19 Temmuz 2014

Heineken Opener Festival Rehberi

Berlin, Varşova gezi notlarımı paylaştıktan sonra, sıra geldi gitme asıl nedenimden bahsetmeye: Heineken Opener Festival.

Ne zamandır aklımda, niyetimde olan bir şeydi, yurtdışında yapılan bir müzik festivaline katılmak. Heineken Opener Festival'ini gözümüze daha aylar öncesinden kestirmiştik; ama line-up açıklandıkça coşku ve heyecanımız arttı; çünkü bayılarak dinlediğimiz pek çok kişi ve grubu canlı dinleyebilecektik.

Gitmeden önce aklımıza takılan pek çok sorunun cevabını, internette pek çok blog ve web sitesinde festival hakkında yazılanları okumamıza rağmen bulamadığımızdan, sonunda "hadi bakalım artık bahtımıza ne çıkarsa" diyerek bilinmezliklerle yola çıktık.

Festivalde dört gün geçirmiş ve bayılmış, kapsamlı bir Opener Festival rehberi sunmaya hazır olarak huzurlarınızdayım. Aklıma gelebilecek her türlü detayı paylaşmaya çalışacağım; ama yine de gitmeye niyetlenir ve bu yazıda cevabını bulamadığınız bir şey takılırsa aklınıza, memnuniyetle onları da cevaplarım.



Festival Nerede Yapılıyor? Oraya nasıl gidebilirim? 

Festival, Polonya'nın en tepesinde, Baltık Denizi'nin kıyısındaki Gdynia şehrinde yapılıyor. Daha doğrusu, şehirde de değil, şehrin dışında Gdynia Kosakowa Havalimanı'nda...

Açıkçası ben Polonya'ya gitmeden önce bu kadar sıkı line-up'a sahip olan bir festivalin niçin başka bir ülkede yapılmadığını dahi sorgulamıştım. Ne de olsa Polonya, diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslayınca turistik cazibesi o kadar da yüksek olmayan bir ülke...

Polonya'da geçirdiğim haftada bu sorumun cevabını çok net olarak buldum. Bu ülkede inanılmaz bir müzik zevki var. Taksiciden, yoldaki evsize; Nero gibi zincirlerden, yoldaki hot dog arabasına kadar herkes çok güzel şeyler dinliyor. Polonya'da gezinirken duyduğumuz şarkılar ya gerçekten çok sevdiklerimizdi, ya da ne olduğunu merak edip, hemen telefona davranıp Shazamlama isteği uyandıracak kadar güzellerdi. Bulunduğumuz hiçbir yerde "Bu müzik de ne böyle?" demedik ki, bilirsiniz İstanbul'da taksiler ve hatta bazı restoranlar müzik seçimleri ile insana baygınlık geçirtebilir.


İkincisi de Polonya'nın inanılmaz bir genç nüfusu var. Mesela Türkiye'nin de genç nüfusu oldukça yüksek; ama şehirde yaşayan, bu tarz müzikler dinleyip, festival peşinde koşacak kesim, Polonya'nınki ile kıyaslayınca gerçekten solda sıfır.

Tamam ama neden daha büyük bir şehir değil de çoğumuzun bugüne kadar adını duymadığı Gdynia derseniz, cevabından çok emin olamamakla birlikte, benim varsayımım bu kadar kalabalık bir kitle şehirdeki hayatı ve trafiği bloke edebileceğinden...

Gdynia'ya ulaşmak için en yakın havalimanı Gdansk'ta. Ben İstanbul'dan buraya doğrudan uçan bir havayolu bulamadım; ama dönerken Pegasus'un Gdansk'tan Antalya'ya uçağı olduğunu keşfettim. Bu uçuşun peşine düşebilirsiniz veya Polonya'da herhangi bir başka şehre uçup tren ile ulaşımı sağlayabilirsiniz.

Bu noktada, Türkiye'den Polonya'ya direk uçuşların da gereksiz pahalı olduğunu söylemeliyim. Ben baktığımda karşılaştığım fiyatlar, THY ile New York'a gidiş dönüş direk uçak biletim ile kapışabilir vaziyetteydi. Bu nedenle bana sorarsanız Almanya'ya uçun, tren ile geçin Gdynia'ya. Hem biraz daha gezmiş olursunuz :)

 

Festival boyunca nerede kalacağız? Festival alanına nasıl ulaşacağız?

Biz tam festival insanıyız, her türlü koşulda yaşarız, festival ruhunu sonuna kadar yaşamak istiyoruz derseniz çadırınızı kapıp giderek festival çadır alanında konaklayabilirsiniz. Üstelik içki almak için festival alanına kadar gitmenize bile gerek yok, çadır alanına yakın barlar, yiyecek standları ve hatta diğer bütün ihtiyaçlar için market bile kurulmuştu. Ancak Baltık Denizi kıyısına gittiğinizi unutmayın, gündüz güneş ısıtsa da, gece hava gerçekten çok soğuk oluyor. Polonyalılar soğuğa alışkın, zibidi gibi giyinmiş dolanabiliyorlar ortalıkta; ama siz çadırda konaklamaya kalkmadan önce soğuk direncinizi dürüstçe göz önünde bulundurun derim.

İlla festival alanında konaklamak istiyorsanız da bir şekilde karavan bulun kendinize. Karavanlar çadırlardan farklı, alandan çıkışa daha yakın bir yerdeydi; ama karavancıların ortamları süper güzel, keyifleri pek yerindeydi.

Böyle çadır ve karavan maceraları peşinde değilseniz, Gdynia'da pek çok hostel ve otel mevcut. Ancak şehrin küçük olduğunu ve bütün kapasiteyi karşılayacak bir konaklama sunamayacağını hatırlayın, çook önceden yerinizi ayarlayın.

Biz konaklamayı ayarlamaya kalktığımızda Gdynia'da yalnızca gecesi 300 euro gibi fiyatlarda olan otellerde boş yer kalmıştı. O yüzden Gdynia'ya yakın Sopot diye bir şehirde, airbnb'den ayarladığımız bir evde kaldık. Tekrar gitmeye niyetlensem, tekrar da aynı yerde kalmak isterim, bilinçsizce harika bir tercih yapmışız. (Sopot ve evden daha sonra detaylı olarak bahsedeceğim.) Yani illa ki Gdynia'da konaklamak zorunda değilsiniz, trenle birkaç durak gitmeyi göze alırsanız Sopot harika bir alternatif, tren yolculuğunu daha da uzatmaya razıysanız civardaki en büyük şehir olan Gdansk'ta bile kalabilirsiniz.

Ulaşıma gelince... Gdynia'nın tren istasyonu ile festival alanı arasında düzenli ve ücretsiz servis hizmeti mevcut. Üstelik de kusursuz işliyor. Rock'n Coke'ta saatlerce servis beklemişliği olan biri olarak, festivalin dağıldığı saatte çıkıp, o kalabalığa rağmen servis beklememe gerek kalmadığında tam puanı verdim organizasyona.



Peki ya Sopot veya Gdansk'ta kalıyorsanız, servisin kalktığı noktaya kadar nasıl gideceksiniz? Festival bileti ile birlikte SKM bileti satılıyor, bu SKM bileti bu hatta işleyen trene ücretsiz olarak binmenizi sağlıyor. Konser bilekliği ile birlikte kolunuza takıyorsunuz, festival boyunca bilet filan uğraşmadan istediğiniz gibi biniyorsunuz trene. Hatta riski seviyorsanız, SKM bileti almadan da takılabilirsiniz; çünkü festival boyunca bir kere bile bilet kontrolüne ben rastlamadım. Tren yalnızca 4:00 ile 06:00 arasında çalışmıyor, onun dışında her zaman var.

Örneğin bizim Sopot'taki evimizden çıkıp festivale gitmemiz tren, servis ve servisten indikten sonra alana giriş yaklaşık bir saat kadar sürüyordu. İstanbul bazında düşününce hiçbir şey...

Festival biletini nereden alacağım?

Festival ve SKM biletini online olarak Altershop'tan alabiliyorsunuz. Aldığınız online bileti, basıp yanınızda götürmeniz yeterli, festival alanına ilk girişte bunları teslim ederek, bilekliklerinizi alıyorsunuz.



Organizasyon nasıl? Festival neye benziyor? 

Türkiye'nin festival konusunda daha çok fırın ekmek yemesi gerektiğini anlatacak kadar iyi bir organizasyon. Hiçbir şey aksamıyor, hiç bir şey insanı germiyor festival alanında. Festival alanının pek çok yerinde tuvaletler var. Ve benim yıllardır olması gerektiğini savunduğum üzere, kadın-erkek diye ayrılmadıklarından, hiçbir zaman öyle uzun uzun tuvalet sırası beklemek zorunda kalmıyorsunuz. Heineken de parayı akıtmış, aynı şey bira için de geçerli. O kadar çok bira standı var ki, dilediğiniz anda hemen biranıza kavuşabiliyorsunuz.

Sıra yalnızca popüler yemek standlarında oluyor. Bir hamburgerci vardı mesela, inanılmaz lezzetliydi, yemeğe kalktığınızda en az 30 dakikayı gözden çıkarmanız gerekiyordu. Yine de çok açım ne yesem fark etmez, dediğiniz anda hiç beklemeden yiyecek bir şeyler alabileceğiniz garantili.



Organizasyona ilişkin bizim yadırgadığımız tek şey, yeme içme alanlarının, sahnelerden ayrılmış olmasıydı. Festival alanında üç ayrı, kapıdan giriş yapılarak geçilen ve çıkılan yeme içme alanı düzenlenmişti. Buraya kadar tamam; ama elinizde içkiniz ile sahneye geri dönmeniz yasaktı. Yani bira içerek konser izlemeniz yasak. Kapıda sırf bira içenlerin konser alanına geçişini önlemek için dikilmiş pek çok güvenlik çalışıyor. Bize çok saçma ve garip geldi.


Festivale gelince... Konserlerle hiçbir alakası olmayan biri bile burada oldukça iyi vakit geçirebilir. Festival alanında, tamamen hit şarkıları çalan, mağara gibi tasarlanmış, kocaman bir silent disco var. Bugüne kadar hep minicik silent discolar gördükten sonra, buradaki bana çok büyükleyici geldi ve içeride gerçekten çok eğlendim. Ayrıca tiyatro sergilenen bir sahnesi, ödüllü filmleri gösteren bir sinema salonu, canlı defilelerin yapıldığı Fashion Stage, ilk yardım gibi eğitimlerin verildiği çadırlar var. Yani yalnızca müzikten oluşan bir festival değil Opener Festival.



Festival için şöyle can alıcı tavsiyelerin var mı?

1) Gördüğünüz üzere, festivale ilişkin fotoğraflarım çok sınırlı ve boktan. Çünkü içeri belli bir megapikselin üzerinde çekim yapan fotoğraf makinesi sokmak yasak. Fotoğraf çekmek istiyorum ben ne yapacağım derseniz, ya bir Lomo alın kendinize analog harikalar yaratın, ya da festivalden çok önce bir e-mail atın size istisna tanınmasını talep edin. Böyle bir sistem olduğunu ben keşfettiğimde başvurular kapanmış olduğundan, faydalanmam mümkün olmadı.


2) Festivalde satılan tek alkollü içecek, Heineken sponsor olduğundan, bira. Başka bir seçenek yok. Yukarıda bahsettiğim gibi, birayı da konser alanına sokmanız yasak. İlk gittiğimde bunlardan habersiz olduğum için tedbirsiz yakalandım; ama sonraki günlerde marketlerden küçük şişe votkalar alarak gittim festivale. Kapıdaki üst ve çanta araması çok üstün körü olduğundan, hiçbir sıkıntı yaşamadan da votkalarım ile girdim içeri. Sahnelerin olduğu alanda alkolsüz içecek satan standlardan meyve suyunuzu alıp, votkalı kokteylinizi yapabilir, konserinizi izlerken de afiyetle içebilirsiniz.




3) Kalın kıyafetler mutlaka götürün. Hava pek belli olmuyor. Festivalin ilk iki günü, kazak üstüne sweatshirt ile takıldık biz geceleri. Son günlerde ise hava bir anda ısındı; ama yine de akşam t-shirt ile gezilecek kadar sıcak olmuyor.

4) Festival alanı gerçekten çok büyük. Tent Stage'te bir konser dinlerken, ana sahneye gitmeye karar verdiğinizde o gidiş kırk dakikadan uzun sürüyor. O yüzden line-up'a sıkı çalışın, neleri izlemek istediğinize kararınızı verin. Yoksa oradan oraya savrulurken, bütün konserleri kaçırabilirsiniz. :)


5) Güvenlik açısından hiçbir endişe taşımayın. Ben kız başıma bile gidebilirmişim. İçip sapıtan, saçmalayan kimseye rastlamadığım gibi, gecenin bir vakti tren istasyonu da 18 yaş altı kızların bile tek başlarına seyahat edebileceği kadar güvenli.


Çok fazla konser izledik, içlerinden özellikle dinlemek için yanıp tutuştuğum Black Keys, Metronomy ve Pearl Jam tabii ki çok iyiydi. Gitsek mi gitmesek mi diye düşündüğümüz Foals şaşırtıcı biçimde harikaydı, aklınızda bulunsun bir yerde konserlerine denk gelirseniz, sahne performansları olağanüstü.


Müzikle kalın!

2 yorum:

Unknown dedi ki...

O kadar içten gülümsemişsin ki,o konsere gidesim geldi (:

Blogger Bolat dedi ki...

Blog ruhuna uygun bir blog, tebrik ederim :)

Pinterest'im

Instagram'ım