Ben misafir gezdirmeye bayılıyorum. İstanbul'da yerleşik yaşayanlarla birlikte dışarı çıktığımız zaman hep aynı yerlere gidiyoruz, aynı bakış açısına sahip oluyoruz... Ama İstanbul'a bir süreliğine gelmiş olanlarla gezerken normalde gitmediğimiz yerlere de gidiyoruz ve onlar bizim aşina olduğumuz için görmediğimiz ve farkına varmadığımız detayları fark ediyorlar.

Kırmızı et kesinlikle tüketmeyen bir insanım ben. İki istisnası var: Adana'da yediğim kebaplar ve şurada bahsettiğim Arnavutköy'deki meşhur köfteci Ali Baba. Artık istisnalar 3 oldu. Okulda o kadar çok kez, ne yesek ne yesek diye kıvranıp soluğu her seferinde Taksim'de aldığımız yıllarda neden hiç buraya gelmemişiz ki biz, diye düşündüm köftemi afiyetle yerken... Çok açtık, kokusu bile bizi bizden aldı, fotoğraf yok o yüzden. : )

Ardından Kapalıçarşı'nın yolunu tuttuk. Kapalıçarşı'da gezmekten keyif alıyorum; ama alışveriş kısmı hiç benlik değil. Pazarlık yaparak yorulmak yerine başka yerlerden alışveriş yapmayı tercih ederim.
Çok güzel takılar oluyor; ama takı kaybetme konusunda üstün yetenekli bir insan olduğum için onlara da bulaşmıyorum hiç. Fake ayakkabılar hala çok çok uyduruk; ama çantalar konusunda çok aşama kaydetmişler. Eskiden belli iki markanın taklitleri olurdu, on metre öteden "Ben gerçek değilim" diye çığlık atarlardı. Artık aşmışlar kendilerini, MiuMiu'lar ve Chanel'ler gayet gayet başarılıydı.
Benim Kapalıçarşı favorim "Please don't ask for discount" t-shirtlu satıcı oldu.

Kapalıçarşı'ya Beyazıt'tan girdik ve Eminönü'nden çıktık. Sonra da tramvaya binmek yerine Haliç Köprüsü'nden "Hedefimiz Tüneeel ilerii!" diye diye yürüdük. O sıcakta bile püfür püfür esiyordu, çok güzel, çok keyifliydi. Arada sırada kendi kendime de bu yürüyüşü yapmaya karar verdim.

Şimdiye kadar İstanbul'da hiç bir mekanda karşılaşmadığım bir hoşluk yaptılar. Hesabın üzerinde "yolluk" shot fındık vodkalar vardı! =))

Altı saatlik bira tüketimi üzerine fındık shotlardan sonra aşağıdaki resimlerdeki hale geLdik:

Dinlenilesi, dinlenip eğlenilesi...
Ayrıca barmenin spesyali taze frambuazlı vodka da biradan sıkılınca pek güzel gidiyor...
Müzik notu: Franz Ferdinand'ın yeni veya benim yeni keşfettiğim parçası... Hastasıyım...Lick your cigarette and kiss me!
2 yorum:
Tempo'da ne oldu. Sen devam edecek misin?
Tempo24, bağımsızlaşıp T24 oluyor, o yüzden mola zamanı simdi...
Yorum Gönder