Tam sınavlarımızın bittiği haftasonunun Rock'n Coke tarihleri olması süper denk geldi. Henüz tatile çıkamamış ekip olarak biletlerimizi -her yıl olduğu gibi tek günlük- kaptık ve tabii ki Prodigy'li günden yana tercih yaptık.
İstanbul Park'a daha önce Formul1 için gitmiştim, bana çıplak, yeterince dolmamış, yabancı ve ıssız, etkinlik atmosferini tutturamayan bir yer gibi gelmişti. Rock'n Coke ile o hava yakalanmış kesinlikle! Sadece otopark ve çadırların konser alanından çoooook çooook uzak olması problem; ama konser alanına adımını attıktan sonrası şahane.
Sabah Kadıköy'den kalkan servislerle konser kasabasına çevrilmiş İstanbul Park'a gittik.
Servis beklerken su satan adam sabahımızı neşelendirdi. "Rockçılar popcular topcular güzel kızlar sakallı adamlar su alın yolunuz uzun" diye diye ortalıkta bağırıyordu.
İstanbul Park'a daha önce Formul1 için gitmiştim, bana çıplak, yeterince dolmamış, yabancı ve ıssız, etkinlik atmosferini tutturamayan bir yer gibi gelmişti. Rock'n Coke ile o hava yakalanmış kesinlikle! Sadece otopark ve çadırların konser alanından çoooook çooook uzak olması problem; ama konser alanına adımını attıktan sonrası şahane.
Gittiğimizde alternatif sahnede WUFI vardı, daha önce hiç dinlememiş ve duymamıştım; ama bayıldım! Kımıl kımıl danslık bir müzik yapıyorlar, şuradan bazı parçalarını dinleyebilirsiniz. Renkli renkli wayfarerları, hoplayıp zıplayıp en az bizim kadar eğlenerek sergiledikleri performansları ile "keşke ana sahnede ve daha geç bir saatte olsaydı bunlar" dedirttiler...
Alternatif sahnede Ayyuka'yı da dinledikten sonra, kendimizi her bulduğumuz yere atıp beton & koltuk hiç fark etmez biraz dinlenme ihtiyacı hissettik. Yaşlanmış mıyız? "Yok canım kendimizi Prodigy'e saklıyoruz sadece"lerle oturmalarımızı bahanelendirdik.
Bazı insanların "Iyyy Rock'n Coke ve ben? hiç tarzım değil." demelerini de fazla gereksiz buluyorum. Gerçekten çok şey kaçırıyorlar. Sonuçta Rock'n Coke sadece rock müzik çalınan, herkesin sefil takıldığı bir etkinlik kesinlikle değil çünkü. Çalan gruplardan tek birini bilmeyen biri bile etkinlik çadırlarındaki workshoplar ve çimlerde buz gibi birasını içip arkadaşlarıyla laflayarak harika vakit geçirebilir.
Bizim de dinlemek istediğimiz hiç bir grubun olmadığı bir buçuk saatlik bir aramız vardı. Önce lunaparka gittik, kamikazede adrenalin salgılayarak kendimize geldik. Sonra stencil workshop'ına katıldık, bira kokteylleri yapan minik cafeye, Mavi'nin çanta boyama workshop'ına göz attık.
Sonra Juliette Lewis için ana sahneye geçtik. Müzik şahane miydi, hayır! Ama kadın inanılmaz bir sahneye sahip. Yaşına rağmen çok seksi, çok canlı ve güzel dans ediyor. Uuuu-aaaaah-uuuuu-aaaaaaah diye bağırtıp canlandırdı bizi.
Sonra içtiğimiz biralardan hala sarhoş olmadığımızı fark ettik. Geceye ayık başlamak olmazdı. Karnımızı doyurduktan sonra vodkaya geçiş yaptık.
Veee Dumaaaan!
"Harbiden baya bi boşsun, şarkıyaaaa türküyeee lanet olsun!!" "Hadiii geeel buluşalım eski köprünün altında!" gibi bir eski bir yeni şeklinde bütün alanı coşturdu. İnanılmazdı. Birbirinden alakasız tarzda giyinmiş, farklı yaşlardaki yüzlerce insan hepbir ağızdan bütün şarkılara eşlik etti. Duman'ın bize süprizi ise Beni Yak Kendini Yak'a alışageldiğimiz üzere No education'ı değil, Billie Jean'i sokmasıydı. İlk bir kaç saniye anlamadık ne söylediğini, sonra "Yaa Duman Billie Jean mi söylüyor, benim kafam mı şahane?!" diye birbirimize bakmaya başladık.
Ortada bir dergah var, devrilir başın yanar, arkasında tezgahlar, lemyelit ve leb yutar'ı söyleyen kalabalığın içinde bir türbanlının da var olması bence olabilecek en büyük ironiydi!!
Duman ile bütün gün sallanmayı, mırıldanmayı geçemeyen biz deli gibi haykırmaya ve zıplamaya başladık. Duman'ın ardından yere oturup önce su sonra buz gibi bir bira yuvarlayarak Prodigy'e kafamızı ve vücudumuzu hazırladık. Ve sahnenin önündeki yerimizi aldık.
Prodigy inanılmazdı! Dans etmekten fotoğraf çekmeyi filan tamamen unuttum. Sınav döneminde birikmiş bütün kurtlarım o saatte döküldü.
Geç çıkıp erken yok olmuş olmalarını saymazsak, kudurttular hepimizi! Konser bittiğinde o kadar terlemiştim ki, başımdan aşağı bir kova su dökseler anca bu kadar ıslanabilirdim. Üzerimdeki body'i kıvırmış, saçlarımı toplamıştım. İnanılmaz eğlenmiş ve inanılmaz yorulmuştım. Rock'n Coke'tan son kare de bu oldu:
Alternatif sahnede Ayyuka'yı da dinledikten sonra, kendimizi her bulduğumuz yere atıp beton & koltuk hiç fark etmez biraz dinlenme ihtiyacı hissettik. Yaşlanmış mıyız? "Yok canım kendimizi Prodigy'e saklıyoruz sadece"lerle oturmalarımızı bahanelendirdik.
Bazı insanların "Iyyy Rock'n Coke ve ben? hiç tarzım değil." demelerini de fazla gereksiz buluyorum. Gerçekten çok şey kaçırıyorlar. Sonuçta Rock'n Coke sadece rock müzik çalınan, herkesin sefil takıldığı bir etkinlik kesinlikle değil çünkü. Çalan gruplardan tek birini bilmeyen biri bile etkinlik çadırlarındaki workshoplar ve çimlerde buz gibi birasını içip arkadaşlarıyla laflayarak harika vakit geçirebilir.
Bizim de dinlemek istediğimiz hiç bir grubun olmadığı bir buçuk saatlik bir aramız vardı. Önce lunaparka gittik, kamikazede adrenalin salgılayarak kendimize geldik. Sonra stencil workshop'ına katıldık, bira kokteylleri yapan minik cafeye, Mavi'nin çanta boyama workshop'ına göz attık.
Sonra Juliette Lewis için ana sahneye geçtik. Müzik şahane miydi, hayır! Ama kadın inanılmaz bir sahneye sahip. Yaşına rağmen çok seksi, çok canlı ve güzel dans ediyor. Uuuu-aaaaah-uuuuu-aaaaaaah diye bağırtıp canlandırdı bizi.
Sonra içtiğimiz biralardan hala sarhoş olmadığımızı fark ettik. Geceye ayık başlamak olmazdı. Karnımızı doyurduktan sonra vodkaya geçiş yaptık.
Veee Dumaaaan!
"Harbiden baya bi boşsun, şarkıyaaaa türküyeee lanet olsun!!" "Hadiii geeel buluşalım eski köprünün altında!" gibi bir eski bir yeni şeklinde bütün alanı coşturdu. İnanılmazdı. Birbirinden alakasız tarzda giyinmiş, farklı yaşlardaki yüzlerce insan hepbir ağızdan bütün şarkılara eşlik etti. Duman'ın bize süprizi ise Beni Yak Kendini Yak'a alışageldiğimiz üzere No education'ı değil, Billie Jean'i sokmasıydı. İlk bir kaç saniye anlamadık ne söylediğini, sonra "Yaa Duman Billie Jean mi söylüyor, benim kafam mı şahane?!" diye birbirimize bakmaya başladık.
Ortada bir dergah var, devrilir başın yanar, arkasında tezgahlar, lemyelit ve leb yutar'ı söyleyen kalabalığın içinde bir türbanlının da var olması bence olabilecek en büyük ironiydi!!
Duman ile bütün gün sallanmayı, mırıldanmayı geçemeyen biz deli gibi haykırmaya ve zıplamaya başladık. Duman'ın ardından yere oturup önce su sonra buz gibi bir bira yuvarlayarak Prodigy'e kafamızı ve vücudumuzu hazırladık. Ve sahnenin önündeki yerimizi aldık.
Prodigy inanılmazdı! Dans etmekten fotoğraf çekmeyi filan tamamen unuttum. Sınav döneminde birikmiş bütün kurtlarım o saatte döküldü.
Geç çıkıp erken yok olmuş olmalarını saymazsak, kudurttular hepimizi! Konser bittiğinde o kadar terlemiştim ki, başımdan aşağı bir kova su dökseler anca bu kadar ıslanabilirdim. Üzerimdeki body'i kıvırmış, saçlarımı toplamıştım. İnanılmaz eğlenmiş ve inanılmaz yorulmuştım. Rock'n Coke'tan son kare de bu oldu:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder