30 Aralık 2013

Eyvaaaah, bir anda bi anda hoşçakal 2013!

Durup geçmişe bakmak, gelecek için plan yapıp hayal kurmak için en doğru zaman. Yeni yıl arifesi...

Değişiklikler, denemeler, sallantılar, yeni adımlar derken karmaşık ve dolu dolu geçen bir sene oldu 2013. Hem benim açımdan kişisel olarak, hem de ülkede olup bitenler bakımından...




Geçtiğimiz yaklaşık beş yılı hiç boş geçmedim. Her yıl hayatıma yeni bir şeyler ekledim, bir şeyleri bozdum, yerine yenisini koydum, yeni başlangıçlar yaptım, gerçekten sık seyahat ettim, çok okudum, çok yazdım... Yılın sonuna geldiğimde ve durup bütün bir seneye baktığımda "Ne ki yani, işte bir önceki yılın aynısı." demedim, "Vay be neler oldu hayatımda bu yıl!" dedim gururla.

2013 yılının kahramanı olarak bir olayı seçmem gerekirse, o kesinlikle iş değiştirmem oldu. Sancılı, sıkıntılı bir süreçti, ama şimdi durup baktığım zaman ne kadar isabetli olduğunu görüyorum. Egolar ve komplekslerle değil, yöneticilik kabiliyeti ile idare edilen bir ofiste çalışmanın - kabul etmem lazım ki malesef bizim ülkemizde az bulunur bir şey bu - ne kadar farklı olabileceğini ve saygınlık kazanmanın "patron" sıfatı ile değil, sergilenen tavır ile olduğunu öğrendim. Altı ay kadar kısa bir sürede, hukuki bilgi sandığıma, geçtiğimiz bir yılda eklediğimin birkaç katı şey eklenmesi de tabii ki bu yılın benim açımdan büyük kazançlarından biriydi.



Bu arada Bolonya'ya, Londra'ya, Kaş'a, Adrasan'a, Karaburun'a, Ankara'ya, Milano'ya, Pisa'ya, Floransa'ya, Siena'ya, Pompei'ye, Napoli'ye, San Gimignano, Roma'ya ve tabii birkaç kere Adana'ya gittim. 2014'te çıkmayı planladığım seyahatlerim için biletler aldım.

Edebi boyutta değil ama yazmaya devam ettim, Mushaboom8'e son birkaç yıldır yazdığımdan daha sık yazdım. Yepyeni hobilere merak saldım. Su altı dünyası ile tanıştım, bir yıldızlı dalgıç oldum; fotoğraf makinesi aldım, kursa başladım.

Ailemle, arkadaşlarımla ve sevgilimle birlikte bol bol vakit geçirdim. Üstelik de öyle laf olsun diye yan yana durulan zaman dilimleri olmadı bunlar, gerçekten iletişim kurduk, birlikte bir şeyler yaptık.

Hayatımda en çok bağımsız film izlediğim sene muhtemelen bu sene oldu. Bunda şüphesiz Lale Kart'ım kadar, Mr. Feelgood'un da payı vardı. Aynı şekilde daha önce hiç, bir sene içinde bu kadar çok tiyatroya da gitmemiştim.



Yaptıklarım kadar yapamadıklarım da oldu: Darmadağınık bir evde yaşadım, zaman planlamasını hala öğrenemedim, bir uyku düzeni tutturamadım, yüksek lisanstaki tez / proje konumu seçemedim, arzuladığım kadar kitap okuyamadım, spora başlayamadım....

"Günlerim dolu dolu geçsin, hiçbir şeyden eksik kalmayayım", derken, yorgunluğun zirvesini de vücudumun dayanma sınırlarını da zorladım. Şiş gözlerle bitik vaziyette ortalıkta dolandığım gün sayısı hiç de az değil hani...

Özetle 2013'e çok şey sığdırdım ama bu yıl da dengemi bulamadım. Yeni yılda denge ve düzen peşinde olmak istiyorum. Dağınık olarak attığım adımları ve şimdiye kadar yaptıklarımı, daha düzenli ve daha sistematik biçimde yapmaya devam etmek ve geliştirmek istiyorum.

Oturdum 2014 yılında yapılacaklar listesi hazırladım. Ne kadarına yetişebilirim bilmiyorum; ama listemde kariyer, hobi ve arınma başlıkları altına ayrılmış tam 24 madde var.

Umuyorum ki, 2014'ü kapatırken, hala aynı şevk ve huzurla aynı ofiste çalışmaya devam ediyor, yüksek lisans proje / tez konumu seçmiş üzerinde çalışıyor, çok daha iyi fotoğraflar çekiyor, yoga yapıyor, sağlıklı besleniyor, ailemle, sevgilimle ve harika arkadaşlarımla şimdiki kadar çok şey paylaşmaya devam edebiliyor olurum. Ayrıca 2014 biterken biraz para biriktirmiş, en az beş kere daha dalmış, Mushaboom8'e her hafta üç yazı yazmış, İstanbul'u köşe bucak semt semt gezmiş, haftada en az iki kere mutfağa girip yeni tarifler denemiş, en az altı kere seyahate çıkmış, chucha boutique üzerinden dolaplara sığdıramadığım kıyafetlerimi yeni sahiplerine kavuşturarak arınmış, en az 20 hukuk dışı kitap okumuş, bütün kağıt ıvır zıvırlarımı ve eski fotoğraflarımı ayıklamış olurum. 

Hedeflerim bu kadar basit, hiçbiri atla deve değil, gerektiği kadar planlı olursam yapılabilecek şeyler.

Yıllık izin limitli gün olduğundan tatil istikametleri konusunda uçamıyorum. Bu sene gitmeyi planladığım istikametler: New York, Mardin, Midyat, Adıyaman - Nemrut, yeniden Berlin, Opener Festival sebebiyle Gydonia, Krakow, Varşova, Lviv, Kabak Koyu ve Datça. 


Bir de şu flash mob gibi, insanı duygulandıracak kadar harika düşünülmüş süprizlerle yolumun bol bol kesişmesini diliyorum.




Yazının bu kısmına kadar yorulmadan okuyanlar, yılı kapatırken, size de sormak istediğim bir kaç şey var. Yorum veya mail olarak cevap verirseniz, merakımı gidererek bana şahane bir yılbaşı hediyesi de vermiş olursunuz. (Adsız olarak yorum bırakmak da serbest! :) ) 

1) Mushaboom8'e en sık hangi saatlerinde yolunuzu düşürüyorsunuz? Sabah uyanınca mı açıyorsunuz, ofiste molaya ihtiyaç duyunca mı, akşam evde canınız sıkılınca mı?  

2) Abartı yükleme mi yapıyorum, yoksa gereğinden az mı yazıyorum karar veremiyorum. Yazasım gelen konu bol, ama bunu kestiremiyorum. Yeni yılda iki günde bir yazı gibi planlıyorum, nasıl?

3) Yazılarım gerçekten gereğinden uzun mu diye düşünüyorum bazen. Ne dersiniz?

4) Pek çok konuda yazıyorum. Mekanlar, film, seyahatlerim, kitaplar, hissettiklerim, ilişkiler... Bazen de aynı yazıda birbirinden alakasız şeyleri birbirine bağlıyorum. Bu okumayı zorlaştırıyor mu, ilk sorum bu. İkincisi de en çok hangilerini seviyorsunuz, en az hangilerini?



Hep ben ben ben bir yazı oldu bu, malum benim yıl sonu kapanışım bu.
Aynısını siz de yapın.

Kendinize yalnız kalacağınız boş bir zaman yaratın.

İçinize dönüşünüzü ne kolaylaştırıyorsa hepsini hazır edin, sigara, mum ışığı, bir kadeh içki, kahve, sevdiğiniz müzikler gibi...

Bilgisayarınızın başına kurulun veya elinize bir kağıt kalem alın.

