarınızda olacağım. :)))  Benden hamarat olanlardan da tavsiyelerini bekliyorum.

Düzenle ve keyifle kalın!


5 yorum:

sebuş dedi ki...

Öncelikle büyük geçmiş olsun, bu hırsız uğursuzların elleri kırılsın bidaha yapamasın.. umarım hukuki süreçte hakkın olanı alırsın..
Düzen gibisi varmı ellerine sağlık! misler gibi olmuş mutfağın.. açık mutfak dimi bende kullananlardanım kendisini ve çokta kıymetli:)en başta büyük kolaylık, aile fertlerinden kopmadan iş yapabilmek, çocuğun gözünün önündeyken ocağa yemek koyabilmek, gelen misafirlerle sohbet ederken bir yandan kek çırpabilmek güzel bişey.. ? afferin sana çekmece içlerine kadar girmişsin..
öperim..

LoLLa dedi ki...

al iste ya
oldurucek bu ulke beni !

"hukuki yolları takip edebilirsiniz."
soylenmesi gereken en son seyi hem de soylenmesi gereken en son insana sarfetmek !
aferin garanti anormal bir isletme mantigin var .)

gecmis olsun findikVodkam

Burcu Ozbuk dedi ki...

Çok geçmiş olsun Sezen.. Biriktirme olayını çok iyi anlıyorum çünkü benim de huyumdur. :) Anılar çok önemli ama dediğin gibi herşeyi de saklamamak gerekli. Sanırım benim de böyle bir temizliğe ihtiyacım var :)

Ezgi dedi ki...

Süper oldu bu yazı,tam da öğrenci olarak ilk evimi tutmuşken. Teşekkürler :)
ve geçmiş olsun bu arada

zillosh dedi ki...

Sebuşum,
sen marifetli olanlarımızdansın, takip ediyorum instagramdan, senden de aferini kaptım gazı aldım :)) evin kalanına aynen devam!

Lollacımmm,
teşekkür ederim çok mucuuuu!*

Burcu,
Biriktirme konusunda yalnız olmadığımı bilmek güzel :) ama anıların bile ayıklanmaya ihtiyacı var, hafifliyorsun, ev ferahlıyor gerçekten. Ben de daha bitiremedim gerçi, ayıkla ayıkla bitmiyor!

Ezgi,
Off o evi hayatın boyunca unutmayacak, harika şeyler yaşayacaksın! İlk ev... Hayırlı ve çok keyifli olsun.

Hepinize de iyi bayramlar, sevgiler, öpücükler

Pinterest'im

Instagram'ım