22 Aralık 2014

Hep Vestfalya eyaletindeki pazarlardan bahsettim, oysa ki İstanbul'da harika şeyler oluyor: Istanbul International A Cappella Choir (IIACC)

Tam Almanya'da doya doya Noel pazarlarını gezip, yeni yıl yeni yıl yeni yıl sizlere kutlu olsun diye şarkılar söyleyerek İstanbul'a döndüğüm ve İstanbul'da yeni yıl coşkusunun sıfır olması karşısında hayal kırıklığı duyduğum günlerde, Hori'de tanıştığım sevgili Ersu'dan bir mesaj aldım. İtalyan müzisyen Martina Pavone'nin sosyal sorumluluk projesi olarak ve Circolo Roma Derneği'nin desteği ile oluşan Istanbul International A Cappella Choir (IIACC) ardı ardına iki gün konser vereceklerdi.

Martina Pavone'ye göre, İstanbul'da yaşayan yabancıların, diğer yabancılarla ve Türklerle kaynaşabilmeleri için kültürel projelere ihtiyaçları var ve o da bunu gerçekleştirebilmek için, bir araç olarak sesi kullanıyor. Ersu ile Sheldon'un koroda olması da benim açımdan oldukça heyecan vericiydi.


Çarşamba günü Diyarbakır, perşembe günü Ankara derken bitmiş bir halde İstanbul'a ulaşıp, doğrudan konserin yapılacağı St. Antuan kilisesinin yolunu tuttum. St. Antuan benim için dini öğelerden tamamen bağımsız olarak çok anlamlıdır. Cihangir'de yaşadığım ve hukuk fakültesinde okuduğum yıllarda, ne zaman bir konu hakkında düşünmek istesem, kendimi kötü hissetsem soluğu burada alırdım. Dua filan etmezdim, sadece bir sırada oturur, aklımdakileri çözene kadar da oradan kalkmazdım. Her zaman bana huzur vermiş, kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıştır.

Ve o akşam, o kadar güzel süslenmişti ve o kadar keyifli bir ortam vardı ki, bütün yorgunluğumu unuttum.



Koroya gelirsek, oldukça enteresan bir hikayesi var. Koroda on iki ayrı ülkeden yirmi beş kişi var. Bu kişilerin tamamı amatör ve gönüllü. Aralarında diplomat da var, öğretmen de, rejimden kaçan da var, savaştan da... Ülkelere gelirsek Türkiye, İtalya, Fransa, Almanya, Avusturalya, İran, Amerika, İsveç, Brezilya, Suriye, Kırgızistan ve Rusya.


Prova ettikleri şarkıların yanı sıra, tamamen doğaçlama şarkılar da söylüyor. Çalışılmış şarkılar bizi fena halde çocukluğumuza ışınladı. Türk - Alman Derneği etkinliklerinde geçirdiğim yıllarda öğrendiğim Almanca şarkıların İngilizceleri çalınırken, sözlerini hatırlama çabama yogitam yetişti. Çıkışta "Bruder Jakop, Bruder Jacob. Schlaefst du noch? Morgenglocken laeuten, Morgenglocken laeuten. Ding-dang-dong." diye şarkılar söylüyorduk.




Konser benim açımdan oldukça keyifliydi, gerçekten birkaç saatliğine de olsa Noel ruhunu yaşamış olduk. Ayrıca barış için hazırladıkları bir parça vardı ki, koronun uluslararası kimliğini düşününce çok anlamlı ve çok güzeldi. Tamamen doğaçlama olarak o anda ortaya çıkanı izlemek ise gerçekten eğlenceliydi.

Ücretsiz ve yardım toplama amacıyla yaptıkları etkinlikleri Facebook sayfalarından takip edebilirsiniz. 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Selam Sezen
Bloğunu uzun zamandır okuyorum.Üslup güzel içerik ilgi çekici.Ama son yazılarda biraz çaptan düşme var.DİKKAT!!!

Pinterest'im

Instagram'ım