Cümlelerin bozuk olmasına aldırmayın, kendinize dürüst olarak, bu yıl biterken 2014'e başlarken ne durumda olduğunuzu yazın. Hayallerinizi ve planlarınızı değil, bu gününüz yazın. Nelere sahipsiniz, nasıl bir hayat yaşıyorsunuz, işteki pozisyonunuz ne, ne kadar sevdiğiniz bir iş yapıyorsunuz, iş dışındaki zamanlarınızı nasıl harcıyorsunuz, dış görünüşünüzden ne kadar memnunsunuz, hayatınızdaki neleri seviyorsunuz, neleri sevmiyorsunuz...

Sonra da önümüzdeki bir senede yapmak istediklerinizi yazmaya başlayın. 2014'te neleri başarırsanız bu yılı iyi bir yıl olarak kabul edeceksiniz? Kariyeriniz ve özel hayatınızla ilgili neler planlıyorsunuz? Bu yıl yapmaya başlamak ve yapmaktan vazgeçmek istediğiniz şeyler ne? Nerelere seyahate çıkmak istiyorsunuz? Boş zamanlarınızda yapmak istediğiniz şeyler ne?...

Benim gibi canınız istediği anda geriye dönüp bakabileceğiniz bir blogunuz yoksa, bu yazdığınız şeyi kaybedebilirsiniz. Yazık olur, en güzeli futureme üzerinden yazdıklarınızı kendinize mail atın, mesela 28 Aralık 2014'te size mail olarak gelmesini planlayın.

2014 biterken, bunları tekrar okumak, özellikle de bir önceki yıldan daha iyi bir durumdaysanız ve listedekilerden en azından birkaçını yapabilmişseniz, kendiniz ile gurur duyacak ve bir sonraki yıla çok daha şevkli bir başlangıç yapacaksınız.

2013 yılından en sevdiğim 10 fotoğrafım ile de bu yılki son blog yazımı kapatıyorum:























İyi yıllar! :)

Dip Not: Başlık da bu yıl kesinlikle en sevdiğim videolardan biri olan hortum gören teyze ilhamlıdır:

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Hayata karşı ne zaman şevkim azalsa,canım sıkılsa senin blogundayım.Daha önce okuduğum yazılarını sıkılmadan okuyup , sonra tekrar kendi hayatıma dönüyorum.

İki günde bir yazı fikri şahane ,seni okumaya doyamayanlardanım.Hayata karşı duruşunu belli ettiğin yazılar en sevdiklerim .İstanbulda da yaşamamam sebebiyle herhalde en az mekan yazılarını seviyorum.

Sen hep yaz Sezen.
Çok uzun bir yorum oldu sanırım :)
Beyza

sebuş dedi ki...

Sezencim diyorum çünki seni çok sevdim.. bu yıl tanıdım seni ve umarım gerçekte de tanışma fırsatımız olur, gördüğün gibi buranın müdavimlerinden oldum, en çok hangi yazılarını seviyorum benim öyle bi ayrımım yok, neşe dolu bol gezmeli yemeli içmeli yazılarının dışında ev hali yazıların dağınıklığın yeni tatlar denemen ve bunları paylaştığın yazıları dahi okumak zevkli:)
Birbirinden alakasız şeyler yazıyor olman da renk katıyor buraya, tek tip konuya bağlı kalınmaması daha heyecan verici, bugün sezen yazısında neden bahsediyor olacak acaba? diye merakla okuyorsun.. sonuna nereye bağlayacağı ise muamma derken hopp bi bakmışsın ki toparlanmış son cümlede yazı:)
Seni her adımında takdir ediyor, başarıların daim olsun, artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin diyorum:))MUTLU YILLAR

Deniz Evin dedi ki...

Sezeeennn canım bana kalırsa her gün yaz uzun uzun yaz okurken çok keyifleniyorum çünkü :) Mardin-Midyat'a gideceğin zaman haberim olsun seni keyifle gezdiririm bize çok yakın çünkü :) Yeni yılda daha çok anı biriktirmemiz umuduyla öperim çokk mutlu yıllar! :)

Adsız dedi ki...

konu çeşitliliğinizi (çeşitliliğini- sen demeyi isterim)seviyorum. her telden her konudan yazı yazın, sık sık yazın. ben hiç sıkılmıyorum yazılarınızı okurken kısa yada uzun fark etmiyor. diliniz çok akıcı. boş vakit bulursam ofiste çalışırken sizi okuyorum ben. iyi yıllar.sema

Adsız dedi ki...

Bazen sabah uyanır uyanmaz bazen bebeğim öğle uykusuna yatınca bazen gece her aklıma geldiğinde okuyorum.Yeni yazı yoksa yenisini bekliyorum heyecanla.Konu farketmiyor çünkü anlatım tarzını seviyorum ama seyahat yazılarına bayılıyorum.

Adsız dedi ki...

blogu acip da yeni yazini
gormek, tvde sevdigim bir filme denk gelmek gibi. zamansiz olmasi, uzun olmasi, icerigi onemli degil. ozgunlugu ve heyecani her turlu okunur kiliyor.
serap

Adsız dedi ki...

sıradan cevaplıyorum:)

ben;

1) aksamları okuyorum..cunku isten eve geldiğimde kendime ayırdığım zaman içinde bloglara goz gezdirmek ve okumak var.
2)cok fazla post olduğunu düşünmüyorum.hele ki artık bloglar twitter - instagramla yarışırken gayet ideal bir oranda yazıyorsun.
3)okumayı severim..icegigi beni yakalamışsa uzun yada kısa olması önemli değil.
4)okurken aynı zamanda bilmediğim bir konuyu-görmediğim bir yeri yada yapmayı planladığım bir seyi öncesinde okuyup deneyimlerini öğrenmek hoşuma gidiyor.

hayatı gerçek anlamda "zor" olan insanlardan biriyim ben...ve yaşım itibariyle de artık bir seyleri değiştirmenin zor belki de imkansıza yaklaştığını düşünüyorum.
senin hayata olan bağını,enerjini,dolu dolu yasamak için olan cabanı okudukça kendime kızıyorum:)

sevgiler
mine

blanche dedi ki...

genelde akşam okuyorum. Daha bile çok yazsan kimsenin ses çıkaracağını sanmam, mutsuz olduğumda kimseye tam anlatamadığımda direkt senin yazılarından birini okuyup iyileşiyorum, çok mutlu ol ve hep yaz :)

Adsız dedi ki...

Sabah işe geldigimde ilk yaptıgım varsa senin yeni postlarını okumak. O kadar guzel bir uslupla anlatıyorsun ki yazını okuduktan sonra içime bir sevk doguyor, cok daha sakin bir hayat yasamama ragmen bana da umut veriyorsun.Benim en favorilerim gezi yazıların ve herseyi karıstırıp ortaya doktuklerin. İyi ki yazıyorsun, bi dergi cıkarıp sadece sen yazsan cektirmeden alırım her daim:)Mutlu yıllar.

Adsız dedi ki...

Sabah işe geldiğimde okuyorum.Yazılarını uzun bulmuyorum.Okurların ne sevip ne sevmediğini düşünmeden yazdığın gibi yazmaya devam et çünkü sonuçta seni böyle sevdik.İçtenliğini seviyorum.

Ben de eczacıyım ve anneni tanıyorum.Alev Hanımı fotolarda görmek çok hoşuma gidiyor.Senin yanında daha mutlu ve rahat görünüyor:)

Sevgiler..

B;)

S dedi ki...

her nasıl olmuşsa bu yazıyı atlamışım ve şimdi okuyorum. ben de adanalıyım ve bir sürü ortak arkadaşımız var. blogunu ilk keşfetmem de bu yolla oldu sanırım, ama her nasıl olduysa, yazmaya başladığından beri okuyorum. 2006'dan beri blog yazıyordum, 2013 yılında, hayatımda çok fazla değişiklik olunca, bir de üstüne işimin ciddiyeti artık blogu kaldırmayınca, ani bir kararla yazdıklarımı arşivleyip, sonrasında da blogumu kapattım. birgün belki geri açarım. bilmiyorum. içimdeki yazma dürtümü de, sadece kendimin bildiği bir blogla gideriyorum.

seni başlarda biraz gıcık olarak, biraz yapmacık bularak, önyargılarla okuyordum. sonra sonra, bu süreç yerini, seni çok beğendiğim, her yazdığını keyifle okuduğum, kendimden bir şeyler bulduğum, seni kendime yakın hissettiğim bir döneme bıraktı. hala da oradayım :) çok fazla yorum yazmıyorum evet, ancak çok fazla okuyorum seni. ve bu blog gerçekten de benim için fazla keyifli ve güzel. üstelik de, başından beri okuduğum için, kendini ne kadar geliştirdiğini (yazmak anlamında), ne kadar büyüdüğünü ve güzelleştiğini de çok güzel gözlemleme şansım oldu.

