15 Temmuz 2010

Çingene ruhlu? Huzursuz? Gezgin?



Sanırım bu günlerde enerjimi "her şeyi istemek" ile tüketiyorum. Her saat başı ağzımdan çıkan, "istiyorum"diye biten bir cümle yakalıyorum. Bu güzel bir şey, yeniden hayal kurma, daha fazlasını arzulama ruh haline girdiğimi gösterir ki, benim en verimli olduğum ruh halim budur. İstediğim şeylerin mantıklı veya imkanlı olmasına bile gerek yoktur üstelik, herhangi bir şeyi istiyor olmak beni uyuşukluktan uzak tutuyor.

Mesela yukarıdaki adamı bulmak istiyorum. O da aynen böyle bana bakıp gülümsesin istiyorum. Birlikte de şu 10 oda ve 10 salonlu 1000 metrekarelik evde yaşayıp, tastamam 8 tane çocuk doğurmak istiyorum. Ev her zaman yeni pişmiş kek koksun, her akşam bir sürü misafirimiz olsun istiyorum. Sürekli seyahate çıkmak istiyorum. Ama hiç bir zaman sıkıcı bir yetişkin olmamak sürekli yaramazlık yapmak istiyorum. Nasıl olacaksa bütün bunlar sırasında hala çalışan bir kadın olmak istiyorum.

Adam Milano'da, ev 13.000.000 TL...
İsteklerimin hepsi bu kadar uçuk değil tabii, biraz daha makul olanlar üzerinde çalışıyorum. Bu aralar kayıplıklarım, koşturmacam da hep bu yüzden.

İyisi mi biz güzel bir şeyler okumaya devam edelim.
(Buket Uzuner'in Yolda'sından):


Elbette hepimiz farklıyız ve hepimizin yollarla ilişkisi değişiktir. Kimileri seyahatin kendisinden çok ona hazırlanmanın ve onun hayalini kurmanın heyecanını sever, kimileri için gidilen yerdeki eğlenceler ve aktiviteler yolun kendisinden daha önemlidir, kimileri de kımıldamaya üşenir, bütün hayatını aynı kasaba ve semtte tüketir, seyahat edenlerin harcadığı enerjiye neredeyse acıyarak bakar.

Fotoğraflardan ilki Satriolist'ten, en sonuncusu da Yvette Inufio'dan.
Günün şarkısı da bu aralar çok sık andığımız ve özlediğim günlerimizin vazgeçilmezi: Hey there delilah!

Bir de yalnızca gitmek eylemini sevenler vardır. Bunlar için seyahat ve yolun kendisi varılacak yerden, kavuşuylacak veya ayrılınacak kişilerden bile daha önemli asıl eylemdir. Bu tipler bir yere yerleşip kök salarlarsa sararır solar, kaybolur, yiterler. Çünkü yolculuk etmek bir çeşit bağımlılıktır. Sık sık uzun yollara giden, dolayısıyla yabancılarla tanışma olanağı bulan insanların sadelik, mütevazılık, hoşgörü ve mizah duyguları gelişir. Bunlara ister göçebe veya Çingene ruhlu, ister huzursuz veya gezgin diyelim, sonuçta varlıkları reddedilemez derecede gerçek ve yol güdüleri yaşamak kadar güçlüdür.

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım