07 Temmuz 2014

We travel, some of us forever, to seek other states, other lives, other souls

Merhaba!

Kaplumbağa gibi varımı yoğumu sırtımda taşıdığım on bir günün sonunda evime döndüm. 

Doğu Berlin'deki alternatif mekanlara vuruldum, Varşova'nın büyük alışveriş merkezleri açılarak metropole dönüştürülmeye çalışılmasına şaşırdım, Sopot'u evim gibi benimsedim, Opener Festival'de harika konserler dinledim, sadece müzik değil, tiyatro, sinema, moda içeren bir festival deneyimledim, Krakov'un meydanında ve eski şehri çevreleyen parkında çok keyifli zaman geçirdim, Ausschwitz kamplarını gezdikten sonra beynimden vurulmuşa dönüp kendime gelemedim, Lviv'de bizim paramızın onların parasının beş katı olmasının tadını çıkartırken, bir yandan da Ukrayna'nın içinde bulunduğu duruma gerçekten çok üzüldüm.

Berlin, Sopot, Krakov ve Varşova'da dört ayrı Airbnb evinde kaldım. Pegasus ile iki, Ryanair ile bir uçuş yaptım, biri yataklı biri kompartmanda olmak üzere iki uzun tren yolculuğu devirdim. Ukrayna sınırında güne sorgulanarak ve valizimde uyuşturucu ile silah aranarak başladım.

Mr. Feelgood ile ilk defa 274 saat sürekli birlikte zaman geçirdim. Birbirimizi belki de ilk defa bu kadar iyi tanıdık, bazen o benim kontrolcü baskın yanımdan fenalık geçirdi, bazen ben onun konforlu alandan çıktığı anda homurdanmaya başlamasından gerildim, bazen de birbirimize bayıldık.

Bütün bunlar olurken şehirler arasında 3182 mil kat ettik, ayrıca şehirlerde sürekli yürüyerek kendimizi keşfetmeye adadık. Ayaklarımız kadar beynimiz de sürekli çalıştı, gözlemledik, karşılaştırdık, öğrendik, etkilendik.


Seyahatte geçen günler, insanın hayatındaki olağan günlere kıyasla binlerce kat fazla dolu dolu geçiyor.

Tekrar eve dönmek, kıyafet dolabıma kavuşmak, kendi yatağımda uyuyacak olmak elbette ki güzel ve konforlu. Diğer yandan da ben gerçekten gezmelere doyamıyorum, bütün hayatımı bu şekilde mobil biçimde geçirebilirmişim gibi hissediyorum.

Yine de malum, geri dönüşler olmasa, gidişler bu kadar keyifli olmazdı. 

“Why do you go away? So that you can come back. So that you can see the place you came from with new eyes and extra colors. And the people there see you differently, too. Coming back to where you started is not the same as never leaving.” - Terry Pratchett

Bu yüzden bir süre deniz kaçamakları haricinde sabit olarak İstanbul'da olmayı, çok çalışmayı, kendime bakmayı, evimi güzelleştirmeyi, okumayı, yazmayı, dinlenmeyi, bütün bu seyahatler sırasında ihmal ettiğim arkadaşlarıma kavuşmayı, Dünya tarihi bakımından kendimi geliştirmeyi planlıyorum. Yani iki günde bir yazılarımla tekrar buradayım. Üstelik de on gün aralıksız olarak çektiğim fotoğraflarım, keşiflerim ve gözlemlerimle...

Keyifle, keşifle kalın!

* Başlık, Anais Nin'in 1966-1974 güncelerindendir.

3 yorum:

S dedi ki...

Sevgili Sezen,

Yazılarının yokluğunu fazlaca hissettim, dönüşünü biraz iple çektim. Bir kaç kez kendimi, acaba yolculuğu nasıl geçiyor, acaba festival nasıl ? gibi şekillerde seni ve seyahatini düşünürken buldum ^.^

Bu yazı da, yine sabah kahveme denk geldi. Kısa, ama keyifliydi. Arkasından geleceklerin de çok güzel olacaklarını müjdeliyor ayrıca.

Bir de çok sevdiğim söz iliştireyim bu amacı belirsiz yorumun sonuna:

Tatile en çok ihtiyacı olanlar, tatilden yeni dönenlerdir.

Sıradanlaşmasını bir şekilde engelleyebildiğin istanbul hayatına yeniden hoşgeldin :)

Çorlu'dan sevgiler,
Sevgican

Adsız dedi ki...

sezenciğim merhaba

bende en kısa zamanda lviv e gidip zenginliğimin tadını çıkarmak istiyorum :) bu güzel paylaşımların için teşekkürler.

güzel yanaklarından öptüm....
aşkla ve sevgiyle kal

tuba bağdatlı :)tabiiii ki Adana

zillosh dedi ki...

Sevgican,

Ah ne güzel hep başka yerlerde içiyorsun kahveni diye düşünmeye başladım, imrenerek. Ne güzel şeyler hissettirdi bu yorum bana bilemezsin. İstanbul'da kesiştiğimizde MOC'da bir kahve?

Tuba,

Ah aşkla ve sevgiyle hep kalalım, Lviv'de gerçekten çok zengin olunuyor. Havaalanına taksi 10 TL, alışveriş 10 TL, şehir turu 10 TL gibi düşünülebilir. Yalnız insanların sefaleti o kadar belirgin ki, insanın fazla harcamaya gönlü elvermiyor.

Tabii ki Adana <3

Pinterest'im

Instagram'ım