05 Eylül 2009

Bir sürü fotoğraf ile Nauplio seyahatimiz

Gerçek hayata adapte olabilmem için seyahat anılarımdan biraz uzaklaşmam şarttı. Artık normal hayat tempoma uyum sağladığıma ve İstanbul'u pek sevdiğimden emin olduğuma göre yarım bıraktığım seyahat post.larıma kaldığım yerden devam edebilirim.

Atina'da geçirdiğimiz günler tarihi gezi ve gece hayatı odaklıydı ve bünyemiz deniz ister kıvama gelmişti. Atina'da halihazırda bir sahil olmasına rağmen, denizi yüzülecek kadar iyi olmadığı için denizle kavuşmak için bir sonraki durağımız olan Nauplio'ya kadar sabretmemiz gerekiyordu. Otobüsümüze doluştuk ve Atina'dan 3 saat uzaklıktaki şehre doğru yola çıktık.

Nauplio konusunda hepimizin içinde biraz tedirginlik vardı; çünkü bir spor salonunda uyku tulumlarımızla uyuyacaktık. Atina'daki yataklarımızı bırakıp, yere ve uyku tulumlarına terfi etmek ilk bakışta o kadar da cazip gelmiyordu.


Nauplio'ya adım attığımız anda, konaklayacağımız gym'den güneşin batışını izlemenin ne kadar keyifli olduğunu keşfettik. Daha sonra şehirde yaptığımız gezilerle şehre resmen aşık olduk! Bodrum'un yozlaşmadan önceki hali gibi... Her köşesinden harika manzaralar izlenebilen tertemiz ve ufak bir şehir.


İlk bakışta dağların arasına sıkışmış beton yığını gibi görünse de, sokaklarında gezmeye başladıkça İtalya sokaklarının keyfini yaşamak mümkün. Sokaklardan rastgele kareler:



(Gittiğimiz harika restoranlardan ve en son fotoğrafta arkamdaki dağın tepesindeki kaleden daha sonra çok daha detaylı olarak bahsedeceğim zaten. )

Gym'de uyku tulumlarının üzerinde uyuyacak olma fikri, şehrin ne kadar güzel olduğunu keşfetmeye başladığımızda daha tahammül edilebilir gelmeye başladı bize. Sonra gym'de spor yapan ve bizimle aynı duşları kullanan harika vücutlu sporcu adamları gördüğümüzde gymde konaklama fikrine iyice kanımız ısındı. Gym yakınlarındaki marketten keyfimize göre ouzomuzu veya sangriamızı alıp, duş partileri yapmaya başladık!

Yukarıdaki resimdeki yüz ifademden de çok rahatça anlaşılabileceği gibi orada konaklıyor olmaktan gayet mutlu ve mesuttum : ))


Bir de geceleri sağlam alkol tüketince -yukarıdaki resimde iki türk aynı anda bir normal bir kırmızı bira içiyoruz mesela- uyuyamama / rahatsız uyuma gibi bir sorun söz konusu bile olmadı. Hatta bir gece flört ettiğim Yunan adamla gayet sokakta, uyku tulumu bile olmadan betonun üzerinde birbirimize sarılıp sızmışız. SU katılımcıları da erotik sahneler izleriz umuduyla başımıza toplanmış, ama sonra ilerlemeyen sıkıcı belgesellere benzediğimize karar verip bizi rahat bırakmışlar. Ardından başkaları sarmaş dolaş uyuyan bizim "so cute" olduğumuza karar verip fotoğraflarımızı çekmiş; ama fotoğraflar benim de elime henüz ulaşmadı.

Şimdi düşünüyorum da, SU boyunca en güzel manzaraları izlediğim, en lezzetli yemekleri yediğim, en romantik saatleri geçirdiğim yer Nauplio oldu.

Denizi de gerçekten çok çok çok güzeldi:

Bu da hiç uyumadığımız bir gecenin ertesi günü öğleden sonra yorgun ve dağılmış halimiz:


Bu da Nauplio'da gördüğüm süper t-shirt:

Veee günün şarkısı: "Beni yak, kendini yak, her şeyi yak!" Yunanca olarak Xaris'ten geliyor.



Share/Save/Bookmark

4 yorum:

Pinor Çen dedi ki...

Ya ben gene alakasız bir şeye takıldım; klip ne kadar güzeldi yaa!!! :D Normalde izlemem klip ama oturup sonuna kadar izledim! Birbirlerine bir türlü dokunamadılar falan ya, ayrıca oyuncular da tanıdık zaten, harika olmuş!! Bir de yavaş çekim bu kadar mı yakışır bir şarkıya, pes dedim ve tebrik ettim :D:D Sağol Sezen =))

zillosh dedi ki...

=))
bence gayet de alakalı bir yorum olmuş bu! günün şarkısı her gün başka birinin hoşuna gidiyor bu da güzeLL!!

ne demek ne demek!! ben klipten çok şarkı sözlerine ve "yunanca" oluşuna sevdalıyım; ama klip konusunda da tamamen haklısın =)

SessizCrew dedi ki...

Gerçekten Gezilesi görülesi yerler..

zillosh dedi ki...

bana sorarsan her yer gezilip görülesi : ) içinde "gitmek" barındırması yeterli : )

Pinterest'im

Instagram'ım