08 Kasım 2009

Kosheen konseri ve yakında açılacak barımız! : )


İstanbul'da yaşayan her üniversite öğrencisinin gayet yakından tanıdığı bir bar zinciridir Pi. Beşiktaş'taki cafe ile başladılar, Taksim'deki rock bar ile devam ettiler, bu sırada çatlak kokteylleri ile aklımızı çelip gönlümüzü kazandılar. Ayrıca benim hayatıma Sveta denilen içkiyi sokan yine Pi oldu.

Kokteyl menüsü geniş, fiyatları ucuz, ortamı gençti, iş yapıp para kazanacakları çok barizdi. Ama bu kadar farklı konseptlerde büyüyecekleri aklımıza hiç gelmemişti.

Taksim'deki ikinci mekanlarını Pi Lounge olarak açtılar ve burası elektronik müzik çalan ve dans edilen bir yer oldu. İlk açıldığında bünyesi Pi Rock Bar'a alışmış insanlar olarak "Pi'deyiz dans ediyoruz" diyenlere "Ne? Pi'de dans mı?" tepkileri verdik. Ama çok geçmeden Asmalımescit'te içmişken Pi'de dans etmeden oradan ayrılmaz olduk.

Yetmedi tünelde Pi Bistro'yu açtılar. En son bombaları da Bronx'u alıp Bronx Pi'ye çevirip canlı müzik ve konser olaylarına el atmaları oldu.

Bütün Pi'lere takılan ve üniversitenin ilk yıllarında Suitcase uğruna Bronx'ta zıplamışlığı da çok olan biri olarak Bronx Pi'yi zaten merak ediyordum. Kosheen konseri ve davetiyem de _sonunda_ gitmek için bahanem oldu.

Bronx'un leşliği kalmamış, gıcır gıcır bir hale gelmiş. Bir konser mekanı için şaşırtıcı temizlikte tuvaletleri olması benim en sevdiğim şeylerden biri oldu. O zengin kokteyl menüleri burada yok; ama içki fiyatları yine de oldukça makul. Gelecek konserlere göz attım, Babylon konserleri gibi alternatif isimler de var, Taksim'de Hayal Kahvesi gibi yerlerden tanıdık olduğumuz gruplar da...

Dekorasyon çok ahım şahım değil, diğer Pi'lerdeki gibi bir alaturkalık yine detaylarda kendilerini gösteriyor. Birinin bar ışıklandırmaları için yaptığı "Kendimi Afyonkarahisar'daki lokumcuda gibi hissettim." benzetmesi süperdi!

Özellikle de üç ekrandan birden dönen tanıtım sunumu çok amatör. Sunum geçişlerinin basitliğini geçtim, fotoğraflar çok kötü. Sunumun bende bıraktığı izlenim: "Buraya ya çok mal insanlar geliyor, ya da gelenler çok sıkılıyor" oldu. Artık yeterince para kazandıklarına göre, kurumsal kimlik ve tanıtım konusunda bir bileni devreye sokmaları gerekir bence. Franz von Bodelschwing'e fotoğraf çektirmekle başlayabilirler, bizim Erasmus Party'de harikalar yaratmıştı.

Bunları bir kenara bırakırsak, konser kalabalıktı, margaritam Taksim sınırları içinde içtiğim en çok tekilalı margataydı, Kosheen güzeldi, ses sistemi başarılıydı. Konser bileti fiyatları ise gerçekten çok makul. Normal canlı müzik yapan mekanların (Line, Hayal Kahvesi, Mojo) haftasonu giriş ücretleri kadar. Cep yakmadan eğlenmek için Bronx Pi programını takibe almanızı şiddetle tavsiye ederim.
Kosheen konserinden çıkışta da ESN-Bar'a gittik. Şöyle ki Erasmus Student Network denilen organizasyon bütün Avrupa ülkelerinde örgütlenmiş durumda. Ki bunlardan sadece iki tanesinin ESN-House'u var. Bu iki tanesinden biri de İstanbul'da, tünelde. Bizim ofisimiz de hemen onun alt katı zaten. Ve dünyada bir ilk yine İstanbul'da gerçekleşiyor ve ESN- Bar projesi hayata geçiyor. Erasmus öğrencilerinin kendi barları olacak, ucuz içki satılacak, öğrenciler gönüllü olarak garsonluk ve barmenlik yapacak.

20 Kasım'da açılışını yapacağız ESN-Bar'ın; ama dün gece test sürümü bir parti yapıldı açılıştan önce. Babylon'un öncülük ettiği Oldies but goldies'lerle başlayan 80'ler partileri artık her mekanda her hafta olduğundan bizim içimizi baymış olsa da ve hiçbir yerdeki Babylon kadar başarılı olamasa da, Erasmus öğrencileri için yeni ve keyifli bir konsept 80's.

Üstelik bizden çok daha cesurlar. Mesela yukarıdaki fotoğraftaki fransız, askılı t-shirtunun altına beyaz çorap ve 80ler tipi bir trunk giyip gelmişti. Peruklar, aksesuarlar, pantolon askıları, şapkalar, güneş gözlükleri ile gerçekten herkes 80lerden ışınlanmıştı. Erasmusluları seviyorum, bizim bir barımız olması fikrine zaten bittim!

Günün şarkısı da: Kosheen- Face in Crowd

Share/Bookmark

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım