01 Aralık 2009

Bir bayramın ardından...

Fotoğraf notu: 3 kuşak biz; annem, anneannem ve ben...

Bayram kelimesi sizin içinizi neşeyle dolduruyor mu bilmiyorum; ama benim üzerimde inanılmaz bir baskı yaratıyor. "Bayramda ne yapacağım?" sorusu ile başbaşa kalıyorum. Günlerini yetiştirilmesi gereken işlerin peşinde, sürekli oradan oraya koşarak geçirmeye alışmış bir insan için bomboş birkaç gün korkunçtur. Eli ayağına dolanır, ne yapacağını, o günleri nasıl dolduracağını şaşırır. Hiçbir şey yapmadan durmak, bilmediği ve acemi olduğu bir konudur çünkü. "Ahh şöyle tatil olsa günlerce yataktan çıkmasam..." dilekleri dilemiştir iki-üç saat uykuyla yataktan çıktığı zamanlarda; ama günlerce yataktan çıkmama fırsatı eline geçtiği zaman da içine afakanlar basar, o yatağa tahammül edemez.

Ben de onlardan biriyim. Üstelik de bayramda bir araya toplamanın imkansız olduğu kadar dağınık ve her telden bir ailem var. Hadi amcaları, halaları, kuzenleri geçtim; çekirdek ailemin bireyleri bile başka şehirlerde, başka işler yaparak, başka tarzda hayatlar sürerek yaşıyor. O yüzden genellikle bayramları "seyahat" fırsatı olarak görürdük. Herkes canı nereye gitmek istiyorsa arkadaşları ile oraya kaçardı. Laf olsun diye de bayramın ilk günü annemle babamı arayıp iyi bayramlar dilerdim, onlar da formalite yerine gelsin diye banka hesabıma bayram harçlığı yatırırlardı. Hepsi bu!

Ancak bu sefer bayram için önceden hazırlık yaptık ve uçak biletlerimizi aylar öncesinden aldık. Hepimiz Adana'da buluşacaktık ve annem, babam, anneannem, kardeşim ve ben elimizden geldiğince geleneksel bir bayram geçirecektik.

Ne bayramlık kıyafet alışverişine çıktık, ne kurban kestik, ne benim Belçikalı arkadaşım dışında bayram misafirimiz oldu... Bayram geleneklerinden sadece el öpme ve harçlık verme ritüelini yerine getirdik. Ama asıl en önemlisi bir araya gelip hasret giderme fırsatı oldu bu.

Ailemdeki herkesin kendi havasında olmasının sebebi anlaşamamazlık, sevgisizlik kesinlikle değildir. İnanılmaz bir sevgi bağı vardır aramızda. Annemle babam boşanmış olmalarına rağmen, hala birbirleriyle oldukça yakın arkadaşlardır. Babam ve annemle benim aramdaki ilişki geleneksel ilişkinin çok ötesindedir. Sadece bireyselliğimiz ön plandadır. Aile bireylerinin birbirlerinin hayatına gereğinden fazla müdahale etmelerinin "birikmiş kızgınlık" yarattığına, o yüzden özgürlük alanını geniş tutmakta fayda olduğuna inanırız. Ailemdeki herkesle düzenli olarak görüşüyordum; ama gerçekten upuzun bir zamandır bu kadar bir arada olmamıştık.

Havalanlarının bütün curcunasına, bütün rötaarlara, bütün organizasyon eksikliklerine, bayramda yurtiçinde seyahat etmenin "deli işi" olduğuna karar vermiş olmama rağmen, gerçekten çok keyifli zaman geçirdim.

Ama yine de Sabiha Gökçen'den TEM'e çıktığım anda içimde bıcır bıcır bir şeyler uçuşmaya başladı. Çok sevdiğim insanlar başka şehirlerde yaşasalar da, başka şehirlerde çok daha lüks hayatlar sürme imkanım olsa da, ben İstanbul'u ve İstanbul'daki hayatımı gerçekten çok seviyorum.



Anneannem ile sabah sporumuz: göbek atmak! : )

Share/Bookmark

2 yorum:

LoLLa dedi ki...

masallahhh sizeee .)
ne kadar guzelsinizzzzz .)
kissesss honey .)

zillosh dedi ki...

yerimmm ki ben seni!! : ))
Mucuuuuuuuuuuu en kocamaaaan & istanbul kokulusundan :)

Pinterest'im

Instagram'ım