istanbul'daki 3günden kısa kısa...

Hep yaşadığımız şehirde her şeyi erteleriz ya, "Amaan hep burdayım nasıl olsa yaparım" diye diye, bu sefer İstanbul'a sadece bir kaç günlüğüne geldiğim için upuzun bir yapılacaklar listesi çıkartıp sağa sola koşturmaya başladım.

Adana'dan İstanbul'a bu şekilde geldim. Neyse ki "Çok eşyam var." diye sızlandığımda beni havaalanından alıp eve bırakacak erkekler tanıyorum. Yoksa bunlarla Havaş + Taksi yaptığımı düşünemiyorum!!

Soluğu Taksim'de aldım. Özlenen arkadaşlarla kavuşmaca, Peyote'de sohbet muhabbet, Pi Lounge'ta bir sveta yuvarlayıp dans etmece...

Tempo24'teki yazılarımı özleyenler için müjdemi isterim; Tempo24, T24 olarak yeniden yayın hayatına başlayacak çok kısa zamanda. Üstelik bu sefer Sıraselviler'de minicik ama çok keyifli bir terası olan ofisten... Oraya da bir ziyaret yaptım. Terası "Sezen'in bahçesinde çay saati" etkinlikleriyle ele geçirme planlarım için ilk girişimimi yaptım.

Özsüt'ten "Sakızlı Trio" mutlaka tatmalısınız. Pasta sevmeyenler, kremalı şeyleri ağır bulanlar için ideal seçim. Muhallebinin pasta olmuşu gibi. Hafif ve lezzetli!


Blogumu okuyanların pekala bildiği üzere, laptop'um vefat etmişti kısa bir süre önce. Yeniden diriltme operasyonları için para harcamamak konusunda da inatçıydım. Çünkü zaten kendisini alırken ödediğim kadar bir parayı iki senedir zırt pırt bozulunca tamir ücreti olarak ödemiştim. Ancak bu aralar yeni bir lap-top seçmeye, piyasa fiyat araştırması yapmaya filan ne vaktim, ne halim vardı. O yüzden bir bilene "Dizüstü masaüstü fark yapmaz, bana beni uğraştırmayacak, mümkün olan en ucuz fiyata mal olacak, hafızası büyükçe bir bilgisayar lazım" demiştim.

Ben laptop beğenene kadarki geçici çözümü "geçici olmayacak kadar" çok beğendim.
Eski hantal kasalar tarihe karışıyormuş, piyasaya henüz sürülmüş bu yeni kasalar bir kitap boyutunda! Harici hard-disk taşır gibi bilgisayarınızın kasasını taşıyıp, başka bir ekrana monte edebilirsiniz.


Böylece evimde kendime bir de yazı köşesi oluşturmuş oldum. Bu blog post.ları da dahil olmak üzere bütün yazılarımı bu köşeden yazacağım artık:
Bütün bunların arasında ESN ile de tanışmış oldum. Galata'daki müthiş lokasyonu ve tanıştığım kadarıyla çok keyifli olan ekibiyle İstanbul'a döner dönmez bir parçası olacağım etkinlik için çalışmaya başlayacağım. Heyecan verici! Daha detaylı bilgiyi daha sonra mutlaka iletirim size de.Ve gidiş için prosedürsel işlemlerimi tamamladım, pasaportumu konsolosluktan aldım, doğrudan Atina'ya gitmekten de vazgeçip önce bir Selanik'e uğramaya karar verdim. Otobüsle gidiyorum. Bol kitap, bol müzik, bol uyku stoklamak lazım yolculuk için.


Süslü erkeklerden hiç hoşlanmam ben. Kolye takmasın, saçlarını kuaförde şekillendirmesin isterim. Ama göğüste piercing seksi ve eğlenceli bir şeymiş. Onu da bütün bu koşturmacamın arasında fark ettim! =))


Hala Adana'dan getirdiğim valizleri boşaltmadımi, yarınki valizlerimi hazırlamadım, must-see listeleri çıkartmadım!! Üstelik kronik mide bulantım yüzünden içtiğim ilaç da çılgın bir şekilde uyku getiriyor. Uykusuz ben bütün günümü uyuyarak geçirdim, hala da uykum var.