24 Ekim 2009

Sirkeci'de Paris havası



Dün gece ilginç bir gece oldu benim için her bakımdan... Kafamı karıştıran adamlara rağmen, kafamın güzelliğinden bir çok insana ayıp etmiş olmama rağmen, sabaha karşı Taksim'de kendimi gerçek bir sokak kavgasının içinde bulmama rağmen, takıntılı halde okuduğum tek gecede yarıladığım harika romanı bir yerlerde unutmuş olmama rağmen, blogumu ağlama duvarı yapmaya hiç niyetim yok!!

Öncelikle fotoğraf makineme kavuştum, acayip keyifliyim.
Bir yıl önce aldığım kamera garip bir şekilde canı isteyince çalışıp canı istemeyince çalışmamaya başlamıştı. Ki ben cep telefonumu evde unutup çıkarım, fotoğraf makinem olmadan şuradan şuraya adım atmam normalde.

Bir süredir teknik serviste olduğu için gittiğim nefis cafelerden, yediğim yemeklerden filan kareler koyamayıp, deviantart'tan arakladığım fotoğraflarla yetiniyordum.

Şimdiye kadar ne zaman bir elektroniği teknik servise yolladıysam, ya tamir edilemedi, ya da bana gereksiz yüklü bir fatura çıkartıldı. O yüzden kendimi her şeye hazırlamıştım. Hazır olmadığım tek şey ise, bana bir yıl kullandığım ekranı çizik çizik fotoğraf makinem yerine, çok daha yüksek megapikselli (7.2 yerine 9.2) yepyeni bir fotoğraf makinesi vermeleriydi. Tekno-Sa'yı da, Kodak'ı da seviyorummm!! Her ay bir teknik servis ziyareti yapmak zorunda kalmama rağmen hayatımda ilk defa sorunsuz bir süreç ile tatmin edici bir sonuca ulaştım.

Dün gece Sirkeci Garı'nda Erasmus Welcome Party vardı. Biz de organizasyon komitesi PR'ları olarak ilgi çekmek, insanları AGM'den haberdar etmek için ilginç bir yol seçtik, partiye şıkır şıkır giyinip bir örnek komik komik şapkalar takarak gittik.

Taksim'de yüzümüzde tüllü şapkalarla yürümemiz acayip ilgi çekti. Mini eteklerimiz ve şapkalarımızla taksiye binip, "Sirkeci Garı'na lütfen" dediğimizde adam on kere teyit etti doğru mu anladı diye. Gecenin bir vakti üç tane kız, kafalarında komik şapkalar Sirkeci Garı'na niye gider ki?! "Şey bir cenaze için Paris'e gitmemiz gerekiyor." geyikleri yapsak da, poz icabı ciddi dursak da, oldukça neşeliydik. Sirkeci Garı'na yaklaşınca, camlardan görünen lazerler, bangır bangır müzik sesi, "Garda parti nasıl olur acaba?" endişemizi tamamen yok etti.

Partiden kareleri en kısa zamanda Ecevesezen'e yükleyeceğiz.
Ben partiden sonraki felaket sarhoş Taksim halimizden bir kaç kare ekleyeyim. Tek amacım pek eğlenceli şapkamı göstermek!! : )


Merak eden varsa, şapkayı 30TL'ye Taksim'de Atlas Pasajı'nın karşısına denk düşen Kostümcüm isimli dükkandan aldık. Halloween de yaklaşıyor, bu sene her yerde şahane kostümlü partiler düzenleniyor, late-halloween party de ESN'den gelecek bir tane. Kostüm ve aksesuara ihtiyacınız olursa buraya bir göz atın derim!!

Eğer varsa bildiğiniz kostümcü ve çatlak aksesuarcılar benle paylaşmayı da ihmal etmeyiniz lütfen!! Tapıyorum böyle şeylere! : ))

ayrıca gecelerin yeni marşı (Z Fashion'da dinledim, peşine düştüm) Before I leave, brush my teeth with a bottle of Jack, cause when I leave for the night, I ain't coming back! : )


Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım