04 Temmuz 2009

istanbul'un kaLbi Asmalımescit'te atıyor!*






Arkadaşlarımın bir kısmı okulu bu dönemlik, kimisi mezun olarak tamamen kapattı. Okul faslını kapatanlar, Çeşme, Bodrum, Marmaris hattındaki noktalardan birinde güneş & deniz & alkol & keyif kombinasyonunun kollarına kendilerini bıraktılar. Veya yüksek lisans, dil okulu, "çok stres oldum bu sene, biraz rahatlamam lazım" bahaneleriyle gezmek için Avrupa ya da Amerika yolları tuttular.

Genelde daha mayıs ayından vizesi, pasaportu, uzun süre aynı yerde sabit olacaksa kalacağı evi bile hazır olan ve yaz tatilinin bir öncekinin gölgesinde kalmaması konusunda çok takıntılı olan ben; temmuz ayının ilk haftasında hala İstanbuL'dayım, değil bilet vize filan, daha pasaportumun süresini uzatamadım. Hadi bunları da geçtim, henüz İstanbul'da bile bir havuza / beach club'a kendimi atıp vücudumu özlediği bikini ve güneşe kavuşturamadım.

İstanbul gecelerinin nöbetçiliğini yapıyorum resmen. iühf öğrencisi olmak böyle bir şey işte!


İstanbul boş. Hala köprü trafiği çılgın gibi, hala vapurlar tıka basa vızır vızır işliyorlar; ama bu "işe git-işten eve gel- markete git- çocukları kursa bırak- o arada bir kahve iç" insanlarının kalabalığı. Gezen tozan, üç öğün dışarıda yiyen, işe gitse bile iş çıkış arkadaşlarıyla bir kadeh tokuşturmadan evin yolunu tutmayanlar buharlaştı bu şehirden.

Nişantaşı ve Kuruçeşme gerçekten boş. Hani Sortie bile "Beyoğlu" konsepti uygulamışken, Beyoğlu'nun çok dolu olması beklenir bu durumda. Değil! Normalde gece 2den sonra gitsen, canlı müzik yarım saat sonra bitecek olmasına rağmen giriş ücreti alan mekanlar, giriş ücretinden, kız erkek sayısı eşitleme sayısından vazgeçmişler. "Kim olursan ol, ne olursan ol da geL, bari iki bira iç!" mantığını benimsemişler.

Eskiden olduğum yerde sabit dursam bile, devamlı üstüme bira dökülmesine, ayağıma basılmasına ve en az bir kere birinin sigarasının kolumu yakmasına alışmışken, şimdi o mekanlarda kocaman bir dans alanına sahip olarak aynı grupları dinleyebiliyoruz.

Hani canlı müzik dinlemekten hoşlanan; ama mekanların o kargaşa ve havasızlığına tahammül edemeyenler varsa, şimdi sizin için ideal zamanlar.

Gelgelelim "Asmalımescit" her yerin bu kadar boş olmasına inat, tıka basa. İnsanlar yer kapmaca oynuyorlar. Bir masanın beş saniye boş kalması mümkün değil, birileri kalkmadan, başkası zaten oraya yerleşmek için hazırolda beklemeye başlıyor. Gerçekten "apachi" heriflerden de "türbanlılar"dan da arınmış kurtarılmış bir bölge Asmalımescit! Bayılıyorum. Açık havada oturup, bazen yan masa ile kaynaşıp, bol kahkahalar eşliğinde içkini yudumlamak keyifli oluyor. Değişik kokteyller türeyedursun, hala en çok içilenler: Mojito ve Fındık Vodka. Hatta çok kararsız kalırsanız, garsonlar "Bence sen Mojito içersin" diye içki analizi bile yapıyorlar. : ))

Bizim favorimiz hep Parantez oLdu, hep Parantez kalacak gibi. Orada başlayan gecelerimiz hep çok eğlenceli geçtiği için uğurlu mekanımız ilan ettik. Garsonların sempatikliği, fındık vodkalarının lezizliği, mojitolarının bu hafif olmuş ya diye şikayet ettirmelerine rağmen fena çarpışları bir yana, çok alakasız arkadaşlarımızı bir araya topladığımızda başka mekanlarda herkes kendi havasında takılırken, parantez'de mutlaka kaynaşıyorlar.


Gece yarısını oturup, laflayıp içerek geçirdikten sonra "Eee gece nerde kopar?" sorusunun cevabı da 10 adım ilerinizdeki Pi Lounge. Pi'den çok çok önce şurada bahsetmiştim. Ama Asmalımescit'teki Pi Lounge, Pi'den çok farklı. Oturmalık değil ve rock alyernatif değil, electronic ve "oldies but goldies"lerden çalıyor.

İstanbul'un o boşluğuna rağmen inanılmaz doluydu! Şaka gibi gelebilir; ama giriş alamıyoruz şu anda" diye Pi Lounge'ın kapısından çevrilenlerin veya birileri çıksın da biz girelim diye bekleyenlerin haddi hesabı yoktu İstanbul'un bu boşluğuna rağmen.

Mekanların çalışanlarıyla iyi anlaşıp, karşılıklı geyik ve şakalaşmalara sahip oluşumuz bizi kapıda kalmaktan kurtarıyor. (İşte bunu seviyorum!) İçeri girdik, çok çok da eğlendik. Biraz daha geniş bir alanımız olsa daha çok da eğlenebilirdik. Ama bu da ironi değil mi, boş mekanlara gitmeyiz, dolu mekanlarda da uff sıkışık diye homurdanırız!

İki şarkıda bir Michael Jackson geldi. Issız Adam şarkılarından sonra, bir süre de Michael Jackson çılgınlığı yaşanacak gibi!

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım