Blogumu takip edenlerin bildiği gibi hukuk fakültesinden diplomamı alır almaz, dijital reklamcılık sektörünün içine dalıverdim. Beş sene boyunca içtihatlar, yargıtay kararları, kanunlar demişken, kuralları bu kadar kesin olarak belirlenemeyen, üstelik de hakkında pek az fikir sahibi olduğum yepyeni bir alanda bir "YoungGun"dım artık.
Şu anda her gün en az bir saatimi reklam veya pazarlama ile ilgili kitaplar, bloglar, web siteleri üzerinde harcıyorum. Hala fırınlarca ekmek yemek zorunda olduğumun farkındayım; ama en azından kavramlar anlayışlar, neleri bilmem gerektiği konusunda epey yol katettim.
Öğrendiklerimden biri de şu: Kariyerinizin büyük kısmını, arabanın farlarından gelen ışığa bakan ceylanlar gibi geçireceksiniz. Yine de iyi bir haberimiz var: Fikirler oluşmadan önceki önümüzdeki kağıda aval aval bakma sürecini asgariye indirebilirsiniz.
Bu yöntemler sadece reklamcılıkta değil her alanda işe yarayabilecek yöntemler olduğu için paylaşmaya karar verdim. "Ne yazsam?" sorusuna bile çözüm olabilirler.
Tom Monahan
(Communication Arts'ta yazıyor, aynı zamanda ABD'nin en iyi ajanslarından birinin yaratıcı yönetmeni):
Önemli olan beynin derin bir biçimde işlemesini önlemek. Niteliğe ulaşabilmek için öncelikle niceliğe yönelmek gerekir.
Saatte 100 mil hızla düşünme tekniği: Üç dakikanızı ayırıp aklınıza gelen her fikri birer post-it'e yazıp bir pot-it zinciri oluşturun. Sonra bu fikirler içinde en iyi ve mantıklı olanı seçip çöpe atın. Aynı şeyi tekrar yapın. Böylelikle beyninizdeki sınırlamaları kaldırmış olur ve nitelikli fikre ulaşabilirsiniz.
180 derece düşünme numarası: Bir ürünü satmanın en kötü yollarını düşünün. Örneğin bu şampuanı kullanırsanız saçlarınız dökülecek gibi bir sürü berbat fikir üretin. Bu berbat fikirlere daldığınızda gerçekten ilginç ve taze bakış açıları üreteceksinizdir.
Taze fikirler üretebilmenin belki de en iyi yolu onların peşinden koşmamaktan geçer: Önce soruna bir uğrayın, sonra bir süreliğine uzaklaşın. Sorunu çözmek için saatler boyu uğraşmayın. Fikirler üretin, bu fikirlerin berbat olduğunu söyleyen iç sesinizi bastırın. Sonra bunları bırakıp uzun bir kahve molası verin veya güzel bir sergiyi ziyaret edin. Bırakın siz proje üzerinde etkin bir biçimde düşünmüyorken, zihniniz kötü fikirleri işlemden geçirsin.
Aptal olmaya cesaret edin. Nicelik niteliği doğurur. Aptalca olmasından korktuğunuz için sakın ha fikirlerini elemeyin. Fikriniz gerçekten kötü olabilir; yine de kötü bir fikir sıklıkla, daha iyi bir fikre ulaşmak için gereken ilhamı sağlayacaktır.
Julia Cameron ise “the artist's way” adlı kitabında güne aklınıza gelen kelimelerle üç sayfa doldurarak başlamanızı öneriyor. Bu yöntemin amacı yaratıcı süreci haşat eden zihinsel çöplerden kurtulmak.
"Bir şekilde ne kadar berbat olsalar da ilk fikirleri üretmeniz çok işinize yarar. Kalemi kağıdın üzerinde gezdirmeye başladıkça, başaramayacağınıza dair evhamınız ortadan kaybolur. Şimdi kendinize acımayı bırakın ve saçma sapan bir şeyler karalamaya başlayın derhal."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder