07 Aralık 2009

Ahmet Altan pornografi yazarı değildir!

Ahmet Altan sizin için kimdir?

Sadece Çetin Altan'ın oğlu?
Büyük adamların oğlu boktan olur tezini çürüten bir adam?
Kafadan kırık kadınları anlayan ve onları nefis kaleme alan bir roman yazarı?
Kadın- erkek ilişkileri üzerine güzel tespitler yapan bir yazar?
Kadınları anladığını sanarak sizi gıcık eden bir adam?
Manasız kitaplar yazan şahane bir pazarlamacı?
Perihan Maden'in kelime haznemize "jinekolog yazar"ı eklemesine sebep olan kişi?
Soft- pornografi yazarı?


Benim için hangisi olduğundan emin değilim. Köşe yazılarını okumaya ve söyleşilerdeki 'Ben harikayım. İlişki uzmanıyım' tavırlarına katlanamıyorum; ama romanlarını okuyorum. Hiç biri bittikten sonra 'okuduğum en iyi kitaplardan biri' olmuyor; ama okurken de gerçekten romandan keyif alıyorum. İnsan ilişkilerini güzel anlattığına inanıyorum. En çok da seks sahnelerini anlatışına bayılıyorum.

Farkında mısınız bilmiyorum, her türlü hırsızlık dolandırıcılık adam öldürme gibi konuları bütün detayları ile yazan yazarlarımız iş sevişme sahnelerine gelince, "birbirlerinin gözlerinin içine baktılar, yatağa doğru ilerlediler, tek vücut oldular" gibi genellemelerle çok sıradan bir anlatımla geçiştiriyorlar bu sahneleri. Hayatında hiç sevişmemiş insanlara bana bir sevişme sahnesi yaz desen daha tutkulu ve gerçekçi bir şeyler ortaya çıkartabilir eminim. İlla ki romana sevişme sahnesi koysunlar demiyorum; fakat koyuyorlarsa da anlatabilsinler istiyorum.

Ahmet Altan ise sevişmeleri detaylandırabiliyor, hepsinin aynı olmadığını anlatabiliyor, hatta okuyanın bilinç altındaki düşünceleri bile açığa çıkartabiliyor. Bence yazdıklarının pornografi ile uzaktan yakından alakası yok. Çünkü dikkat ederseniz sevişme sahnelerine ilişkin yaptığı tasvirler tarafların vücutlarına ilişkin değil, hissettiklerine ve düşündüklerine ilişkin...

Örneğin: "Haluk'u çıldırtan Nermin'in bacakları, kasıkları, kıvırcık kara tüyleri değildi, Nermin'in eteklerini sıvayıp her yanını sereserpe hiç utanmadan ortaya koyan hareketindeki bayağılıktı. İkisi için de zevk, bir bayağılık bataklığının dibindeki bir define gibiydi, ona ulaşmak için bayağılığın içine dalmaları, daha derine, inebildikleri kadar derine inmeleri gerektiğini biliyorlardı ve o bayağılığın içine yaşamlarında başka hiçbir zaman duymadıkları bir tutkuyla dalıyorlardı. Her sevişmelerinde daha bayağılaşıp, daha adi, daha ahlaksız olmanın yollarını, aşağılanmanın, kirlenmenin insan etinde yarattığı o garip, anlaşılmaz ve vazgeçilmez zevki, o zevki aramanın yarattığı arzunun her anını dolu dolu yaşayarak arıyorlardı."



Altan, Yalnızlığın Gizli Tarihi'nde hep sevilmeden yaşamış olan bir dede ve torununu anlatıyor. Hem ikisinin ayrı ayrı hayatlarını, hem de ikisinin arasındaki gittikçe değişen ilişkiyi... Hayatında hiç sevgiyi aramamış, şehvetin her türlüsünü yaşamış İttihat ve Terakki kökenli Hüsrev Bey, birini sevmeye en yakın olduğu zamanda "Öldürmek sevmekten daha kolaydır" diyerek onu öldürmüş bir adam. Artık yaşlanmış, şehvet oyunlarından elini ayağını çekmiş, kendi halinde huysuz bir ihtiyar olmuş. Torunu Nermin ise, çok güzel bir kadın; ama peşinden koşan adamlarla cinselliğin ötesine geçemiyor. Hep sevginin peşinden koşmasına rağmen, bir türlü aradığı sevgiyi bulamadığı için mutsuz oluyor. Nermin ile dedesi birbirlerine aslında ne kadar benzediklerini keşfediyorlar. İkisinin de yalnızlığı öteki insanlarla alakalı bir yalnızlık değil. Çevrelerinde kim olursa olsun yalnızlar. Bu benzerliği fark ederken, bir yandan da "birini sevmeyi" ve "birisi tarafından sevilmeyi" öğreniyorlar.


Yine günün şarkısı değil, günün albümü var. Nefis bir müzik: Senfonik salsa! Dinlenmeli, ruh temizlenmeli, keyifle dolup taşmalı! :)



Share/Bookmark

5 yorum:

şiirler dedi ki...

ahmet altan..

tarzı hoşuma gitmese de, iyi bir roman yazarı..

bence yalnızca romancı olmalı, gazetecelik yapmamalı, Taraf gazetesindeki ahmet altan, bana tetikçi ve doğruları değil, sipariş edilen haberleri yapan biri gibi geliyor ve bu hiç hoşuma gitmiyor. 10 kasımda Mustafa kemal için ve 29 ekim'de de bayram için taraf gazetesinde hiç bir haber yapmaması da bu sevgisizliğe bir sebep tabi..

zillosh dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum.

Dinlediğim müzikleri yapan sanatçıların, okuduğum kitapları yazan yazarların siyasi görüşlerinden tamamen bağımsızdır eserlerine yaklaşımım.

Ama mesela Elif Şafak'ın hem romanlarını hem çeşitli dergi ve gazetelerde yazdığı yazıları keyifle okuyabiliyorken, Ahmet Altan'ın gazeteciliği beni onun romanlarından soğutabiliyor. En iyisi görmezden /okumazdan geLmek onları!

Adsız dedi ki...

"Taraf"ını abuk bir cumhuriyet karşıtlığı olarak seçmiş, bu memleket için en gereksiz ve hatta tehlikeli adamlardan biridir. Bak, sen de söylüyorsun; yıllardır "yazar" kimliğine sahip bu adam, baldır bacak (özür dilerim ama esas tabir bu) muhabbetinin ötesine geçememiş, bolca kitap okuyan bir genç hanımın belleğinde "ya bir Ahmet Altan kitabı var, aklımdan çıkmaz" cümlesiyle varolamamış biri.

Okyanu∫takί rüzgar ~ dedi ki...

içimizde bir yer adlı bir kitabını okumustum sanırım ve gazeteden almıstım. gazetelerin verdiği şeyler bana cok elden düşme gibi gelirdi. öyle ye dvd furyasında verilen o zamanı cdleri falan hep boktandı. neyse kitap için de böyle düşündüm. sanırım baskısı falan yapılmamıs falan dedim. ama içerisinde cok tatlı betimlemeler falan vardı..

Pornografik özelliklerin kullanılması bence cok abes değil bir yazarın hatta bu şekilde yaftalanması da cok takılacak mevzular değil gibi geliyor bana. ne bileyim yazar denen adam geniş bi insanmış gibi. yeri gelir en sert küfürleri bile eder. acık secik yapmasa da vardır bir ironi yazarlarda. o telası yaşayanlar vardır yani..

velhasıl kelam kitabın içine acacaksın bakacaksın. rahatsız oluyorsa almayacaksın. cok bilmeden de of pof cok banal cok egzantirik cok kasıntı cok pornografik demeyeceksin. deseler de cok fifi dir zaten mevzubahis yazar için geliyor bana. meyve veren ağac taslanır falan ehe :o)))

zillosh dedi ki...

@ deneme bir kii: Ben de tarafını kınıyorum, beynimde henüz romanıyla iz bırakamadigini kabul ediyorum; ama cinselliği anlatabilisini de seviyorum öte yandan. Ahmet Altan gazeteciliği bıraksın romanlardan devam etsin diye bir facebook grubu mu kursam ne yapsam =P


@Okyanu∫takί rüzgar ~ "Kitabın içine acacaksın bakacaksın. rahatsız oluyorsan almayacaksın" =) evet guzelmis bu konuda once benim soz dinlemem lazım ama gaLiba, alıp bir de "kitabı yarım bırakamama" huyum yuzunden puflaya puflaya hepsini okuyup sonra anti yazılar dokturdugum de oluyor da... :)

Pinterest'im

Instagram'ım