İki gay aşkımdan biri şair ve yazar diğeri ressam! (18 yaş üstü içerik)

Daha önce bahsetmiştim Bahçeşehir Üniversitesi'nin kütüphanesine üye olduğumdan... Gece yarısına kadar açık olması ve çeşit bakımından geniş yelpazesiyle okumalarımı epey keyiflendirdi. 15 günde bir gidip üç kitap kapıveriyorum oradan. Kozyatağı- Taksim arası yolculuklarımda da vapur yerine otobüsü tercih etmeye başladım, çift katlı otobüslerin üst katı çok boş ve sessiz oluyor. Trafik filan umrum değil, takıyorum huzurlu müziklerimi kulağıma, açıyorum kitabımı, şu şehirde en keyifli yolculuk yapanlar arasında olduğuma bahse girerim.

Kütüphaneye ne zaman gitsem, Murathan Mungan'ın bir kitabını almadan duramıyorum. Bağımlısıyım adamın resmen, romanlarının ve şiirlerinin. Kendisiyle gay olduğu için dalga geçmeye çalışanlardan birine "Siz kendi sorunlarınıza bakın ben kendiminkini hallettim sizin gibi geceleri yalnız yatmıyorum" diyebildiği için yazdıkları kadar kendisine de bayılıyorum.




Gelelim diğer bayıldığım gay'e: Taner Ceylan.
Yukarıdaki de kendi portresi...
İnanılmaz bir yetenek, inanılmaz bir adam, dünyanın en büyük müzayede şirketi Sotheby'e işler yetiştiriyor, hatta Mart 2009'da resimlerinden biri Sotheby's in katologuna kapak oldu. New York'ta Türkiye'de olduğundan daha çok tanınıyor. Hatta "Yaşayan en pahalı Türk ressamı" olarak anılıyor. Ama burada çok az kişi Taner Ceylan ismine aşina.
Neden? Çünkü biz resimlerinin içeriği ve cinsel tercihleri yüzünden onu "ayıp" kategorisine sokuşturmuş, görmezlikten geliyoruz.






Değişik zamanlarda yapılmış röportajlarından parçalar:

- Pornografik ve erotik öğeleri kullanıyorum ancak sanat tarihinin birikimi ile yapıyorum bunu. Sanatı ve birikimimi üzerine ekliyorum. Böylece sırf pornografik olmamasına dikkat ediyorum.

- Ben biliyorum ki cinselliğin suçluluk duygusu ile alakası yok. Cinsellik tanrısal.

- Evet, libidom yüksek! Hayatımda cinsellik, dokunmak çok önemli. Kolay âşık olabiliyorum ve çok kolay kendimi teslim ediyorum. Erotizm benim için hayattaki itici tek güç. Bunun için de resimlerime yansıyor. Tabii gizliyor da olabilirdim. Rahat yaşayıp yaşamadığımı bilmiyorum ama rahat resmetmeye çalışıyorum. Resim yapma sürecim mahrem. Orada da bir sürü tatmin ve ayrı bir cinsellik yaşıyorum.

- Gerçekçi resim yapıyorsan büyüsü benim için çok daha derin, kapılıyorsun aşık oluyorsun. Şekil verip biçimlendiriyorsun. Mutlak özgür alan, bu yüzden ölmek gerekmiyor. Boyamaya başlayınca bu dünyanın gerçekliği ile bağın kesiliyor zaten. İnsanlara da en çok bunu anlatmakta zorlanıyorum. Benim fiziksel gerçekliğimi resimlerdeki gerçeklik ile karıştırıyorlar. İşte tam da sanatın tanımı bu!

Gay oldukları için mi bu kadar yaratıcı oluyorlar, yaratıcı oldukları için mi farklı yönelimleri oluyor sorusuna hiç girmiyorum, tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan gibi bir döngü olacak. Ama gay'lerin yaratıcılık konusundaki yeteneklerinin önünde saygıyla eğiliyorum.

Günün şarkısı: Gavin Friday- You,me and world war3