17 Mayıs 2010

Bayılma Listesi

Bayılıyorum...

1- Genellikle koca haftasonunun nasıl geçtiğini kesinlikle anlamıyorum, hatta normalde çalışan insanlar için amacı "dinlenmek" olan bu iki gün beni bazen haftaiçindeki beş günden daha fazla yoruyor. Ama sonra haftasonu bittiğinde, yatak odamın ortasına yığılmış kirli kıyafet yığını, çatallaşmış sesim, aralıksız alkol tüketiminin sersemliği, aklıma gelen saçma sapan diyalogların (-Nasılsın? - Son derece çıplağım) beni gülümsetmesine bayılıyorum.


2- Şimdiye kadar sevgilimle zaman geçirmek için yakın arkadaşlarımdan vazgeçmek zorunda kalırdım. Ya adam "Ay ben Taksim'e çıkmam, çok kalabalık için bayılıyor" havasında olduğundan daimi Taksimci olan bizim planlarımıza dahil olamazdı, ya bizim muhabbetlerimiz adama çok toy çok geyik gelirdi, ya da düpedüz arkadaşlarım ile sevgilim birbirlerini sevmezlerdi. Tamam hepsinin de hakkını yiyemem; ama birlikte geçirilen zamanlarda da bir zorlamalık olurdu. Şimdi Mr. Prozac ile en yakın arkadaşlarımın iyi anlaşmasına; hiç bir kız arkadaşımın "Ya Sezo her şey iyi hoş da benim içime sinmedi bu adam. Yakıştırmadım sana" demiyor olmasına bayılıyorum.



3- Sonunda açık hava konserleri de başladı. Oh be! Elimde buz gibi bira konser alanına sallana sallana yürümeyi, daha konser başlamadan önce güzel kafalı olmayı, bir sürü uzun zamandır görmediğim insanla karşılaşmayı, oksijen sıkıntısı olmadan zıplayıp hoplamayı, yorulunca minderlerin üzerine iki seksen yatmayı, avazım çıktığı kadar bağırmayı özlemişim.


Dün gece GSÜ'nün festivalindeydik, Nil Karaibrahimgil ve Jay Jay Johanson vardı. İkisini de zaten çok severim. Hayatımıza özgür kız olarak giren, şarkılarında evlenmeye ("evlilik benim solmam demek") ve erkeklere kafa tutan ("tek taşımı kendim aldım, tek başıma kendim taktım") Nil'in evlenmesinden sonra Vogue'a yazdığı bir itiraf yazısı vardı: "Kendimle çelişiyor muyum? Ne güzel, kendimle çelişiyorum. Çok genişim demek ki içimde herşeyden var." cümlesiyle bitiyordu. Çok hoşuma gitmişti. Dün hala taş gibi, hala çıtır olduğunu görünce bir kere daha aşık oldum Nil'e.

İstanbul'da en sık konser verenlerden biri olduğu için "JayJay Türk mü yoksa?" esprilerine maruz kalan, JayJay'i de boğaza karşı dinlemek apayrı bir keyifti. Açık hava konserlerinin başlamış olmasına da bayılıyorum.

4- Babam "Anti-Fenerbahçe"li, Mr. Prozac'im "Fanatik Fenerbahçeli". Yani Fenerbahçe'nin maçlarının sonucu ne olursa olsun hayatımdaki bir adamın gerçekten mutlu olmasına bayılıyorum. Ya ikisi de Fenerbahçeli olsaydı ne yapardım ben Bursaspor şampiyon olduktan sonra?

5- Aşk diye bir şeyin varlığını sorgulayıp duran ve evliliğe özgürlük sınırlayıcı sevimsiz bir şey gözüyle bakan bir kuşak olduğumuz inkar edilemez. Bunun tersini bana kanıtlayan çiftlere bayılıyorum.

Biri Anayasa kürsüsünün asistanı. Soğuk, mesafeli, sert bir duruşu vardı benim dersine girdiğim yıllarda. Diğeri de bizim 2004 -çift girişliler kuşağından, aynen benim gibi okul ile istikrarsız bir ilişkisi var, o yüzden birlikte okul anılarımız yok. Ama gerçekten karizmatik ve hoş bir yüzü ve fıstık gibi vücudu var, sima olarak kesinlikle unutulmayacak kızlardan biri. İkisinin birlikte olduğunu biliyordum; ama ikisini yanyana daha önce hiç görmemiştim. "Modern zamanlarda aşk dibdidu mudur? Bu mudur?" diyen Nil'e inat, "Hayır, budur!" der gibilerdi. İkisinin de gözlerinin içi gülüyordu, birbirlerine de çok yakışmışlardı.

Hatemi'lerden sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarihinin ikinci asistan-öğrenci çifti olarak bir haftadan kısa bir süre sonra evleniyorlar. Mutluluk dileklerimi daha sonra bol bol ileteceğim kendilerine; ama söylemek istediğim şey bambaşka benim.

Beş gün sonra evleniyor olmalarına rağmen, evlerinde "Amanın daha şu bu o yapılması lazım" paniklerinde değillerdi, "Yahu evleniyorum, özgürlüğüm elimden mi alınıyor." paranoyalarına girmemişlerdi, oraya gelmiş bıcır bıcır bir çift olarak konser dinliyorlardı. Bayıldım. (Bunun sonunda bir de "Maşallah" eklenmezse olmaz tabii.)

2 yorum:

nora dedi ki...

Ahhh ahhh !!! Dün tembellik etmeyip gelseydim görücekmişim seni demek ki bizim okulda :D

Neyse artık seneye... =)

zillosh dedi ki...

Ah!! =))
Olsun her şeye rağmen senin gözünden nefis karelerle konser alanını görmek mümkün oldu yaşasın blog! =))

Pinterest'im

Instagram'ım