
Bu sabah uyandığımda yataktan çıkmak için hiç acele etmedim, kahve keyfimden vazgeçmedim ve saat 9'da Kadıköy Emniyette oldum. Yaz tatiline daha çok var, sömestr tatili çok geride kaldı. Elimi kolumu sallaya sallaya hemen işlerimi hallederim sanıyordum. O da nesi? Sıra numarası bile kalmamış. Maltepe Emniyet? Aynı şekilde. Şişli Emniyet? Aynı şekilde. Bu kadar insan nereye gidiyor acaba?
İnternetten başvuru diye bir şey var da, altıüstü form dolduruyorsun internet üzerinden sıra numarası vermiyorlar.
Hayatımdaki en içten "Hoppala"mı çektim, gittim bir saçımı kestirdim, uzayan kahküllerimi kırptırdım, kendime geldim.

Zaten bu aralar ben bambaşka bir aleme seyahatteyim. Bir insan bir insanı yanından ayrılır ayrılmaz özler mi? Özlüyormuş. Maaşını alır almaz ayakkabı alayım, seyahate gideyim yerine, "Onunla birlikte bir şeyler yaparak yiyelim!" diye düşünür mü? Düşünüyormuş. Hayatımda ilk defa "gitme" arzumun önüne geçen bir "özleme" duygum var.
Sürekli farklı şeyler keşfetmeye kendini adamışken, bu blogu da bir nevi bunun kontrol aracı olarak ilan etmişken, son beş yazının filan baş kahramanı aynı adam olur mu? Oluyormuş.
Trallilaay lom! Kavuşmaya 2 saat kaldı! =)
1 yorum:
imrendim galiba:)
Yorum Gönder