çok yakın yerlerde çalışıp, çok yakın yerlerde oturuyoruz. o sebeple arada görüyorum da seni, uzaktan sana bakıp, gülümsediğim doğrudur.

yine gereksiz uzattım ^.^ sorulara geçiyorum.

1* ben sabahları, işe gelince, çalışmaya başlamadan, yeşil çayım eşliğinde seni okumayı seviyorum

2* tadında yazdığını düşünüyorum. ne kendini çok özletiyorsun, ne de aşırı bir yükleme yapıyorsun. bence 2 günde bir yazı çok ideal

3* ben bitmesin isteyerek okuyorum :)

4* ben en çok mekan yazılarını seviyorum. keşiflerini. sonra da ilişkiler hakkında yazdıklarını. sanırım en az sevdiklerim kitaplar hakkında yazdıkların. okuduğun kitapları gerçekten de pek sevemiyorum. alakasız şeyleri birbirine bağlayışın da çok güzel bence.

bu uzun yoruma burada bir son veriyor ve geç de olsa istediklerinin olduğu bir yıl diliyorum ^.^

sera dedi ki...

slm
bi cimcik güzel şeyy...:)
gerçekten keyif alarak okuyorum yazılarını.. bana enerji veriyorsun.
insan okuyunca seni gaza geliyor. şahsen ben geliyorum. ben de bu yıl baya bi gezmek istiyorum. alıp çantamı çıkasım var! yeni yıl farklı farklı farklı şeyler istetiyo! bakalım! umarım bu yıl hepimiz için farklı heycanlar getirir.. mutlu yıllar.

zillosh dedi ki...

Her konuda atıp tutan bilmiş bilmiş yazan ben, bu yorumlar karşısında ne kadar sevindiğimi ifade edemiyorum, eksik kalıyor. Bu nasıl bir şey biliyor musunuz, dağ başında bir ev alıp, o eve özenip zaman harcayıp, sonra bir gün o evin aslında değerli bir bölge olduğunu keşfetmek gibi.

Çok ama çok teşekkür ediyorum, hepinize ayrı ayrı. Pek hoşlanmadığım kış günlerinde resmen içimi açtınız, günümü şenlendirdiniz.

Beyzacım,
Yorumun benim için bir hayalin gerçek olması tadında, çünkü blogun adı da "biz doz minik güzel şey" malum bu blog ile ilgili en büyük hayalim birilerine bir şeyler hakkında şevk vermekti. Çok teşekkür ederim, güzel yorumun için. İstanbul malum hayatımın çoğunu kaplıyor, ama dengeli olmalarına dikkat edeceğim. Öperim.


Sebuşcum,

Di mi insan bazen hiç tanışmadan bile kendisini yakın hissedebiliyormuş. Umarım bu sene içinde birlikte bir sohbet etmeye fırsat bulabiliriz de, seninle bir de gezmeli tozmalı yazı konar buraya.

Denizcim,
Aaaa! Mayısın son haftası gibi planlıyorum! :))) Tarihlerim belli olunca sana haber uçuracağım o halde... Yeni yılın süpersonik olması dileklerimle...

Sevgili Sema,
"Sen"i ben de tercih ederim, çok teşekkür ediyorum. En güzelinden bir yıl diliyorum.

Sevgili Adsız,
Benim de galiba yazmaktan en çok keyif aldıklarım seyahat yazıları, ama onların pek takipçisi yok sanıyordum, mutlu oldum. Mis kokulu, mini ayaklı bebişe de sana da kocaman sevgiler, güzel bir sene olsun!

