Aslında bu bizim PR çalışmalarımızı anlattığımız blogumuza yazılası bir konu; ama google'da kongreyi aratınca üçüncü sırada bizim ecevesezen çıktığı için, olası sponsorlarımızdan birinin "Neymiş bu organizasyon?" diye arama yapınca iç çamaşırlarımızla tanışmasının çok hoş olmayacağına karar verdik.
Aslında kimi sponsor bunu hoş da bulabilirdi belki (?) : ))
Tanıtım olarak alışılagelmiş yollarla çalışmadığımızı herkes biliyor zaten. Örneğin Erasmus partisinde insanlara AGM'i nasıl anlatabiliriz amacına ulaşmak için broşür gibi materyallerle uğraşmak yerine komik tüllü tüylü sapkalar taktık. Herkes geldi, "Siz kimsiniz, amacınız ne?" diye sordu, biz de biramızı yudumlayarak keyifle anlattık. Broşürden daha kalıcı ve dikkat çekici olduğunu da kimse inkar edemez herhalde. Bir sonraki partide bütün organizasyon komitesi için böyle parlak fikirlerimiz var. Daha eğlenceli ve daha dikkat çekici olacak.
Geçen akşam da yapılması gereken bir sürü işle bizi ofiste başbaşa bırakıp çekip gitti herkes. Onları kandırmak için "3 kasa bira aldık, hadi geLin!" yazdık. Kimse tınlamadı!! Dedik "Bizi hafife alıyorsunuz, biz size gününüzü gösteririz."
Ofisteki yatağın önüne iç çamaşırlarımızı attık. Aşk saatlerini çağırıştıracak sigara, çikolata ve bira gibi duran aslında C vitamini olan sıvıyı da koyduk. Sonra hızımızı alamadık, yatağa yattık, yorganı kafamıza kadar çektik, geyik geyik pozlar veriyoruz. "Bunları kaçırdınız." başlığı ile yollayacağız bizim ekibe yollamak için fotoğraf çekildiğimizi unuttuk, çok eğlenmeye başladık.
Tam o sırada kapı çaldı. "Amanınnnn!!" diye kapıyı açtık, çatı mı ne akıyormuş tesisatçı gelmiş. Onu şu anda içeri alamayacağımızı açıklarken, kapının önünde sigara içen bir Erasmus öğrencisi de adamı niye kovaladığımızı anlamaya çalışıyordu. "Sen gelebilirsin." dedik, aldık onu aramıza.
Bu karelerden sonra sütyenlerden birini panoya, birini bilgisayarın üzerine asıp, yarın ofise girenlere "süpriz" hazırladık.
Sonra oturduk kahvemizi içtik, uslu uslu yapmamız gereken işleri yaptık saatlerce. Aman Tanrım, imla ve cümle düzeltmek ne kadar zor işmiş. İnsan kafayı yiyor aynı metni on kere okuyunca, cümleyi şekilden şekle sokup yine de içine sindiremeyince!!
Beynimiz sulanınca _ki gece yarısı olmuştu çoktan_ eve gitmeye karar verdik. Panonun üzerinden de daha güzel bir yer bulduk süprizlerden biri için.
Yaptığımız gerçek bir iş olsa ve patronumuz gerçek bir patron olsa ertesi gün ne olurdu bilmiyorum; ama bizimkiler bize "nası bi motivasyon anlayışınız var sizin ya =)))) lanet pislikler!!", "Bundan sonra PR Ekibine aynı zamanda Motivation Team dicem. Slogan da hazır: It needs to be done :D", Ohaa bişy söylicem de bizim akıllıların ofisteki süprizleri gerçekten gerçek =)) tavana asılı pervanede ve ekranda eserlerini sergilemekteler =)) ayrıca birilerine sonsuz teşekkürler, çünkü gerçekten kameraları içeri doğru döndürmüş, ben izliyorum baya bi heycanlılar =)) şu anda krema sefası söz konusu =) pazar gecesi sinema kuşağında bunu izleyelim =)" diye maillerle geri döndüler. : ))
Ofiste yalnız çalışmak mı? Bence bir daha asla bizi terk etmeyecekler! : )
Günün şarkısı da tabii ki: "I got a date with the night burnin down my finger!!!"
DaTe WiTh ThE niGhT
KarLa | MySpace Video
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder