Cep telefonuna ve her an istediğimiz kişiye tek bir tuşla ulaşmaya o kadar alışmışız ki, Avrupa seyahatimiz sırasında cep telefonsuz oluşumuz, bütün eşyalarımızı yanımızda taşıyor olmaktan daha zorumuza gidiyor.
Medeniyetin merkezi kabul edilen Avrupa’da neden cep telefonsuz olduğumuza gelince; birimiz Türkiye’de kullandığı hattını yurtdışına açtırmış, birimiz Hollanda’dan bir kontörlü hat edinmiş, diğerimiz Almanya’dan… Günlük kontör harcamamız günlük yemek harcamamızı geçtiği için cep telefonlarını devre dışı bırakmanın daha mantıklı olacağına karar verdik. Birbirimizden ayrılırken buluşmak için saat ve yer belirliyoruz, birini aramamız gerektiğinde bozuk para atılıp konuşulan ankesörlü telefon aranmaya başlıyoruz. Bazen işler yolunda gitmiyor, o yüzden böyle bir tatil planı olanlara iletişim konusunda ortak bir çözüm bulmalarını şiddetle tavsiye ederim.
Barcelona’ya ayak basar basmaz, yaz boyunca orada dil kursunda olan arkadaşımızı aramak için ankesörlü telefon bulduk. Ya bir kod eksik giriyorduk ya da hala uluslar arası arıyormuş gibi fazladan kod koyuyorduk ve numara düşmüyordu duyduğumuz tek ses “dııt dıııt”tı. Gecenin bir vaktiydi, şehir hakkında hiçbir şey bilmiyorduk, konaklayacak yerimiz yoktu ve bize bütün bunları öğretmesi konusunda güvendiğimiz kişiye ulaşamıyorduk.
Bu arada Barcelona’da İngilizce konuşabilen bir kişi bile bulamayacağımızı da anlamış olduk. Telefon konusunda kimden yardım istediysek, bize İspanyolca cevap verdiler. Bu, Fransızların milliyetçilikleri yüzünden pekala İngilizce bilip de inadına Fransızca konuşmaları gibi değildi. Dünyada bu kadar yaygın konuşulan bir dil olunca, ne İngilizce öğrenme çabasına girmişler ne de senin İspanyolca bilmiyor olma ihtimalini kavrayabiliyorlar. İspanyolca anlamadığımızı el kol hareketleri dahil her şekilde ifade etsek bile, aynen İspanyolca konuşmaya devam ediyorlar. (Düzeltme: Konuştukları dil İspanyolca da değilmiş, Katalancaymış. İspanyolca ile Fransızca’nın karışımı gibi bir dil)
Hollanda ve Almanya’da herkesin çatır çatır İngilizce konuşabiliyor olması burnumuzda tütmeye başlamıştı ki, başka bir turist grubu imdadımıza yetişti ve onların yardımıyla arkadaşımızı aramayı başardık. Valizlerimiz çok büyük değilse, doğrudan metroya binip Liceu durağına gelmemizi söyledi. Bu şehre sangria içmeden merhaba denilmezmiş.
Gece yarısını devirmiştik ve şimdiye kadar Avrupa’da gördüğümüz bütün şehirlerdeki barların bile en geç 1’de kapanıyor oluşunu benimsemiştik, o yüzden tereddüt ettiysek de bu kadar stresin üzerine biraz alkolün iyi geleceğine karar verdik ve önce metroyu sonra ineceğimiz durağı bulduk.
Ve metrodan La Rambla denilen caddeye çıktığımız anda şehre aşık olduk. Canlılık ve doluluk olarak bizim İstiklal Caddesi gibi bir cadde; ama çok daha eğlenceli versiyonu. Yolun kenarında adım başı rastlayacağınız adamlar peçete satar gibi buz gibi kutu bira satıyorlar. Başka birileri elinize şehrin meşhur gece klüplerinin “bedava giriş” kuponlarını tutuşturuyor. Her yerden müzik sesleri geliyor, insanlar ellerinde içkileri sokakta dans ediyorlar. Her dilden konuşmalar geliyor kulağa. Şaşkın şaşkın etrafınıza bakıp yürüken bir adam önünüzde diz çöküp, gülümseyerek “Guapa!*” diyiveriyor.
Arkadaşımla hiç konuşmadan beş dakika kadar yürüdükten sonra birbirimize baktık ve aynı anda “Harika!” diyiverdik.
* Güzel, çekici kadın anlamına geliyormuş.
6 yorum:
off of ne güzel, keşke bende orda olabilsem, büyük hayalim :(
Çok enterasen ve zevkli bir yolculuk olmuuş insan imrenmesin de ne yapsın...
Yuurtdışındai dil okulları hakkında keşke biraz daha araştırma yapsalardı...
size bu konuda şu siteyi tavsiye edebilirim...
http://www.pasifikyurtdisiegitim.com/
La Rambla'da yerli sayısından çok turist var ama İngilizce bilen kimse yok ne garip değil mi ? Biz Barcelona'da İspanyolların İngilizce bilmemeleri karşısında çat pat İspanyolca konuşmaya başlamıştık. :)) Bizde turistik bir köy bile olsa çoluk çocuk millet İngilizce konuşuyor.
@ cecilia: Ah keşke bütün hayaller bu kadar gerçekleştirilebilir olsa... bekleme durma hadi gerçek yap!! =))
@ yurtdışı eğitim: : )
@ cutie bunny: Türkçe de dünyada en yaygın konuşulan 2. dil olsaydı bizde de kimse ingilizce bilmezdi herhalde =)) ayneen ayneeen çok kullanılan bir kaç cümle kalıbını hatmedivermiştik =)
İspanyolca artık güümzde 500 milyona yakın insan tarafınan konusulmaktadır. Bu nedenle öğrenmek gerekir bakınsie öğrenmeniz in üzel bi site yurtdışında:
http://www.pasifikyurtdisiegitim.com/
Barcelona Hakkında Daha Detaylı Bilgiler
Yorum Gönder