Sevgili Serap,
Hayatımda bu bloga dair duyduğum en güzel şeylerden biri oldu bu!! Çok ama çok ama çok teşekkür ederim. :*

Sevgili Mine,
Hayatım hiç bir zaman zor olmadı, ama dürüst olmak gerekirse benim onu zorlaştırdığım, kaybolduğum, saçmaladığım dönemler oldu. Kayıp bir genç olabilirdim, ucundan döndüm. Hayatı daha dolu yaşamak olayına bir ucundan başlayınca, sonra önünü alamıyorsun. Bir adım yetecek, inan bana! :) Sevgiler

Blanche,
Ahh mutsuz olma hiç ama yolun hep düşsün buralara :)

Sevgili B,
Aaa, evet genellikle birbirimize çok iyi geliyoruz annemle. Birlikteyken daha keyifli ve huzurluyuz galiba. Çok teşekkür ederim, içtenliğimin bozulduğunu hissederseniz, beni silkeleyip kendime getirmeyi nolur unutmayın. Sevgiler :)

Missipisim,

Tabii ki biliyorum ortak arkadaşlarımızı ve Adana ortak kökenimizi, ama bana gıcık olduğunu inan bilmiyordum :)) Her zaman yazılarımı renklendiren dokunuşlar yaptın altlarına, hep güzel örneklerin, hep güzel bakış açıların oldu. Keşke kapatmasaydın blogunu demek istiyorum, ama diğer yandan da seni çok iyi anlıyorum.

Ayrıca çok teşekkür ederim, çok mutlu ettin beni. Ama bir daha uzaktan gülümseme, yakalarım, el sallama talep ediyorum!* :)

Çok talepkar oldum ama bir de merakım kabardı, bana okuyup çok sevdiğin bir iki kitap tasiye eder misin?

Öperim çok!

Sera,
Haha o zaman en bol seyahatlisinden bir sene olsun! :))

Adsız dedi ki...

Merhba Sezen

Yazılarını fırsat buldukça okuyorum
en son 3 ay önce okumuştum bu gece devamnı okuyorum .
Çünkü 6 aylık ve çeşitli sağlık sorunları olan bir bebeğim var.
Yoksa hergün okurdum blogunu

Her konuda yaz ne olursa ben okurum,
çünkü bebekgelişimi sağlık ekgıda.
Vs dışında birtek seni okuyorum yazdığın her konu benim için özel

İster uzun ister kısa yazsen içinden nasıl geliyorsa
öyle yaz

Ne kadar sürde bir yazacağın da sen bilirsin ben nasılsa toptan okuyorum:)


Sen benim küçükken hep hayalini kurduğum hayatı yaşıyorsun bekar ve sevgilisi olan avukat kendi evi olan dünyayı gezen bir kadın olmak isterdim.

Evli çocuklu ve evkadını bakkala bile zor giden bir kadın oldum

Adsız dedi ki...

Size seçtiğiniz herhangi bir ülkede, kişisel iş başlatmak için herhangi bir miktar kredi yeteneğine sahiptir, bu nedenle herhangi bir ülkeye seyahat için vize gerekirse, lütfen bu e-postayı başvurun: visaagency040@gmail.com ya da bir kredi ihtiyacınız varsa başlamak için finance_institute2015@outlook.com: kişisel şirket kadar lütfen bu e-postayı temas

Firmamız bu bilgi feryat uzmanlaşmış.
(1) denizaşırı seyahat için vize veriyoruz.
(2) Biz bireye% 2 faiz oranıyla kredi, kişisel iş başlatmak için vermek.
(3) kara mallarını sigorta.
(4) ev mallarını sigorta.
(5) oluşturmak ve aylık taksit ödeyerek bireysel ucuz miktarda dışarı satış.

Aylık taksit ödeyerek ev veya herhangi bir mülk satın almak isterseniz, firmamız en almak bir yeteneğine sahiptir
seçtiğiniz herhangi bir süre ve herhangi bir sorun olmadan seçtiğiniz herhangi bir ülke.

Pinterest'im

Instagram'ım