20 Kasım 2013

Şarap aşkına Toskana turu 1: San Gimignano ve Chianti Classico

İtalya'nın şehirleri arasında tren ile seyahat etmek oldukça kolay ve pratik. Hızlı tren tercih ederseniz, çok ekonomik değil, ama uçaktan daha lüks ve şehir merkezindeki tren istasyonundan binip yine şehir merkezine indiğiniz için, havaalanına git, havaalanından şehir merkezine dön, uçak kalkmadan bir saat önce orada ol, valiz bekle gibi prosedürleri olmadığı için uçaktan çok daha hızlı. 

Gelgelelim niyetiniz Toskana'yı gezmek ise, tren işe yaramıyor, arabaya ihtiyacınız var. 


Araba kiralayıp, harita ile cebelleşip, doğru yöne mi gidiyoruz diye endişelenmek bize göre olmadığından, tercihimizi Toskana turuna katılmaktan yana yapıyoruz ve sabah 8:00'de istasyonun önünde, My Tours ekibini buluyoruz. Hemen orada kaydımızı ve ödememizi yapıp, yola çıkıyoruz.




İlk durağımız San Gimignano. Burası, Sienna iline bağlı bir Ortaçağ kasabası. UNESCO dünya mirasları listesinde ve koruması altında. Surlarla çevrili kasabaya hiç bir araç giremediğinden, kasabanın dışındaki otoparkta otobüsümüzden inip, kasabaya kadar yürüyoruz. 






San Gimignano, madeni, seramiği ve beyaz şarabı ile meşhur, hatta zamanında ekonomik güçleri nedeniyle, askeri bakımdan da böylesine küçük bir kasaba için fazlasıyla güçlü bir hale gelerek, Floransa'ya kafa tutmuşlar. Kuleler o zamanlar güç sembolüymüş, en güçlü olanın kulesi en yüksek olurmuş. Bu yüzden birbiri ile güç savaşı içinde olan aileler, birbirlerinin kulelerine saldırıp yıkarlarmış. 


Bu güç savaşlarından geriye pek az kule kalmış olmasına rağmen, diğer her şey korunmuş. Etrafta son model fotoğraf makineleri ile gezinen turistler olmasa,  San Gimignano'da kendinizi pekala zaman yolculuğu yapmış gibi hissedebilirsiniz. 










Ana caddesi el yapımı ürünler satan mağazalar ve restoranlarla doluyken,  dış surlarına doğru ilerlediğinizde Toskana vadisine tepeden bir bakış atabiliyorsunuz.






Ayrılma vakti yaklaşırken, kasabadaki en yeni tarihli ve ama yine çok cazip bir şey dikkatimizi çekiyor: Galleri Gagliardi. 






Galerinin içinde sergilenen her  tabloya, her heykele sahip olmak istiyorum, hepsi o kadar orijinal ki... En favorilerim, çöpe atılan eşyalardan yapılan benim boyumdaki heykeller ile kapının önündeki turuncu yaratık oluyor.


Kelimenin tam manası ile aşık olduğumuz kasaba ile vedalaşarak, ikinci durağımız olan Chianti'de bulunan şarap şatosuna doğru yola çıkıyoruz. 


Yolda geçen sürede rehberimizden, bu bölgede aynı zamanda zeytinyağı da üretildiğini, ama iklim koşulları çok elverişli olmadığı için zeytinin çoğunlukla Napoli bölgesinden getirilerek burada zeytinyağına dönüştürüldüğünü ve İtalyan üzüm çeşitlerini dinliyoruz.


Poggio Amorelli'den içeri girdiğimizde, oldukça hoş ve şık, süper İtalyanca ve Fransızca konuşan şarapçımız karşılıyor bizi. Şarabın nasıl üretildiği hakkında kısa bir bilgilendirme yapıyor. (Sürekli konuştuğu için fotoğraflarda, gerçekte olduğu kadar yakışıklı çıkmamasını mazur görünüz.)






Tadım odasında İtalyan şarküterileri ile ilk şarabımızı, makarna ile ikinci şarabımızı ve son olarak kurabiye ile tatlı şarabımızı tadıyoruz.

Tabii ki tadım ve eğitim bittikten sonra, Türkiye'ye götürmek üzere şişe şişe şarap alıyoruz. Beni en çok şaşırtanlar balzamik soslar oluyor; çünkü onlar da aynen şaraplar gibi 5-10-25 yıllık olarak satılıyorlar.



Sizi şarap bilgilerini ardarda sıralayarak boğmayayım. Yeterince tarih dersi gibi oldu bu yazı zaten. Ama havalı ve yeri gelince kazıklanmaktan önleyecek kısa bir özeti birkaç cümlede geçebilirim.

- İtalya'da nereye giderseniz gidin, her menüde "chianti" isimli şaraptan bulabilirsiniz. Chianti bir marka değil, bir şarap türü. Şiraz, cabarnet gibi...

- Chianti, sangioveta denilen üzümden yapılıyor.

- Chianti classico ile Chianti arasında fark var. Chianti classico olabilmesi için şarabın en az %90'ında sangioveta üzümü kullanılması gerekiyor. Kalan %10'u da yine sangioveta olabileceği gibi, başka tür üzümler de kullanılabiliyor. Chianti classico üreticileri, birbirleri arasındaki tat farkını temel olarak bu %10'luk oynama payı ile sağlıyorlar.

- Chianti ile Chianti Classico arasında fiyat farkı var. Peki Chianti Classico olduğunu nasıl anlayacaksınız? Yukarıdaki fotoğraftaki horozlu amblem sadece chainti classico şişelerinde bulunabiliyor. Şişede bu işaret varsa, emin olabilirsiniz ki o şarap Chianti Classico.

Evet, artık horoz amblemli bir şişe gördüğünüzde "Aa bu %90'ı sangioveta üzümünden yapılmış bir Chianti Classico" şeklinde hava atabilirsiniz. :)))



Şarapla kalın! 

Dip Not: 

Avrupa'da bu sarap için şöyle denir:

- abi üzerinde "chianti" yazıyorsa istediğini al, fark etmez; her zaman beğeneceksin.

altı yıldan beri alıyorum, içiyorum. bir kere de "olmamış bu" demedim. içiniz, içiriniz.


3 yorum:

Moonlight dedi ki...

Merhaba;

Bayram tatilinde İtalya'daydık ve aynı turla aynı geziyi biz de yapmıştık, iki kız olarak şarap uzmanının fotoğrafının gerçekte olduğu yakışıklılığını kesinlikle göstermediğine dair hemfikiriz :)) Sirke sevmeyen benim, tadılan 20yıllık sirkeyi ne kadar sevsem de fiyatı yüksekti, ancak kokulu muhteşem zeytinyağını almadan geçememiştik.

sebuş dedi ki...

"Chianti Classico" bundan böyle şişelerin üzerinde bu yazı aracanak:) hıı hava atmakta atlanmayacak! anne kız gezi notları bitmedi hala sanırım.. olsun senin yazılarınla dünyayı dolaşması çok zevkli:)

zillosh dedi ki...

Moonlight,
Yaşasınnn acaba ben şarapların etkisiyle, adamı abarttım mi diye düşünmeye başlamıştım. :) Ben dayanamayıp aldım balsamikten ama kullanmaya kıyamıyorum sanırım 50 yıllık olacak bekleye bekleye :)))

Sebuş,
Aynen şekerim havasından da eksik kalmayız :)

Pinterest'im

Instagram'ım